Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği (TÜKD) Genel Başkanı Meral Güler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde önemli açıklama yaptı.
Kadınların Maruz Kaldığı Zorluklar
Güler, kadınların yüzyıllardır şiddet, yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik, savaş, ırkçılık, gericilik ve cinsiyet ayrımcılığını en yoğun ve en ağır biçimde yaşadığını belirtti. Ne yazık ki, bir 8 Mart’ı daha kadına yönelik şiddetin gölgesinde, endişeli, tedirgin, korku ve kaygı dolu bir ortamda yaşamaktayız, dedi.
Kadına Yönelik Politikalardaki Geriye Gidiş
Güler, kadına yönelik politikalarda sistemli olarak uygulanan geriye gidişin etkisiyle toplumsal cinsiyet rollerindeki eşitsizliklerin pekiştirildiğini, eğitimin dini referanslarla şekillendirildiğini, laiklik ilkesinden uzaklaşıldığını ve kadının ötekileştirildiğini ifade etti.
Kadına Yönelik Şiddet ve Ekonomik Kriz
Ülkemizin başına bir karabasan gibi çöken tutucu, gerici, cinsiyetçi iklimde, kadına yönelik şiddetin utanç verici düzeye ulaştığını ve ekonomik krizin kadının yaşamını çözümsüzlük sarmalına dönüştürdüğünü belirtti.
Kadının Doğal ve Vazgeçilmez Hakkı
Güler, kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddetin ve istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir ortamda yaşamanın kadının doğal ve vazgeçilmez hakkı olduğunu vurguladı.
Kadının Güçlenmesi
Güler, kadının güçlenmesinin, erkek egemen cinsiyetçi ve ayrımcı kültürün kadının insan haklarına yönelik pervasız saldırılarının önüne geçilmesinin tek yolu olduğunu belirtti.
Mücadele ve İstanbul Sözleşmesi
Güler, 8 Mart’ın amacına uygun şekilde, içtenlikle ve tüm toplum kesimlerince içselleştirilerek kutlanacağı günlere ulaşıncaya kadar kadının her alanda güçlenmesini sağlamak için mücadeleyi sürdüreceklerini ve İstanbul Sözleşmesine en kısa zamanda kavuşacaklarına olan inançlarıyla ve Ulu Önderimiz Yüce Atatürk’ten aldıkları güçle yollarına devam edeceklerini ifade etti.