Sağ Dikey Reklam Alanı Genişlik: 160px Yükseklik: 600px
Antalya Haberleri
Antalya
PARÇALI BULUTLU
26°
Akdeniz Gerçek Kadın İstanbul Sözleşmesi ŞİMDİ LAZIM!

İstanbul Sözleşmesi ŞİMDİ LAZIM!

Antalya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMO) Kadın Komisyonu tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele’ paneli düzenlendi. Panelde İstanbul Sözleşmesi’nin, 6 yaşındaki kız çocuğunun istismar ve tacizine ilişkin tepkilerin sürdüğü noktada asıl şimdi gerekli olduğu vurgulandı.

6 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İstanbul Sözleşmesi ŞİMDİ LAZIM!

Moderatörlüğünü Melahat Coşkun’un yaptığı panelde Akdeniz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Prof. Dr. Nurşen Adak, toplumun kadına yönelik şiddet algısı ve yaşanan şiddet gerçekliğine ilişkin sosyoloji yaklaşımıyla ilgili konuşma yaptı.  Antalya Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Şiddet Önleme Merkezi psikologu Stela Cerit ise kurumun uygulaması ve şiddet istatistikleri hakkında bilgi verdi. Avukat Gamze Ökte Kılıçkap ise kadınların adalete erişimi, kanunlarda kadın hakları ve şiddetle mücadelede hak arama yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.

panel (4)

“İNSAN HAKLARI İHLALİ”

Panelin açılışında konuşan Antalya Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (ASMO) Başkanı Sacittin Hancıoğlu, “Özellikle yaşadığımız coğrafyada kadınlara, çocuklarımıza şiddet çok yaygın. Neredeyse kadına şiddetle ilgili haberler artan bir hızla devam ediyor. Kadına şiddet yanında çocuklara, hayvanlara, tabiata hunharca saldırılar yaygınlaşıyor. Özellikle çocuk gelin hikâyelerini görüyor, duyuyoruz. 6 yaşında imam nikâhı ile evlendirilen çocukların hikâyeleri, mağdur olan çocuğun ihbarıyla gündeme geliyor. Yöneticilerimize bakıyoruz; ‘Rızası var’ diye açıklama yapıyor. Kadına yönelik şiddet genel itibariyle dünyanın pek çok yerinde sıklıkla rastlanan bir insan hakları ihlalidir. Bu ihlallerin son bulmasını ve, kadın erkek ayrımının sona erdirilmesini temenni ediyorum” dedi.

panel (1)

“MÜCADELE EDECEĞİZ”

ASMO Kadın Komisyonu Başkanı Aysun Gökçe Kozak ise konuşmasında, “Kadın meslektaşlarımızın gerek iş yaşamında, gerek sosyal ve kamusal alanlarda uğradığı şiddet, ayrımcılık gibi kadınların yaşamın her alanında özgürlük ve eşitliklerinin sağlanması amacıyla çalışmalar yürütüyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde ve kendi ülkemizde biz kadınlar sürekli olarak şiddete maruz kalıyoruz. Nasıl ki kadına yönelik şiddet bir günle sınırlı değilse buna karşı mücadelemizde elbette bir günle sınırlı olmayacaktır. Kadınların mücadele tarihinden aldığımız güçle savaşa, şiddete, erkek egemen zihniyete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, homofobiye, transfobiye, ırkçılığa ve asimilasyona karşı tüm demokratik zeminlerde mücadelemizi dayanışma içinde sürdüreceğiz. Çünkü bu şiddet ortamında dayanışma ve mücadele artık gerçek anlamda hayatta kalmanın, ayakta durmanın tek yolu diye düşünüyorum. Dayanışma içinde mücadele edeceğiz” ifadesini kullandı.

_DSC0323

“BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ”

Akdeniz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşen Adak ise, “Toplumların kafa yapısı o kadar kısa sürede değişmiyor. Mantalitenin değişmesi için birçok kurumun harekete geçmesi gerekiyor. Eğitim kurumundan, hukuk kurumuna, siyaset kurumundan, aile kurumuna bunların hepsinin birlikte hareket etmesi gerek. Yoksa tek başına hukuk sisteminin değiştirilmesi yetmez. Kadınla ilgili sorunlar ya da kadına şiddetle ilgili sorunları tek başına bir eğitim kurumu olarak çözemeyiz. Tek başına adliyelerde de çözülmez, valilik, belediyeler ve STK’lar da çözemiyor. Hep birlikte gerçekten o konuya ilişkin samimiyetle bir şeyleri değiştirmek istemek, değiştirmek için çaba göstermek ve harekete geçmekle olacak şeyler” dedi.

panel (5)

“DÖNÜŞTÜRMEMİZ GEREKİYOR”

“Hem kadınların hem erkeklerin eğitilmesi şart ama yeterli değil” diyen Adak “Şu anda üniversitede okuyan yükseköğrenim gören kadın oranı Türkiye’de kabaca yüzde 49-51 gibi. Yani eşite yakın. Mezun olduktan sonra ne kadarı kadınların iş gücüne katılıyor, ne kadarı ekonomik olarak güçleniyor. Yüzde 30 yüzde 25 iş gücüne katılım, istihdam. Erkeklerde durum ise yüzde 75. Demek ki sadece eğitimle biz bunu başaramıyoruz. Bir şekilde bunu dönüştürmemiz gerekiyor. Sadece aileyi kutsallaştırarak bir yere varamayız. Kutsallaştırmanın ötesinde bir şeyler yapmak gerekiyor. Ekonomik olarak kadın güçlenmedikten sonra şiddete karşı durmasını, şiddet uygulayan kocasına karşı çıkarak boşanmak istemesini beklemeyin. Hatta sosyal güvencesi olmadığı için bile boşanamayan kadınlar var. Sosyal sorunlar o kadar göründüğü gibi basit değil. Şiddet görüyor evi terk etsin deniyor. Terk etsin de nere gitsin. Eğer kadına devlet olarak, kamu olarak yeterince sığınak sağlamıyorsan, aile olarak onu kabul etmiyorsan yapabilecek çok fazla bir şey yok. O yüzden hep birlikte tüm kurumlar kuruluşlarla tam bir mantalite değişiminin olması gerekiyor. Umut var mı var. Belki 10 yıl önce bunları daha az konuşuyorduk şimdi daha çok konuşuyoruz. Bizim gibi geçiş toplumlarında itiraz eden kadın sayısı artıyor artık. Eskiden bunu kabullendiği için itiraz bile etmiyordu kadınlar. Şimdi farkındalıkları arttı, duyarlılıkları arttı. Bu bile aslında bizim için bir umut verici. En azından kadınlar artık karşı çıkmaya bunu duyurmaya yardım istemeye başlamaları bile bir harekettir” dedi.

panel (3)

“KADIN KENDİSİNİ KORUMALI”

Antalya Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Psikolog Stela Cerit, “Bakanlığımızın amacı ilk önce kadına yönelik mücadelede farkındalığı arttırmak. Kadınlarla çalışırken psikososyal destek veriyoruz. Kadının içsel kaynaklarını bulmasına ve bunların güçlendirmesine yönelik çalışmalarımız oluyor. Kadın güçlü olduğunda ayakları yere sağlam basacağından eminiz. Evet Anayasa’da da birçok değişiklik yapıldı. Bu şekilde de kadınlar korunuyor ama ilk önce kadın kendisini koruması gerekiyor. Kendisine yardım sağlaması gerekiyor ki aile içerisindeki çocuklarına da yardım edebilsin. Bakanlığımız barınma yeri sağlıyor. Ekonomik açıdan da destek oluyoruz bu sürede kadına, İŞKUR’a yönlendiriyoruz, fırsatlardan eşit bir biçimde yararlanmasına yardımcı oluyoruz ama amacımız kadınları kendilerine yardım edebilecek konuma getirmek” diye konuştu.

“ÇOK FAZLA ADLİ VAKALARIMIZ OLUYOR”

“Bize ulaşanlara biz de ulaşmaya çalışıyoruz” diyen Cerit, “Emniyet birimlerinden gelen aile içi şiddet formlarını inceliyoruz. Kadına ulaşıyoruz. Alınabilecek önlemler hakkında bilgi veriyoruz. Hakları üzerinde bilgilendiriyoruz. Ulaşamadığımızda evlerine de gidiyoruz. Bu sadece telefon üzerinde yapılacak bir çalışma da değil. Çok fazla adli vakalarımız oluyor. Aylık bine yakın kadına ulaşabiliyoruz. Az bir sayı değil ulaştığımız kadınlar. 183 destek hattımız çok fazla kullanılıyor. Artık herkes 112’yi arayıp bilgi verebiliyor ihbarda bulunabiliyor. Bu şiddeti duyan gören herkes ihbarda bulunabilir. Şiddet için bir delil de olması gerekmiyor. Bilgiler gizli kalıyor” dedi.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ŞU ANDA GEREKLİ”

Kadınların adalete erişimi, kanunlarda kadın hakları ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili konuşan Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu’nda görev alan Avukat Gamze Ökte Kılıçkap ise, “Var olan bir kazanımımız vardı İstanbul sözleşmesi gibi. Bu yıllardır kadın hareketinin öncülük ettiği bir mücadele sonucu ortaya çıktı. Biz iç hukukta 6284 sayılı yasayı yerleştirdik. Şu an o yasa hala daha uygulamada. İstanbul Sözleşmesi bitti evet üzülüyoruz ama koruyan mekanizmalar var. İstanbul Sözleşmesi’ni niye kaldırdılar çünkü konu bambaşka yerlere çekildi. Aslında şu anda çok gerekliydi. Gündemde olan 6 yaşında bir kız çocuğunun evlendirilmesi noktasında neden İstanbul Sözleşmesi’nin gerekli olduğu anlaşıldı. Çünkü İstanbul Sözleşmesi devletlere yükümlülük yüklüyor. Sözleşmeyi ilk imzalayan ülkeyiz. Ama maalesef politik sebeplerden dolayı bu sözleşmeden geri çekilmişiz. İşin özünde kadına yönelik şiddete dur demek anlamında politika üretemeyen bir hükümet bir devletin yarattığı sonuçtur bu. İş uygulayıcılarda bitiyor aslında” dedi.

HABER/FADİME YİĞİT

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
İmamoğlu davasında karar açıklandı

İmamoğlu davasında karar açıklandı