Yürüyüş sonrasında Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yapan Antalya Kadın Platformu Sözcüsü Şükran Şarklı, “Katillerin, tecavüzcülerin sırtını sıvazlayanlara sözümüz var; sokakta, evde, okulda, işyerinde her yerdeyiz. Size ve kadın düşmanı politikalarınıza itaat etmiyoruz” dedi.
“YAŞAM HAKKIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Şükran Şarklı, “Yaşam hakkımızı savunmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Dayanışmamızdan, birlikteliğimizden aldığımız güçle buradayız. Yalnızca burada değil, Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında alanlarda, meydanlarda ve sokaklardayız. İranlı kadınlar başta olmak üzere Jina Mahsa Amini'nin katledilmesinin ardından dinci gerici rejime karşı canı pahasına özgürlüğü için direnen, Rojava'da Işid zulmüne karşı direnen, Polonya’da kürtaj yasaklarına karşı mücadele eden, Afganistan’da Taliban zulmüne karşı direnen kadınlarız, her yerdeyiz. Ve Mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz. Şiddetin, yoksulluğun olmadığı eşit ve adil bir yaşam istiyoruz. Bu yaşamı, Mirabel kardeşlerin özgürlük mücadelesinden ve tüm kız kardeşlerimizden aldığımız güçle hep birlikte kuracağımıza inanıyor ve bunu biliyoruz. Biz kadınlar ve LGBTİ+’ lar bugün dünyanın dört bir yanında eşitsizliği, yoksulluğu, savaşları ve şiddeti üreten erkek egemen kapitalizme karşı isyanımızı meydanlara taşımak, kadın dayanışmasının sınırları aşan gücüyle buluşmak ve itirazlarımızı hep birlikte daha fazla duyurmak için yine alanlardayız” ifadelerini kullandı.
“CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ HER ALANDA”
“Mevcut anayasayı uygulamayan, toplumda kutuplaşmayı körükleyen, eşit ve laiklik ilkelerine ve kendisi gibi düşünmeyenlere savaş açan, ülkeyi siyasi ve ekonomik buhrana sürükleyen hükümet anayasayı değiştiremez” diyerek iktidara yüklenen Şükran Şarklı, “Anayasa değişikliğine kararlılıkla karşı çıkıyor ve hayır diyoruz. Ülkemizde kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri; İktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı ve vakıf cemaat gibi gerici odakların eril düşünceleri ile her yıl katlanarak artıyor. İktidarın kadın düşmanı politikaları, devletin şiddeti önleyecek mekanizmaları harekete geçirmemesi, erkek egemen yargı kararları, kriz ve pandeminin kadın emeği sömürüsü açısından fırsata dönüştürülmesi ve artan yoksulluk sonucu kadınlar evde, işte, sokakta, kampüste her yerde şiddetin türlü biçimlerine maruz kalıyor. Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşamın her alanında yeniden üretildiği bir ortamda, İstanbul sözleşmenin kaldırılmasına karşı iptal istemini reddetmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Danıştay kararı alenen erkek egemen sistemin tüm mekanizmaları ile korunacağının beyanıdır. Cezasızlık politikasıyla faillere ortaklık eden, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali talebini reddeden eril yargı bu şiddetin, istismarın ve cinayetlerin suç ortağıdır” diye konuştu.
“KIZ ÇOCUKLARININ YAŞAMLARI ELLERİNDEN ALINIYOR”
Şükran Şarklı, “Çocuk yaşta zorla evlendirilerek istismara uğrayan kız çocuklarının eğitim hakları, gelecekleri, yaşamları ellerinden alınıyor. Bu durumu her fırsatta meşru kılmaya çalışan İktidar her yıl istismarcıları aklayan yasayı meclisten geçirmenin yolunu arıyor. Bizler istismarcıların aklanmasına ve bu yasaların meclisten geçmesine asla müsaade etmeyeceğiz. İşyerlerinde mobbing ve taciz artıyor. Büyüyen işsizlik, artan yoksulluk kadına yönelik şiddeti tırmandırıyor. Kadınları giderek daha fazla oranda güvencesiz ve niteliksiz işlere mahkûm eden, bakım yüklerini arttıran, şiddeti derinleştiren, kadınları çaresizleştiren bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz. ILO 190 İş Yaşamında Şiddet ve Taciz Sözleşmesi'ninimzalanmasını istiyoruz. Biz kadınlar barış içinde bir yaşam istiyoruz. Göçmen kadın ve çocukların haklarının tanınmasını istiyoruz. Eşit işe eşit ücret, güvenceli iş ve güvenli ortamlarda yaşamak istiyoruz. Evde, işte; sürekli bakım beklenen, duygusal fiziksel her türlü emeği sömürülen, sırtında taşıdığı dünyanın yükünü atıp dünyayı yerinden oynatacak kadınlar alanlarda. Bir adamın sürekli olarak kadınlara çocuk yapın diye dayatmasını, aile dışında kadınların yok sayılmasını, LGBTİ+lara karşı sokaklarda cüppelilerin nefret suçu işlemesini kabul etmiyoruz diyen kadınlar, alanlarda. TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın, Gezi'ye öfkesi bitmeyen iktidarın hukuksuz yargılamalarla Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden'in, özgür basın emekçilerinin, politik tutsak kadınların, sanatçıların, tutuklandığı bu ülkede kadın katillerinin sokakta elini kolunu sallayarak gezmesine isyan eden kadınlar, alanlarda” şeklinde konuştu.
“ADALET MÜCADELEMİZDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Kadınların hak mücadelesinden vazgeçmeyeceğini dile getiren Şarklı, “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; sokakta, evde, kampüste ve maalesef hiçbir yerde güvende değiliz ama birbirimizden aldığımız güçle, dayanışmamızla, mücadelemizle hepimiz için eşit ve özgür bir hayat kurabiliriz. Katillerin, tecavüzcülerin sırtını sıvazlayanlara sözümüz var; sokakta, evde, okulda, işyerinde her yerdeyiz. Ne size ne kadın düşmanı politikalarınıza itaat etmiyoruz. Barış içinde yaşama talebimizden vazgeçmiyoruz! Şiddetsiz bir yaşam, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, laiklik mücadelemizden vazgeçmiyoruz! Eşitlik ve özgürlük mücadelemizden vazgeçmiyoruz, isyanımızı örgütlüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Arda KIR