Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Esra Taşkıran, multipl skleroz, halk arasında bilinen adıyla MS hastalığının en çok 20-40 yaş arası kadınlarda görüldüğünü ifade etti. '24 saat süren göz bozukluğu, bir kolda, bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, idrar kaçırma gibi belirtiler varsa siz de MS hastası olabilirsiniz' dedi.
MS Hastalığının Belirtileri Nelerdir?
MS hastalığının belirtilerinin ilerleyen yıllarda kalıcı olabileceğini belirten Taşkıran, 'Genellikle alevlenme ve düzelmelerle seyreden, santral sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen, çoğunlukla myelin dediğimiz sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturan bir hastalıktır. MS hastaları çoğunlukla ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle karşı karşıya kalır. Ataklar özellikle başlangıç döneminde tamamen düzelme gösterse de, ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar; genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir' şeklinde konuştu.
Diğer hastalıkları da taklit edebiliyor
MS, merkezi sinir sistemi hastalığı olarak beyin ve omuriliğin birçok alanını etkileyebiliyor. Taşkıran, 'MS'in görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda veya bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma veya yapamama, cinsel disfonksiyon gibi belirtilerle kendini gösterdiğini belirtti. Ayrıca MS hastalığı farklı hastalıkları da taklit edebiliyor, bu yüzden ayırıcı tanı için birçok inceleme gerekebiliyor. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ve beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi yararlı yöntemlerdir' diye konuştu.
Tanısı ve tedavisi konusunda yeni bilimsel ortaya çıkabiliyor
Hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini vurgulayan Dr. Esra Taşkıran, 'MS ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar, 'multipl skleroz'un ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi hücrelerine saldırmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışını enfeksiyonlar (EBV vb.), D vitamini düşüklüğü, sigara, erken yaşta menarş gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özellikle sigaranın, pasif içicilik dahil, hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında önemli olduğunu gösteren kanıtlar giderek artmaktadır' şeklinde konuştu.
MS Hakkında Yanlış Bilinenler Bilgiler
Dr. Esra Taşkıran, MS hastalığının öldürücü bir hastalık olmadığını hatırlatarak MS hakkında yanlış bilinenleri şöyle sıraladı:
- Multipl skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir, aynı evi paylaşan aile bireylerine, aynı ortamda çalışan iş arkadaşlarına bulaşmaz.
- Ailevi yatkınlık bazı bireylerde tanımlanmasına karşın sadece genetik geçişli bir hastalık değildir.
- MS hastaları çocuk sahibi olabilirler. Uygun tedavi yönetimi ve ilaç seçimi ile çocuk sahibi olmak mümkündür.
- Multipl skleroz öldürücü bir hastalık değildir.
- MS ruhsal bir hastalık değildir.
- Multipl skleroz tedavisi olmayan, çaresiz bir hastalık değildir. Gelişen yeni tedavi yöntemleri ile MS tedavi edilebilir bir hastalıktır.
Tedavide Yeni Gelişmeler
Dr. Taşkıran, MS hastalığının tedavisinde büyük mesafe kat edildiğini belirterek, dünyadaki tüm uygulamaların Türkiye’de de uygulandığını vurguladı. 'Multipl skleroz bilimsel çalışmalar ışığında yeni ve etkin tedaviler ile tedavi seçeneklerinin arttığı, MS hastaları ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği gerektiren, sosyal, ailesel ve toplumsal desteğin önemli olduğu bir hastalıktır. Dünyada olan tüm tedavi seçenekleri ülkemizde de bulunmaktadır. Enjeksiyon tedavileri, oral tabletler ve serum şeklinde uygulanan infüzyon tedaviler ile artık hastalık aktivitesi çok iyi bir şekilde azaltılmaktadır. Engellilik oranı yüksek olan hastalarda mevcut tedavilerin etkinliği daha düşük olup engelliliğin kısmen de olsa iyileştirilmesinde aktif ve sürekli fizik tedavi oldukça etkindir' diye konuştu.