Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2021 faaliyet yılı 2. Kahvaltılı Toplantısı yapıldı. Başkanlığını ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Akın Akıncı’nın gerçekleştirdiği toplantının konuğu ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı ve Arüv Çevre Yönetim Kurulu Başkanı Cem Arüv oldu. ‘Uluslararası İklim Politikaları ve Türkiye’ye Olabilecek Etkileri’nin konuşulduğu toplantıya ANSİAD üyesi iş insanları katıldı.

Çevre sorunları içerisinde uluslararası gündemi en çok meşgul eden konunun küresel ısınma ve ona bağlı küresel iklim değişikliği sorunu olduğunu kaydeden Arüv, “İklim değişikliğinin temelinde, ortalama sıcaklığın artması yani küresel ısınma, sera gazı etkisi ve biyolojik aktivite dediğimiz mikroorganizma aktivitelerinin değişmesi olarak üç sorun yer almaktadır” diye konuştu.

 

“EN BÜYÜK ETKEN İNSAN FAALİYETLERİ”

Türkiye’de periyodik olarak kuraklık haritalarının değişimine değinen Arüv, “3, 6, 9, 12 ve 24 aylık dilimlerle yayınlanan bu haritalarda ciddi bir kuraklık sorunu olduğunu görebiliriz. Su kullanımı, havza yönetimi ve tarım ürünleri yetiştiriciliği konusunda planlamaların yapılması gerekiyor. Haritaları kıyasladığımızda kurak bölgelerin çok ciddi düzeyde arttığını gözlemlemek mümkün” dedi. 2020 ve 2021 yıllarında doğal afetlerin dünyadaki milyonlarca insanı etkilediğini dile getiren Cem Arüv, “Büyük can ve mal kayıplarına yol açan kasırgalar, fırtına ve sel felaketleri, orman yangınları ve kuraklık gibi dünya genelinde 980 doğa kaynaklı afetin meydana geldiği biliniyor. Dünyada ve ülkemizde doğal afetlerin neden olduğu can kayıpları binlerle, milyonlarla tanımlanıyor, verdiği ekonomik zararlar milyarlarla ifade ediliyor. İklim krizinin ne denli ağır sonuçları olduğunu ABD’de yaşanan kasırgada, Pakistan’ın sel suları altında kalmasında, Ankara Polatlı’da yaşanan kum fırtınasında, Ordu ve Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketinde, Marmara müsilajında hep birlikte yaşadık ve gördük. Bunlar bize gösteriyor ki Paris İklim Anlaşması’nın ülkemizde onaylanması neticesinde 2030 hedefindeki iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarının koordinasyonuna yönelik faaliyetler hızlı bir şekilde hayata geçirilmeli, önlemler göz ardı edilirse büyük felaketler kapıda” dedi.

Vatandaş olarak her bireyin, sivil toplum örgütlerinin, özel sektörün, kamunun, şirketlerin ve hükümetlerin iklim değişikliği ile mücadelede her türlü çalışmaya katılması gerektiğini belirten Arüv, sözlerini şöyle sürdürdü; “Alınacak radikal kararlarla sorumlulukların yerine getirilmesi sonuca ulaştırabilir. Topyekün iş birliği içinde gereken önlemlerin alınmaması ve doğaya yönelik tahribatın devam etmesi durumunda doğa felaketimiz olacaktır. Geri dönüşü olmayan en büyük etkenin esasında insan faaliyetleri neticesinde meydana geldiği afet olaylarının devamı daha şiddetle ve katlanarak gelecektir.”

 

“HAREKETE GEÇİLMELİ”

Küresel gelişmeler karşısında Türkiye’nin iklim değişikliğine bakışı ve özel sektörün alması gereken aksiyonlar konusunda ciddi adımlar atılması gerektiğini kaydeden Cem Arüv, “Bir sanayi yatırımı ise olması gereken yerde ve tarım, mera, orman alanlarına zarar vermeden bir yatırımcı olarak ilk sorumluluğunu yerine getirmeli, teknoloji ile uyumlu ve çevre kirliliğini önleyici tedbirler almalı, fosil yakıt kullanımını azaltarak tedarik zinciri de dahil olmak üzere karbon salınımını azaltmaya yönelik tedbirleri artırmalısınız” diye konuştu. Bir kilogram karbonun 2017 yılında 20 TL olduğunu dile getiren Cem Arüv, “Çevre koruma bilinciyle emisyon azaltıcı tedbirler konusunda işletmeler bünyesinde farkındalığı arttırmalı. Karbon kredisi ve vergisi konusunda uygulama yöntemleri ile avantajları ciddiye alınmalı” diye konuştu. Su kullanımı konusunda doğru politikaların uygulanması gerektiğinin altını çizen Arüv, “Fabrika ve sanayi alanlarında çıkan atık suların doğaya verilmesi engellenmeli ve tekrar proses suyu olarak kullanılmasına imkan veren sistemler kurulmalı.  Fabrika ve sanayi alanlarında üretim bantlarında kullanılan şebeke suyu yerine deniz suyunun işlemden geçirilerek kullanılma durumu değerlendirilmelidir” dedi.

Atık kontrolünün ve atık geri kazanımının planlanması gerektiğini belirten Arüv, “Mevcut tesisiler iyileştirilmeli ve tesisi alanlarında doğa olaylarının aşırı ve şiddetli yaşanması durumunda zarar görme ihtimalleri de göz önünde bulundurularak risklerin minimuma indirilmesi için düzenlemeler yapılmalı” diye konuştu. Yaşam alanlarında enerji verimliliğinin ve tasarrufun artırılmasının sağlaması gerektiğini dile getiren Arüv, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artırılmalı, plastik ürünlerin kullanımının kısıtlanması için karar alınmalı ve en önemlisi işletmelerde iklim değişikliği konusunda hedeflenen konular için tüm ilgili departmanlar ve kişiler harekete geçirilmeli” dedi.  

Haber Merkezi

Editör: TE Bilisim