İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Elmalı Ovasında DSİ’nin kurutma faaliyetlerinin sonlandırılması, kuraklıkla mücadele ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla Meclis Başkanlığına sunulan araştırma önerisinin AKP ve MHP’nin oyları ile reddedilmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Vekil Subaşı:’ Sularımızın ne kadar değerli olduğunu ve damlasını zayi edemeyeceğimizden bahisle Tarım Orman Bakanlığınca Beştepe’de gösterişli toplantılar yapılırken benim memleketim Elmalı’da her yıl 150 milyon M3 su Tarım Orman Bakanlığına bağlı DSİ eliyle düdenlere deşarj edilerek yok edilir ve çiftçimiz kuraklıktan can çekişir.” dedi.

“SULARI BOŞA AKITMAK İNSANLIK AYIBIDIR”

Elmalı Ovasında DSİ’nin kurutma faaliyetlerinin sonlandırılması, kuraklıkla mücadele ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi” amacıyla verilen önerge ise AKP ve MHP oyları ile reddedilmesinin üzerine açıklamada bulunan Subaşı, iktidarın Türkiye gerçeklerini görmezden geldiğini ifade ederek “Ülkemizde ilk Dünya Su Günü kutlamasını, 1997 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde, o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve dönemin bütün büyükşehir belediye başkanlarının katılımıyla Antalya’da gerçekleştirmiştik. Ülkemizin en değerli varlığının su olduğuna dikkat çekmiştik. O toplantıda suyun hoyratça kullanılması halinde ileride su zengini ülke olmaktan çıkacağımız bilim adamlarınca işaret edilmişti. Bu önemli toplantıdan 26 yıl sonra tüm dünyada ve özellikle ülkemizde giderek şiddetlenen ve etkileri görülen iklim değişikliği, doğal çevreyi olduğu kadar kalkınmayı da etkileyecek en önemli sorunlardan biri haline gelmiş, ülkemiz su zengini ülkeler sınıfından çıkarak su sıkıntısı çeken ülkeler arasına girmiştir”diye konuştu.

f2-3

“DOĞAL HAYAT DENGESİ  BOZULDU”

Subaşı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kurallığın yaşandığı ironik örneklerden birisi Antalya’nın en büyük ovalarından olan su zengini kabul edilen Elmalı Ovasıdır. Elmalı ilçesinde yer alan Karagöl 50’li yıllarda muhacirlere iskân amacıyla tahsis edilmişti. Ancak Karagöl, Elmalı ovasında en düşük kotta yer aldığı için kış aylarında göl olmakta, yaz aylarına doğru göl çekildikçe kısmen tarım imkânı bulunmaktadır. Bundan rahatsız olan çiftçiler yıllarca mücadele vererek kurutma çalışması yapılması için dönemin Hükümet’ine karar aldırmıştır. Dönemin Hükümeti kuzeydeki Karagöl’ü ovanın en güneyindeki Avlan gölü ile kanalla birbirine bağlayarak güneydeki komşu ilçe Finike’ye tünelle suların tahliyesi yoluna gidilmiştir. Böylece Karagöl ve Avlan 70’li yıllarda uygulanan su ve Islah politikaları gereği kurutulmuştur ancak yüzbinlerce dönüm tüm ovanın da taban sularının çekilmesine neden olmuştur. Gelinen noktada kuraklık nedeniyle Avlan’ın çevresindeki ormanlar, iklim ve tarımın zarar görmesi üzerine gölün tekrar su tutması için çalışmalar yapılmaya başlamıştır. Ancak daha düşük kottaki Karagöl’ün kurutulmasına devam edildiği için Avlan’da su tutmak mümkün olmamakta ve su zengini olan havzada şiddetli kuraklık yaşanmaktadır. 2018 yılında su havzası olarak tescil edilen Avlan’da doğal hayat dengesi bozulmuştur”

f3-2

BU BİR ÇEVRE FELAKETİDİR

Çayboğazı barajına su aktarılarak Elmalı Ovası’ndaki yüzbinlerce dönüm tarım alanının sulanabileceğini vurgulayan Vekil Subaşı “150 milyon metreküp su, Devlet Su İşleri tarafından 40 yıldır, yılın 6 ayı düdenler vasıtasıyla yeraltına deşarj edilmektedir. Oysa bu sularla Avlan Gölü’nün beslenmesi mümkün olabilir hatta ovayı sulamakta yetersiz kalan Çayboğazı barajına su aktarılarak Elmalı Ovası’ndaki yüzbinlerce dönüm tarım alanı sulanabilir. Böylesi bir iklim krizi ve kuraklık döneminde her yıl 150 milyon metreküp suyun düdenlere deşarj edilmesinin hiçbir makul nedeni olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir su zayiatına izin verilemez. Elmalı kapalı havzasının biriken sularının 1950’li yılların hatalı bir devlet politikası donucu halen DSI eliyle kurutma işleminin sürdürülüyor olması tümüyle mantık dışıdır. Çevre felaketidir. Ekonomik zarardır, insan haklarına aykırıdır. Bugün suyun insanlık için önemi yaşamsaldır. Karagöl kamulaştırılarak doğal ekolojik denge yeniden kurulabilir. Yeraltı ya da yerüstü barajı yapılabilir. Avlan bu suyla beslenebilir. Ama hiç gecikmeden kurutma mantığı yerine suyu koruma mantığı ile en doğru projenin yapılması en başlıca görev olmalıdır. Ama onlar reddediyorlar. Antalya’yı, değerlerimizi sularımızı kaderine terk etmeyeceğiz.” dedi.HABER MERKEZİ 

f4-2