İki ilçeyi ilgilendiren ortak yayla Kaşpazarı’nda yapılmak istenen GES projesine açılan isyan bayrağı haklı çıktı. ÇED raporu için keşfin bölge kar altındayken yapıldığı ortaya çıkarken hem tarihi kalıntıların hem de yörük yerleşiminin yok sayıldığı belirlendi. Rapor için yeniden keşif yapılacak
Antalya’nın Gazipaşa ilçesinin ve Mersin’in Anamur ilçesinin ortak yaylası olan Antalya’nın Gazipaşa ilçesi Kaşpazarı Yaylası’nda, camii ve tarihi mezarların olduğu, hayvancılık ve arıcılık yapılan bölgeye kurulması planlanan Güneş Enerji Santrali (GES) projesine karşı tepkiler yükselirken, "Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısı” O8.03.2024 tarihinde Antalya İli, Gazipaşa İlçesi, Akoluk Mahallesi’nde bulunan Akoluk Köy Konağı’nda yapıldı.
AKDENİZ GERÇEK GÜNDEME TAŞIMIŞTI
Akdeniz Gerçek’in gündeme taşıdığı iki ilin ortak yaylası Kaşpazarı Yaylası’nda Gün Güneş Enerjisi Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan "G3- Antalya-1-2 GES (24 MWp/24 MWm/20 Mwe- 39,93 ha) projesi Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Başvuru dosyasının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulması Anamur’u ve Gazipaşa’yı ayağa kaldırmıştı. "Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısı” öncesinde de iki ilçenin muhtar ve dernek başkanları ortak strateji için Gazipaşa’da toplanmıştı.
KORUMA ALANI VE TARİHİ GÖÇ YOLU
Beklenen o toplantı yapıldı. O8.03.2024 tarihinde Gazipaşa İlçesi, Akoluk Mahallesi’nde bulunan Akoluk Köy Konağı’nda yapılan "Halkın Bilgilendirilmesi ve Sürece Katılımı Toplantısı”na katılan Kaşpazarı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hüseyin Demir, projenin yörük evlerinin bulunduğu bölgeye yapılmasına karşı çıkıldığını kaydetti. Dernek Başkanı Demir, bölgede yaban hayatını koruma alanı ve aktif olarak kullanılan tarihi Gazipaşa Kervan Göç Yolu'nun da bulunduğunu belirterek bunların tutanağa işlendiğini belirtti.
İTİRAZLAR MADDE MADDE YAZILDI
Hüseyin Demir, toplantıda bakanlık yetkililerine bölgede yalnızca bu bölgeye özgü bir yonca çeşidinin de yetiştiğini, tarhana taşlarının bulunduğunu, Karamanoğlu mezarları ve çadır yatakları kalıntılarının bulunduğunu aktardıklarını kaydetti. Projenin önemli ve çok geniş sınırları olan bir alana, acele bir şekilde yapılmaya çalışılmasına itiraz ettiklerini açıklayan Demir, tüm bunların tutanağa geçirildiğini ifade etti.
ÇEKİNCELER RAPORA GİRMEZSE DAVA YOLDA
Demir, bu alanları ilgili kurumların tekrar inceleyeceğini ve bilgi verileceğini aktarırken, yapılan keşfin bölgedeki yoğun kar sebebiyle uygun bulunmaması nedeniyle tekrar yazılacağını belirtti. Demir, yeniden hazırlanan ÇED Raporu’nun içeriğinde talep edilen maddelerin bulunmaması halinde hukuki süreci başlatacaklarını ve konunun takipçisi olacaklarını söyledi.
“BURADA KIŞ BAŞKADIR GES OLMAZ”
Öte yandan halkının katılımının yüksek olduğu toplantısına katılan Anamur Muhtarlar Derneği Başkanı Mehmet Sarı da Kaşpazarı Yaylası’nın yüzde 70’inin Anamur, yüzde 30’unun da Gazipaşa halkınca kullanılan bir yer olduğunu belirtti. Başkan Sarı yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Burada bir milyon çiçek var. Arı deposudur. Arıcılık açısından hayvancılık açısından önemli bir yerdir. Et dışarıdan getiriliyor. Bu proje gerçekleşirse, dışa bağımlı olacak. Halkımız yılın 7 ayını burada geçiriyor. Hayvancılık zor maliyetli bir uğraştır. Ama bu yaylamızda daha kolay olmaktadır. Yaylamız kapatılırsa, halk hayvancılık yapamayacaktır.
Ülkemizde verimli bölgeler var. Burada kar değişik yağar. 51 yıldır buradayım. GES Projesi’ni duyunca şaşırdım. Bu işin olmayacağını herkes anlar. Burası kış turizmine de uygun bir alan.”
BİN YILLIK YÖRÜK YURDUNA KIYMAYIN
Gazipaşalı çevreci Zeyyat Şahin de bölgede yapılmak istenen GES’e ilişkin şunları kaydetti: “Kaşpazarı, binyıllık bir yörük yurdu. Anamur ve Gazipaşa'nın ortak yaylası. Bu yaylaya kurulmak istenen GES tesislerine karşı halk tepkili ve bu nedenle yapılan ÇED toplantısına yoğun katılım sağlandı. Ben dahil kimse ülkenin ve dünyanın geleceği için hayati öneme sahip temiz sürdürülebilir enerjiye karşı değil. Biz; bu tesis kurulurken yayla yerleşim yerinin seçilmiş olmasına, bölgenin sahip olduğu endemik bitkilerin varlığının, buraların bir su havzası olduğu gerçeğinin dikkate alınmamasına karşıyız. Ayrıca Türkiye'de eşi benzeri olmayan bir bal üretim merkezi. Böyle bir tesis kurulurken bu nadide balın üretim alanlarının zarar görmesi de itiraz noktalarımızdan. En önemlisi de bu tesisin kurulmasıyla bütün Orta Toroslar’ın bir yağma alanına dönüşmesinden ve böylece biz Yörükler için adeta kutsal topraklar olan yaylarımızın elimizden alınmasından korkuyoruz.”