Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, son yıllarda azalma eğilimindeki yağışlar ile birlikte barajlardaki su seviyelerinin kritik miktarlara düştüğünü ifade ederek, “Su kaynaklarında oluşabilecek kıtlık, herkes için büyük bir risk. Hızlı nüfus artışı ve şehirleşmenin yanı sıra ihtiyaçları karşılamak üzere günden güne artan endüstriyel üretim, su kaynakları bazında riski daha da artırıyor. Mevcut temiz su kaynaklarında oluşabilecek kirlilik de bir diğer risk olarak önümüzde durmaktadır” diye konuştu.

Su Döngüsünde En Önemli Unsur Yağışlar

Kısıtlı olan su kaynaklarını beslemede su döngüsü içerisindeki en önemli unsurun yağış olduğunun altını çizen Başkan Atmaca, “Küresel iklim değişikliği birçok coğrafyada olduğu gibi ülkemizde de kuraklık ve su kıtlığı başta olmak üzere, biyolojik birçok olumsuz etkilere neden olmaktadır. Bu durum su ile ilgili bir takım acil önlemler almamız gerektiğini açıkça göstermektedir. Bu tedbirlerden biri de; yağmur suyu hasadı olarak da adlandırılan yağmur sularının toplanarak tekrar kullanılmasıdır” ifadelerini kullandı.

Belediyelere Yetki Verildi

Atmaca, 2021 yılı temmuz ayında yayınlanan ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ kapsamında 2 bin metrekareden büyük parsellerde yapılacak yapılar için yağmur suyu hasadının mecbur tutulduğunu ancak belediyelere yetki verilerek daha küçük parseller için de uygulama yapılabilmesinin önünün açıldığına dikkat çekti.

İlgili Madde Etkin Uygulama için yetersiz

İlgili madde ile yağmur suyunun bir tankta toplanması ve bina tuvalet sifonlarında ya da ihtiyaç fazlasının bahçe veya diğer ortak alanlarda kullanımına müsaade edildiğini aktaran Atmaca, “Yönetmelik, toplama tank hacminin uygulamanın yapılacağı ilin yağış oranları ve çatı alanı esas alınarak hesaplanması gerektiğini belirtmekte olup toplama tank hacmi tespitini belediyelere bırakmaktadır. Yani yağmur suyu hasadı ile ilgili zorunluluklar ‘Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde tek cümlelik ve yeterli detay içermeyen bir madde ile açıklanmaktadır. Ancak bu etkin bir uygulama alanı oluşturmak için kesinlikle yeterli değildir” diye konuştu.

Yapılacak Uygulama Standarda Bağlanmalı

Ayrıca her bir belediyenin yağmur suyu hasadı hususunda depo hacmi başta olmak üzere farklı tercihlerde bulunabilmesinin de kargaşaya neden olduğunu vurgulayan Atmaca, “Yapılacak uygulamanın bir standarda bağlanması kaosu önleyecek, etkin bir yağmur suyu hasadının önünü açacaktır. Örnek vermek gerekirse binaların ısı yalıtımı Türk Standartları TS825 ile hesaplanarak uygulanmaktadır. Standartta iklim verilerine göre 4 farklı bölge söz konusu olup, yapılacak yalıtımda bölgenin iklim verileri belirleyici olmaktadır. Yağmur suyu hasadı için de binaların ısı yalıtım standardına benzer bir standarda ihtiyaç vardır. Meteorolojik yağmur miktarları verisine göre oluşturulacak standart bir hesap yöntemi etkili çözümler üretmek yolunda önemli bir adım olacaktır. Standart oluşturulurken küresel iklim krizi nedeniyle yağış rejimindeki değişimler gözden kaçırılmamalı, sadece geçmişe yönelik yağmur verileri değil ileriye yönelik projeksiyonlar da oluşturularak bölgelerin metrekare başına alacağı yağış ortalamaları belirlenmelidir” dedi.

Rastgele Tercihlere Bırakılamaz!

Yağmur suyu hasadının su kaynaklarında oluşabilecek kıtlık karşısında alınabilecek önlemlerden sadece biri olduğunun altını çizen Atmaca, “Bunun etkin ve faydalı olabilmesi, rastgele tercihlerle değil ancak standarda bağlı çözümler ile mümkün gözükmektedir” diye konuştu.

Haber Merkezi

Editör: Haber Merkezi II