Ülke genelinde 10-11-12 Nisan tarihlerinde kar yağışı ve soğuk havanın etkisiyle meydana gelen zirai dondan başta kayısı olmak üzere üzüm, incir, elma, erik, kiraz, vişne, fındık, ceviz, badem, şeftali gibi meyveler etkilendi. Tarım kenti Antalya’da kıyı kesiminde don olayı yaşanmazken, yüksek ve iç kesimlerdeki meyve bahçelerinde etkilenmeler oldu.  Özellikle kentin meyve ambarı konumundaki Korkuteli ve Elmalı’da başta elma, armut, kayısı, kiraz, vişne, şeftali, erik gibi meyve ağaçları dondan etkilendi. Antalya İl Tarım ve Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri dondan etkilenen bölgelerde hasar tespit çalışmalarına ise devam ediyor.

Ayrıca müdürlük tarafından düzenlenen Köy Kahvesi Programında, meyve ağaçlarında zirai don zararı sonrası bakım uygulamaları konusunda bilgilendirme yapıldı. En son 2016 yılında bu kadar uzun ve düşük dereceli don olduğunu hatırlatan Ziraat Mühendisi Sertaç Ünal, 3 il hariç bütün ülkede etkili olduğunu kaydetti. Antalya’da da donun en çok meyve üreticiliği yapılan Korkuteli ve Elmalı ilçelerinde zarar verdiğini dile getiren Ünal, “Bu kez don olayı 3-4 güne yayıldı. Ancak 11 Nisan Cuma gecesi en şiddetli olanıydı. Bölgelere göre değişik zararlanmalar oldu.  Zirai don olayı sıcaklığın sıfırın altına düşmesi sonucu meydana gelen olaydır. Sıfırın altındaki soğuklukta bitkilerde metabolik faaliyet düşer. Sınıf derecenin altında bitki harekete başlamaz. İlkbahar geç donlarında bitki normal düzenin dışına çıkıyor.” diye konuştu.

Antalyaspor’un ‘B’ Planı Hazır Antalyaspor’un ‘B’ Planı Hazır

Antalya Gecelerinin Gizli Kahramanı Antalya Gecelerinin Gizli Kahramanı

Dondan bahçesi etkilenen üreticilere tavsiyelerde bulunan Ünal, “Çiftçimiz önce zarar tespiti yapsınlar. Donun farklı şekilde bitkiyi, çelikte, tomurcukta, gözler kabarma aşamasında, etkileyebilir. Çiçeklerde kararmalar oldu. Bizim çiçeklerimiz mi zarar gördü, sürgünler mi etkilendi, yeşil sürgün devam ediyor olabilir. Sert donlarda bitki suyunu kaybetmesinin yanı sıra gövdede çatlamalarda olabilir. Biz hangi aşamadayız. Çiçek, sürgün çiçek, meyve dalı kahverengiyse uygulamalar değişecek. Bitkideki uygulamalar sulama, budama, hastalık ve zararlılara karşı uygulamalar ve besleme olarak 4 aşamada olur. İlk önce sulamayı kontrol edeceğiz. Bitkiler don olayında öz sularını kaybetti. Bitkiyi sulamalıyız. Vahşi bir sulama olmamalı. Tavında olacak şekilde suyu vermemiz gerekir. Zarar durumuna göre budama yapılabilir. Tomurcuğun içini açıp içerideki çiçek sağlamsa yapraklar yeşilse besleme yapılmalıdır. Hafif don geçirmiş çiftçilerimizin sulama ve besleme ile bitkiyi stresten çıkarmalıdırlar.” diye konuştu.

“SULAME VE BESLEME”

Ağır don geçiren üreticilerin çiçeklerini kaybettiği gibi gelecek yılların meyve gözlerinin de kaybettiğini dile getiren Ünal, “Burada hasar gören yere kadar makasla budama yapılmalıdır. Oraların ertesi sene için meyve gözü verene kadar besleme yapılmalıdır. 0 ile -2’ye kadar sorun olmayabilir, ama donun şiddeti süresi önemlidir. Su kaybetmiş bitki geriye doğru ilerler, budama yapılabilir.  Üzümsü bitkilerde biraz verim kaybı yaşayabilirler ama yeni sürgünlerle meyve alabilirler. Yumuşak ve sert çekirdekli bitkilerde bu durum söz konusu değil. Budama noktasında çokta aceleci olmaya gerek yok. Önce sulama bitkinin kendine gelmesi sağlanmalıdır. Şu an bitki bütün metabolizmal faaliyetlerini durdurmuş durumda.” dedi.

“GELECEK SENEYİ BU YILDAN KAYBETMEYELİM”

Bitkilerde yaprak hasarlanmaları ve kahverengileşmeler olduğu için koruyucu bakır uygulamaları yapılması gerektiğine değinen Ünal, “Yara girişlerinden olabilecek hastalıkları önlemeliyiz. Eksi derecelerde bakır uygulamaları tehlikelidir. Bitkisel üretimde don dolu, doğal afetler, fazla güneşte yanma. Üstü açık bir fabrikayız. Ateş yakarak bu bitkiyi koruyabilir miyiz, pervane ile koruyabilir miyiz? -8 üzerindeki doğa olayını kurtarma şansımız az oldu. Bu sene böyle olmuş oldu ama ertesi seneyi de bu yıldan kaybetmemeliyiz. Topraktan ve yapraktan besleme var. Kök faaliyeti artarsa bitkide sürgün hareketi de hızlanır. Bazı takviyeler yapılması gerekir.” ifadelerine yer verdi.

Muhabir: İsa AKAR