Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Cumhur İzgi, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı, gözlerin, kulakların hekimlerde olduğu bir gün. Ancak yeni bir 14 Mart’ta da sağlığımız tehlikede. Bu nedenle yine bu yıl 14 Mart’ı kutlarken bayram havasının çok uzağındayız. Aslında bu gereğince kutlayamama hali sadece 14 Mart ile sınırlı değil. Kadınlar 8 Mart’ta, gençler 19 Mayıs’ta, çocuklar 23 Nisan’da, işçiler 1 Mayıs’ta buruklar. Ülkemizde demokrasi tehlikede. Böylesi bir ortamı görmek, bunu yaşamak canımızı çok yakıyor. Geldiğimiz noktada artık sağlık sisteminin tıkandığı, meslek onurumuzun ve emeğimizin en değersiz hale getirildiği bir durumdayız. Çalışma koşullarımızda yaşanan zorluklar, şiddet, ekonomik haklarımızın giderek gerilemesi, popülist sağlık politikalarının sürdürülebilirliği için karşı karşıya kaldığımız mobbing, 5 dakikaya sıkıştırılmış sağlık hizmeti, geleceksizlik nedeniyle umudunu yurt dışına taşıyan hekimler, hekime ulaşmak için randevu bulamayan toplum oluşturulmuştur” dedi.
“SERMAYENİN ÇIKARINA ÖNEM VERİLDİ”
Dr. Cumhur İzgi, “Sağlıkta Dönüşüm Programı, uygulanmaya başlanmasından bu yana 20 yılı aşkın sürede sağlık ortamını her yönüyle etkilemiş, sorun çözme iddiası ve vaatleri ile gelen program sağlık alanında birçok yeni soruna yol açmıştır, açmaktadır. Sağlık alanına dair geçtiğimiz günlerde yasalaşan son torba yasada hekimlerin şiddet ve güvencesiz çalışma gibi sorunlarının çözümüne yer verilmemiş, buna karşın hekimlere yapılan baskılar artırılmış ve halk sağlığına aykırı şekilde sağlık alanındaki sermayenin çıkarlarına öncelik verilmiştir. İşlemeyen ve sağlıksızlık üreten sağlık sisteminin tüm yükünü bizler çekiyor ve emeğimizin karşılığını alamadan her geçen gün umutsuzluğa sürükleniyoruz. Ancak yaşadıklarımızın çözümsüz olmadığını biliyoruz. Bizi umutsuzluğa sürükleyen bu karanlık tabloya karşı haklarımız için, önlüğümüzün beyazı için, daha iyi bir sağlık ortamı için mücadele ediyoruz” dedi.
“HEKİMLER DEVRİMCİDİR”
Dr. Cumhur İzgi, “Otoriter eğilimler hekimliği hastanelerle, laboratuvarlarla sınırlamak isterler. Oysa hekimlik yaşamı, özgürlüğü temsil eder. Sağlığın sadece bedensel iyilik içine sıkıştırılamayacağının bilinciyle sağlıklı ve mutlu bir yaşamın ancak özgür ve bağımsız bir ülkede gerçekleşebileceğini en iyi hekimler bilir. Bunun içindir ki mücadele alanımız sadece hastalıklar değildir. Biz hekimlerin yüzü topluma dönüktür. Çünkü 14 Mart, tıbbiyelinin bağımsızlık, özgürlük isyanının adıdır. Hekimler sağlığın fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik hali olduğunu hep akılda tutarak bu koşulların oluşturulmasını talep etmekte ve bu taleplerin karşılanması için mücadele etmektedir. Bunların sağlanabilmesi için de hekimler bilimden yana, ilerici, özgürlükçü, devrimcilerdir. TTB’nin sağlıkta şiddet yasa teklifi, şiddetsiz, güvenli çalışma ortamları için mekânsal önlem önerileri kabul edilmelidir. Güvenli çalışma ortamlarının sağlanması idarecilerin sorumluluğundadır. Şiddet olaylarında idarecilerin sorumluluğu öncelikli olarak dikkate alınmalıdır. Hekimlerin/sağlık emekçilerinin dinlenme koşulları, sağlık hizmetinde hataya sevk etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Doktor dinlenme odaları, emzirme odaları, kreş her sağlık kurumunda yeterli sayıda sağlanmalıdır. Nöbet ertesi izin, idarecilerin insafına bırakılmamalıdır” dedi.
“SAĞLIK ORTAMLARI DÜZENLENMELİ”
İzgi, “Pandemilerde, pandemiye yol açan hastalık, sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmadan meslek hastalığı kabul edilmelidir. Sağlık emekçileri için fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalıdır. Hekimlerde ek gösterge üst sınırı 7600’e yükseltilmelidir. Tüm sağlık emekçilerine hakları olan, hiçbir koşuldan negatif etkilenmeyen, emekliliğe yansıyan, gerçek enflasyona uygun, insanca yaşayabilecekleri tek kalem maaş verilmelidir. Emekli sandığı, SSK, Bağ-Kur emekli aylıkları arasındaki uçurum giderilmeli, tüm emekli hekim aylıkları yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalı, tüm hekimler emeklerinin hakkı ölçüsünde emekli ikramiyesi alabilmelidir. Vergide adalet istiyoruz! Vergi dilimi üst sınırı %15 olmalıdır. Muayene süreleri, bilimsel ve nitelikli sağlık hizmeti gözetilerek düzenlenmelidir. Acil servislerde yeşil alan kaldırılmalı, poliklinik hizmeti verilmemelidir. Sağlık ortamına dair düzenlemeler, TTB ve ilgili sağlık emek-meslek örgütlerinin görüşleriyle yapılmalıdır. Atamalar bilimsel ölçütlere ve liyakate dayalı olmalıdır. Tıp Fakültesi ve tıpta uzmanlık eğitimi kontenjanları, eğitimin niteliği gözetilerek azaltılmalıdır. Koruyucu sağlık sisteminin öncelendiği, güçlü ve bölge tabanlı birinci basamak, basamaklandırılması ve parasız bir sağlık sistemi inşa edilmelidir” diye konuştu.
“HEKİMLER SEFALETE TERK EDİLDİ”
İzgi, “Tıbbiyeli öğrencilerin yaktığı isyan ateşini sizin, bizim, çocuklarımızın sağlığı ve sağlıklı bir gelecek için yüreğimizde taşıyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız, tüketen çalışma koşullarına, sağlık alanında yaşanan şiddete tek bir gün bile dayanacak gücümüz kalmadı. TTB ve tabip odalarının örgütsel deneyimi, bilimsel bilgi birikimi ve gösterdiğimiz dayanışmanın sorunlarımızın çözümünde en büyük gücümüz olduğunun bilinciyle, hekimlik değerleri ve etik ilkelerin ışığında her yerde ve her koşulda büyük bir özveriyle sağlık hizmeti veren tüm meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp Bayramını kutluyoruz. Binlerce yıldır bu topraklarda şifa dağıtmış hekimler olarak iyi hekimlik yapabildiğimiz bir sağlık ortamı, hepimiz için yaşanabilir bir doğa, barış içinde bir yaşam diliyoruz. Hep birlikte güzel günlerde 14 Martları kutlayacağımız bir Türkiye için inancımız ve kararlılığımız vardır. Yaşama adanmış bir mesleğin mensupları olarak haklarımızın gasp edilmesine, kötü çalışma koşullarına, sefalet ücretlerine karşı herkesi bu mücadelede yanımızda olmaya ve 16 Mart 2024 günü İstanbul’da yapılacak Büyük Hekim Buluşması’na çağırıyoruz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, biat etmiyoruz” diyerek açıklamasını tamamladı.