“Gezi’nin 9. yılında Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Medeni Yıldırım, Abdullah Cömert, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz ve Berkin Elvan'ı saygıyla sevgiyle anıyor; eylemleri, erdemleri önünde saygıyla eğiliyorum” diyerek konuşmasına başlayan HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, “Bu katliamın sürecinde dava tavsatılmış bir cezasızlık politikası uygulanarak katillere gerekli ceza verilmemiştir. Gezi eylemi doğaya, yaşama, demokrasiye, adalete, özgürlüğe, eşitliğe, birlikte yaşama sahip çıkmayı amaçlayan meşru demokratik bir eylemdir, dünya insanlık tarihine geçmiştir” dedi.

 

“EYLEMCİLERE YAPILAN İŞKENCE VANDALLIKTIR”

Bülbül açıklamasının devamında şunları söyledi: “Gezi'de bir barbarlık, Gezi'de bir vandallık vardır ama bu barbarlık ve vandallık eylemcilerin doğaya, yaşama sahip çıkması değil, bu amaçla yaptıkları eylemler değil, eylemcilere sıkılan gaz, eylemcilere sıkılan gaz kurşunu, eylemcilere sıkılan kurşun ve eylemcilere yapılan işkencedir, vandallık budur. Bu vandallığı buradan bir kere daha mahkûm ettiğimizi belirtmek istiyor ve sSevgili Mücella Hocam seni sevgi ve saygıyla selamlıyorum; Sanatçı Çiğdem Mater’i sevgi ve saygıyla selamlıyorum; Avukat Can Atalay, aynı zamanda Çorlu tren kazası ve Aladağ katliamıyla ilgili avukatlığı yapan, Soma'da 301 madencinin hakkını savunan onurlu Avukat Can Atalay, Hakan Altınay, Sanatçı Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Eğitim ve Bilim İnsanı Yiğit Ali Ekmekçi, sizlerin ve mücadelenizin önünde sevgi ve saygıyla eğiliyor, sizlere verilen cezanın hiçbir meşruiyetinin olmadığının bir kere daha belirtmek istiyorum.”
    

“İNSANLIK TARİHİNE GEÇMİŞTİR”

“Dokuz yıl üzerinden geçmiş olmasına rağmen Gezi ruhu ve Gezi direnişi hâlâ ayaktadır. Gezi ruhu ve Gezi direnişi demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet istemeye devam etmektedir. Bizim amacımız, Gezi eylemcilerinin, Taksim direnişçilerinin temel taleplerinden biri olan cezasızlık politikasının araştırılması ve verilmiş haksız cezaların hukuk nezdinde yeniden gözden geçirilmesi talebidir. Bu anlamda 31 Mayıs, bizce, doğaya, doğal yaşama, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkma günü olarak ilan edilmeli ve kutlanmalıdır çünkü Gezi direnişi, doğal, doğacı bir harekettir. Gezi direnişi ne dıştan ne içten ne bir başka yerden pompalanmış, kışkırtılmış bir hareket olmayıp tamamen doğa seven, çevre seven, tarihine, kültürüne, ortak ve eşit yaşama, Türkiye'de halkların eşit yaşamına, inançların eşit yaşamına, insanlığın eşit yaşamına sahip çıkmaya çalışan, kadın haklarına son derece saygı duyan ve kadın özgürlüğünün olmasını savunan bir harekettir; bir demokrasi hareketidir, bir sivil toplum hareketidir.”

 

“HUKUKİ SÜREÇ YENİDEN ARAŞTIRILMALI”

“Osman Kavala da Mücella Yapıcı da bu anlamda, bu sürece katılmışlardır” diyen Bülbül, “Öyleyse verilen on sekiz yıl hapis ve verilen müebbet hapsin hiçbir meşruiyeti yoktur. Bu, hukuka karşı; bu, insan hak ve özgürlüklerine karşı; bu, Gezi’de doğayı, adaleti ve eşitliği talep eden insanlara karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suç, yeniden gözden geçirilmeli, bu suça dair hukuki süreç yeniden araştırılmalıdır” dedi.

 

Haber Merkezi

Editör: TE Bilisim