Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Antalya Şubesi Başkanı Derya Ünver, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Başkan Ünver, BM tarafından bu Dünya Çevre Günü’nde “Ekosistem Restorasyonu On Yıl” girişimi başlattığını belirterek, “Bizler TMMOB Çevre Mühendisleri Odası olarak, doğal yaşamı ve insan refahını etkileyen biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliğinin günümüzde ne kadar önem arz ettiğinin farkındayız ve bu misyonu taşıdığımızın bilincindeyiz” dedi.
Başkan Ünver’in açıklamaları şöyle
devam etti: Üretirken,
içerisinde yaşadığımız çevrenin korunması için gerekli hassasiyeti gözetmeyen, temiz
enerji kaynaklarına yönelmeyen, faaliyetleri ile kirlilik artışına sebep
olmaktan çekinmeyen dünya uluslarının iklim krizinde payı büyüktür.
Geçtiğimiz
yıl, yurdun bazı bölgelerinde hava sıcaklıkları ortalamaların üzerinde
seyrederken, bazı bölgelerde ise ani yağışlar doğal afetlere neden olmuştur.
Yağışlar heyelan ve taşkınlara yol açarken can ve mal
kayıpları yaşanmıştır. Küresel çapta iklim değişikliğinin bir sonucu olarak
ortaya çıkan yoğun ve ani yağışların ardından ise kuraklık dönemleri yaşanmış ve halen yaşanmaktadır.
Öyle ki, birçok ilde barajlarda ve göllerde su seviyeleri alarm verecek düzeylere
kadar düşmüştür. 2021 yılı yaz döneminde ani
gelişen ısı dalgaları, bu yıl da yaz aylarında hava olayları kaynaklı
doğal afetlerin yaşanabileceğini göstermektedir. Can ve mal kayıplarına neden
olması beklenen bu afetler ve kuraklık sebebiyle zarar gören tarlalar, gıdaya
ulaşımı da zorlaştıracaktır. Küresel bazda yapılan çalışmalara ortak olmak tüm
insanlığın görevidir.
EKOLOJİK YIKIM BÜYÜYOR!
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Antalya Şubesi Başkanı Derya Ünver şöyle konuştu: “Yeryüzünde kara üzerinde yaşayan yaklaşık 8.7 milyon tür, deniz ve okyanuslarda ise 2 milyon tür olduğu varsayılmaktadır. Ülkemizin de üye olduğu "Hükümetlerarası Bilim-Ekosistem Hizmetleri Bilimsel Politika Platformu (IPBES)" 1.000.000 türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etmektedir.
Yüz
binlerce yılda evrimini tamamlayan türler, insanların doğada yaptıkları
tahribatlar sonucu 20-30 yıllık süreçte yok olma tehlikesi yaşamaktadır.
Bilinçli ya da bilinçsiz yapılan doğa katliamları, çevre dostu olmayan
politikalar tüm canlıların yaşam alanlarını yok etmektedir.”
GÖLLER KURUYOR, SULAK ALANLAR CAN ÇEKİŞİYOR
“Vahşi sulama
yöntemleri, kuraklık ve değişen yağış rejimi sebebiyle göllerimiz sularını hızla
kaybediyor. Su seviyesi düşüp derinlik azaldıkça, buharlaşma kaybı da artıyor. Gölleri besleyen akarsular üzerine
yapılan bentler, barajlar nedeniyle göllerdeki su miktarı azalırken, atıksu
deşarjlarıyla birlikte kirlilik de artıyor. Kimyasal gübreler ve zirai ilaçlar
nedeniyle göllerin sularına zehir karışıyor. Yanlış tarım uygulamaları daha
fazla su kullanımına sebep oluyor. Bu konuda hazırlanan raporlar, Türkiye’nin
göllerinden yarıdan fazlasının kaybedildiğini gösteriyor. Türkiye’de bulunan 300’e yakın irili
ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu.”
MADENCİLİK KONTROL ALTINA ALINMALI
“Ormansızlaşmaya
ve ekosistem tahribatına sebep olacak yatırımların ve faaliyetlerin acilen
gözden geçirilmesi ve yeniden değerlendirilmesi elzemdir. Başta madencilik sektörü ve sebep olduğu ekosistem
tahribatı, yıllardır dikkat çekmeye çalıştığımız önemli bir çevre konusudur. Faaliyet
sahipleri tahrip ettikleri yerlerdeki izlerini, yapacakları restorasyon
çalışmaları ile silmelidirler. Bunu yasal bir zorunluluk olarak ifa etmekten
çok bir vatandaşlık görevi olarak sahiplenmelidirler. Sektörün maddi
kazançları, yok olan geleceğimizi geri getirmeye yetmeyecektir.”
Akdeniz Gerçek Haber Merkezi