Songül BAŞKAYA / ÖZEL

“Yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde; depremlerin büyüklüğü ve yeri tespit edilemez. Bir bölge iyi şekilde çalışılıp o bölgede fay kazıları yapılırsa; eski faylara bakarak karbon 14 testleri ile oluşabilecek depremlerin hangi aralıkta tekrarladığını öğrenebiliriz. İstanbul depreminden de bu yüzden endişeliyi” diyen Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, şunları kaydetti: “Hiçbir fay birbiri ile aynı değildir. Fayları bunun için iyi tanımak lazım. Kuzey Anadolu fayı çok iyi tanınmış bir fay ama aynı şey Antalya için söz konusu değil, biz Antalya’da ki fayları çok iyi bilmiyoruz. Haritalarda şu an böyle görünüyor. Malatya depremi gibi bir deprem olabilir denizin içerisini bilemiyoruz.”

Depremlerin savaşlardan daha çok can aldığını kaydeden JMO Şube Başkanı Çeltik, “6 Şubat depreminde de bunu gördük. Çin’de depremi önceden tahmin çalışmaları yapılmış ve bu başarılmış ama bundan sonraki olayda depremi tahmin eden uzman bir sonraki depremi bilememiş ve binlerce insan hayatını kaybetmiş. Bu kabul edilebilir bir durum değil. İnsanları keyfe keder bir algıyla sokağa sürükleyemezsiniz. Bunun için en güzel şey yerleşim alanları ile ciddi çalışmalar yaparak, konutları, sosyal tesisleri, sanayi tesislerini depreme dayanıklı kentler yapmak zorundayız” dedi.

“HAYAT KURTARABİLİR”

Telefonlara gelen mesajlar ile ilgili ise “Deprem bir titreşimdir ve bu titreşimler tek bir dalga halinde yüzeye yansımıyor. Birinci dalga hızlı bir dalgadır ve yıkıcı değildir ama ikinci dalga yıkıcı ve hasar veren bir dalga boyudur. Telefonların algıladığı birinci dalgadır. Bu durum deprem öncesinde insana 10-15 saniye kazandırır. Bu saniyeler insanı hayatta tutabilir. Bu zaman çök kapan veya başka önlemler alınması adına doğru birşeydir ama bu uygulama geliştirilebilir denilmesi yanlıştır. Depremi erken öğrenemeyiz, bunu dile getiren falcılara itibar etmemek gerekir” dedi.

birgun-deprem-bolgesinden-bildiriyor-hatay-yasla-kapli-1128696-5

“Antalya Yediarıklar bölgesinde, yapılan yapılaşma sebebiyle kanallar şu an yok ama sular yeraltından akıyor. Tam bu bölgede 5 Ağustos’tan itibaren başlatılan ve 3 ay sürecek olan tramvay hattındaki çökmeden kaynaklı bir onarım yapılacak. Bu konuda ne söylersiniz? Yurttaş kaygılı” sorusuna da cevap veren Başkan Çeltik, şunları kaydetti: “Bu alanda çok büyük bir risk yok. Bu bölgelerde ani çökme olmaz. Birden bire ortadan ikiye ayrılan yol göremeyiz. Bu durum tamamen zemin ile alakalı bir durum. Biz zemin etütlerine bunun için önem veriyoruz. İnsanlar baktığı zaman dışarıdan herhangi bir sorun göremiyor ama yerbilimciler tamda bu alanda çalışıyor. Biz arazi çalışmaları sırasında yapılan bir yapıda zemin etüt çalışmalarımızı yapıyoruz. Bu çalışmalarda da yerinde arazi deneyleri var. Sahadan aldığımız sonuçları laboratuvar ortamında test ederiz. Bu veriyi raporlayarak idareye sunarız. Türkiye’de bu konuyla ilgili çok büyük bir problem var. Yediarıklar bölgesindeki geçen kanallar kapatılmış. Doğal bir yapıya dolgu yaparak üzerinden tramvay geçirilmiş. Doğal bir zemin yapısı ile dolgu zemin yapısının davranışı aynı değildir. Bu da zaman içerisinde farklı tepkiler gösterir. Binalarda da 4 köşenin 4 tanesinin de aynı zemine oturmasına dikkat ederiz. Zemin aynı anda çalışır. Binanın yarısı farklı bir zeminde olursa kötü bir sonuçla karşılaşılabilir. Geçmişte bu etütler yapılmadığı için bugün böyle sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Burayı doğru bir teknikle bir daha problemle yaşanmayacak hale getirebiliriz. İnşaat mühendisleri ile bizi ayıran konu tam burada devreye girer; inşaat mühendisleri o anki projeyi düşünür biz ise 50 yıl 100 yıllık bir süreci düşünerek yapıyı oluştururuz. Buradaki asıl problem su problemi. Yeraltı suları hareket ettikleri için her zeminin farklı geçirgenlikleri mevcuttur. Asıl olay bu durumları öngörerek bu problemlerin önüne geçilmesi gerekir. Bu yerler imara açılmamalıdır. Zamanı geldiğinde doğa insanoğluna gereğini veriyor.”