Basın açıklamasına Kahramanmaraş depreminde hayatını kaybeden sağlık emekçileri ve yurttaşları anarak başlayan Başkan Taşer “14 Mart Tıp Bayramı’nı işkolumuzda uzun zamandır mücadele haftası olarak görüyor ve taleplerimiz için alanlarda oluyoruz. Bu yıl bırakın bayram havasında kutlamayı on binlerce insanımızın acısını yüreğimizde taşıyoruz. Bu vesileyle afet haline gelen ve doğal bir olay olan depremde başta sağlık emekçileri olmak üzere yaşamını yitiren tüm insanlarımızın sevenlerine yakınlarına başsağlığı ve yararlılara acil şifalar diliyoruz” dedi.
BİR ADIM GERİ ATMAYACAĞIZ
Halkımızın yanında olmaktan bir adım geri atmayacağını vurgulayan Başkan Kaan Taşer “Pandemi’de de, depremde de toplumun ve işkolu emekçilerinin yanında olmaya ve mücadele etmeye devam ettik. Koşullar ne olursa olsun biz mücadele etmekten işkolu emekçilerinin ve halkımızın yanında olmaktan bir adım dahi geri atmayacağız.” dedi.
SAĞLIK EMEKÇİLERİN TALEPLERİ
- Depremzede sağlık emekçilerinin ve halkın taleplerini sıralayan Başkan Taşer ‘Sendika olarak pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine yenisini kuracağız’ diyerek talepleri şu şekilde sıraladı:
- Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir.
- Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden düzenlemeli, hijyen sorunu çözülmelidir.
- Kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır. Temiz ve ulaşılabilir su sorunu acilen çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır. Özellikle çocuklara çok sayıda abur cubur yiyecekler dağıtılmakta ve sağlıkları için sorun teşkil edecektir.
- Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Hiçbir depremzededen tedavi süreçleri ve tüm kentler normale dönünceye kadar ücret (muayene, ilaç katılım vb.) alınmamalıdır. Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır.
- Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
- Depremin yıkıcı etkilerinin en fazla yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgesinde görevli kamu emekçilerinin hiçbir koşul aranmadan tayinleri istedikleri yere yapılmalıdır.
- Tayin istemeyen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en az 3-6 ay ücretli izinli sayılmalıdırlar. Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır.
- Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir.
HABER MERKEZİ
Basın Açıklaması Tam Metni Şu Şekilde
BASINA VE KAMUOYUNA
"Pandemide cilası dökülen,
depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine
Yenisini kuracağız”
Ülkemizde uygulanan Sağlıkta Dönüşüm programı ile bir metaya dönüştürülen sağlık; kapitalist sermaye birikim sürecinin en önemli değerlenme alanları arasında yerini almış, kar alanına dönüştürülen sağlık hizmeti ise sürekli kışkırtılarak daha fazla talep edilir hale getirilmiştir.
Bu sistem ile ağır ve tehlikeli işler kapsamında olan bir işkolunda angarya ve düşük ücretle çalışan, mobbinge uğrayan ve gelecek kaygısı içindeki yüzbinlerce sağlık emekçisi sistemin çarklarını ölesiye çevirmeye başlamıştır.
Halk ise; sanal kuyruklar, artan cepten ödemeler, kısalan muayene süreleri, bulunmayan ilaçlar, evlerinden uzak hastanelere gitmek için harcanan paralar ve yolda geçen zamanlar, devasa hastane koridorlarında rahatsızlıklarına derman bulamayan sağlık sisteminin şekillenişinde etkisiz milyonlar haline gelmiştir.
Dönüşümün etkileri sadece bunlarla sınırlı kalmadı. Sağlık bütçesinde koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan payın giderek azaltılması, özelleştirme politikaları ile işveren haline getirilen hekimler, elamana dönüştürülen sağlık emekçileri, sağlık ocakları yerine merdiven altlarına, apartman altı dükkânlara, cami altlarına konumlandırılan ASM’ler… Pıtrak gibi açılan tıp fakülteleri, sağlık meslek yüksekokulları ile niteliksiz hale getirilen sağlık eğitimi…
Dünyada programı uygulamaya başlayan ülkelerin sağlık sistemlerinde kamusal sağlık hizmetinde yaşanan tahribatı gördükçe SDP’nin ülkemiz için uygun olmadığını söyleyerek hep karşı çıktık. İlk günden itibaren itiraz ettiğimiz ne var ise tek tek gerçekleşmeye başladı. Söylediğimiz her şeyde haklı çıktık.
Haklılığımız, pandemide yüzlerce sağlık emekçisinin ve yüzbinlerce vatandaşın ölmesi gerçeğindedir. Yüzbinlerce insanın önlenebilir bir salgın hastalığa yakalanması ve yaşamını yitirmesiyle tüm toplum olarak acı bir deneyim sürecini hep birlikte öğrendik. Pandemi’de SDP’nin cilası tümüyle döküldü.
6 Şubat günü Kahramanmaraş merkezli depremlerde acı bir gerçekle daha karşılaştık.
Yıkılan hastaneler, ağır hasarlı hastaneler, ayakta kalsa bile jeneratörleri devreye saatlerce girmeyen sağlık kurumlarında solunum cihazlarına bağlı olan yaşamını yitiren hastalar, Aile Hekimliği Sistemiyle özelleştirilen birinci basamak kurumlarının yıkılan binaların altında kalarak tamamının işlevsiz hale gelmesi, özel hastanelerin tamamının kullanılamaz hale gelmesi… Depremin üzerinden 39 gün geçmiş olmasına rağmen açılamayan birinci basamak sağlık hizmetleri, yapılamayan aşılar ve gebe takipleri, verilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri…
Özcesi sağlık sistemi enkaz altında kalmıştır.
Pandemi’de de, depremde de toplumun ve işkolu emekçilerinin yanında olmaya ve mücadele etmeye devam ettik.
Koşullar ne olursa olsun biz mücadele etmekten işkolu emekçilerinin ve halkımızın yanında olmaktan bir adım dahi geri atmayacağız.
SES olarak; "Pandemide cilası dökülen, depremde enkaz altında kalan sağlık sisteminin yerine Yenisini kuracağız” " diyoruz.
Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin hakları ve halkın sağlık hakkı kapsamında 30 yıla yaklaşan fiili ve meşru mücadele geleneğimizden aldığımız güç ile ülkede yaşayan her bireyin eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşıbilir ve kamusal sağlık hizmeti almasını sağlayacak bir sistemi mutlaka inşa edeceğiz. Bu sistem içerisinde; Liyakatsizlik, mobbing, şiddet olmayacak, sağlık emekçileri ise planlamadan hizmetin üretimi ve hizmetin verilmesine kadar tüm aşamalarda söz ve karar sahibi olacak. Açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında performans, teşvik, ek ödeme baskısı ile belirlenen ücret değil, çalışırken ve emeklilikte insanca yaşamaya yetecek ücret olacak.
14 Mart Tıp Bayramı’nı işkolumuzda uzun zamandır mücadele haftası olarak görüyor ve taleplerimiz için alanlarda oluyoruz. Bu yıl bırakın bayram havasında kutlamayı on binlerce insanımızın acısını yüreğimizde taşıyoruz. Bu vesileyle afet haline gelen ve doğal bir olay olan depremde başta sağlık emekçileri olmak üzere yaşamını yitiren tüm insanlarımızın sevenlerine yakınlarına başsağlığı ve yararlılara acil şifalar diliyoruz.
Depremzede Sağlık Emekçileri ve Halkımız İçin Taleplerimizi Dile Getirmeye Devam Ediyoruz.
1- Çadır kentler ve konteyner kentlerin toplama kampı gibi görülmesi ve dizayn edilmesinden derhal vazgeçilmelidir. Buraların yaşam alanı olduğu, uzun süre kalınacağı görülerek bir düzenleme yapılmalıdır.
2- Çadır kentler ve konteyner kentlerde kurulan tuvaletler kadınlar açısından daha güvenilir, aydınlık ve yaşam alanlarına yakın olacak şekilde yeniden düzenlemeli, hijyen sorunu çözülmelidir.
3- Çadır kentler de özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik psiko-sosyal destek çalışmaları acilen başlatılmalıdır.
4- Temiz ve ulaşılabilir su sorunu acilen çözülmelidir. Çadır kentlerde dağıtılan yemekler günlük besin ihtiyacını karşılamaya yetecek derecede olmalıdır. Özellikle çocuklara çok sayıda abur cubur yiyecekler dağıtılmakta ve sağlıkları için sorun teşkil edecektir.
5- Salgın hastalıklara karşı tedbir alınmalıdır. Kronik hastalıkları olanlar, bakıma muhtaç ve engelli olanların tedaviye erişimleri için tedbirler alınmalıdır. Hiçbir depremzededen tedavi süreçleri ve tüm kentler normale dönünceye kadar ücret (muayene, ilaç katılım vb.) alınmamalıdır.
6- Üniversite eğitim sürecini aksatmayacak şekilde depremzedelerin yurtlar yerine kamu misafirhanelerinde barınmaları sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki böylesi dönemlerde psiko-sosyal destek açısından en iyi sağaltım yolu toplumsallaşmadır. Okullar da toplumsallaşmanın araçları olarak değerlendirilerek bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir.
7- Köylere yönelik sağlık taramaları kamusal olarak başlamalı ve köylerde uygun fosseptiklerin kurulması, banyo sorununun çözülmesi ve koruyucu sağlık bilgisinin verilmesine çalışılmalıdır. Çöplerin bertaraf edilmesi sağlanmalı ve köylerde yaşayanlar da bu konuda bilinçlendirilmelidir.
8- Enkazların kaldırılması sırasında insanların sağlığını olumsuz etkilememesi için toz yaratmayacak şekilde enkazlar sulanmalı, enkaz kaldırmada çalışan personel için işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı, yeni sağlık sorunlarına ve çevre felaketlerine yol açmayacak şekilde uygun yerlere taşınması sağlanmalıdır. Enkaz kaldırma işini üstlenen şirketler çalışmayı yürütürken her aşamada denetlenmelidir.
9- Depremin yıkıcı etkilerinin en fazla yaşandığı Hatay, Adıyaman ve Kahramanmaraş başta olmak üzere deprem bölgesinde görevli kamu emekçilerinin hiçbir koşul aranmadan tayinleri istedikleri yere yapılmalıdır.
10- Tayin istemeyen sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en az 3-6 ay ücretli izinli sayılmalıdırlar. Bir şekilde deprem bölgesinden ayrılıp çeşitli kentlerde çocuklarını okullara yerleştirilenler, kendilerine barınma koşulları bulanlar deprem bölgesinde durum normalleşinceye kadar 3-6 aylık ücretli izin süreleri bittikten sonra bulundukları illerde 1 yıllığına geçici görevle çalışmaları sağlanmalıdır.
11- Hiçbir şekilde deprem bölgesinden ayrılmayan ve geçici görevlerle dönüşümlü olarak deprem bölgelerine gönderilen sağlık ve sosyal emekçileri personeli için uygun barınma, beslenme ve hijyen koşulları sağlanmış yaşam alanları oluşturulmalı ve çocuklar için 24 saat süreyle hizmet verecek kreşler açılmalıdır.
12- Depremzede sağlık emekçileri için istediğimiz talepler Üniversite hastaneleri personeli için de hayata geçirilmelidir. Üniversite hastanesi personeline uygulanan ayrımcılıktan vazgeçilmelidir.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri için Acil çözülmesi gereken taleplerimiz şunlardır.
● Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme-teşvik değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin
● OECD ortalamasında kadrolu ve güvenceli personel istihdamı yapılsın. Tüm personel kadrolu ve tek statüye geçirilsin.
● Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
● Liyakatsiz atamalara, mobbinge, baskılara derhal son verilsin.
● Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın
● Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
● Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dahil olsun
● Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılsın. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe, kamu sağlık kurumlarına aktarılsın
● Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun. Kamu sağlık kurumlarında idareciler kriterlere uyanlar arasından o kurumlarda çalışan kişilerce seçilsin.
● Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödensin ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulansın.