Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), eylül ayı faiz kararını açıklayacağı tarih merak ediliyor vatandaşlar arama motorlarına "faiz kararı ne zaman açıklanacak" sorularını soruyor. Faiz kararının açıklanmasının tarihi belirlendi. Bu açıklama, hem finans piyasaları hem de yatırımcılar için büyük önem taşıyor. Merkez Bankası’nın bu toplantısında alınacak kararlar, döviz kuru, altın fiyatları ve borsa performansı üzerinde önemli değişikliklere yol açabilir.
Merkez bankası faiz kararı ne zaman yapılacak?
TCMB'nin eylül ayı faiz kararı toplantısı, 19 Eylül 2024 Perşembe günü saat 14.00'te gerçekleştirilecek. Bu toplantı, ekonomistler ve yatırımcılar tarafından dikkatle izlenecek ve piyasaların yönü üzerinde belirleyici bir rol oynayacak.
Faiz beklentisi ne yönde?
AA Finans’ın yaptığı anket, 15 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı. Ekonomistlerin büyük çoğunluğu, Merkez Bankası’nın politika faizini mevcut yüzde 50 seviyesinde sabit tutacağı yönünde bir beklentiye sahip. Bu sonuç, piyasalarda beklenen hareketliliğin sınırlı olabileceğini gösteriyor.
Yıl sonu için yapılan tahminlerde ise politika faizinin ortalama yüzde 46,65 civarında olacağı öngörülüyor. Ekonomistlerin tahminleri arasında, yıl sonunda faiz oranının yüzde 50, yüzde 47,5, yüzde 46,5 ve yüzde 45 olacağına dair farklı öngörüler bulunuyor. Geçtiğimiz ay yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında da politika faizi yüzde 50 seviyesinde sabit bırakılmıştı.
Politika faizi cari ay sonu beklentisi
Cari yıl için Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) artış beklentisi, önceki tahminden yüzde 3,4’ten yüzde 3,2’ye düşürüldü. Gelecek yıl içinse bu beklenti yüzde 3,5’ten yüzde 3,4’e revize edildi.
TCMB'nin cari ay sonu için politika faizi beklentisi ise yüzde 50 olarak kalıyor. Ancak, 3 ay sonrasındaki beklenti yüzde 46,48’e gerilemiş durumda. Ayrıca, 12 ay sonrası için politika faizi tahmini de yüzde 33,30’dan yüzde 31,66’ya düştü.
faiz düşerse ne olur?
Merkez Bankası'nın politika faizini düşürmesi, bankaların merkez bankasından daha düşük maliyetle borçlanmasını sağlar. Bu durum, tüketicilere ve işletmelere sunulan kredi faiz oranlarının azalmasına neden olabilir. Sonuç olarak, kredi almak daha cazip hale gelir, tüketim ve yatırım harcamaları artar. Artan harcamalar ekonomik büyümeyi desteklerken, talep yönlü enflasyonu yükseltebilir. Ancak, düşük faiz oranları yerel para biriminin değerini düşürebilir ve bu durum, yabancı yatırımcıların ülkeye olan ilgisini azaltabilir. Bu, ihracatı teşvik edebilirken, ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonist baskılar yaratabilir.