Kepez ilçesi Ahatlı Mahallesi'nde oturan Zehra Demir,
aynı mahallede oturan erkek arkadaşı Süleyman Taruk'tan bir süre önce ayrıldı.
İddiaya göre Süleyman Taruk, genç kızı sürekli telefonla arayarak taciz etti.
Zehra Demir, bu nedenle 10 defa cep telefonu numarasını değiştirdi. Ancak
Taruk, her seferinde numarasını öğrendiği Zehra Demir'i arayarak konuşmak
istediğini, yeniden arkadaş olmak istediğini söyledi.
28 Eylül günü telefonla Zehra Demir'i arayan Süleyman
Taruk, iddiaya göre yeniden arkadaş olmadığı takdirde ailesine yaşadıklarını
anlatacağını söyleyerek tehdit etti. Aynı günün akşamında evlerinde misafirleri
bulunan Demir ailesinin kapı zilini çalan Süleyman Taruk, Zehra Demir'le
konuşmak istediğini söyledi. Olay çıkmasından çekinen aile fertleri, baba Hakim
Demir, 'kim geldi' diye sorduğunda tanımadıkları birinin yanlışlıkla zile
bastığını söyledi. Bir süre sonra zili tekrar çalan Taruk'la konuşmak için genç
kızın iki kardeşi, apartmanın önüne indi. Kapı önünde bekleyen Taruk'un
elinde bıçak olduğunu gören iki kardeş, gitmesi konusunda uyardı. Taraflar
arasında tartışma sürerken Zehra Demir, 4'üncü katta oturdukları dairenin
penceresinden atladı.
6 GÜN SONRA SERBEST
Komşusu tarafından Antalya Eğitim ve Araştırma
Hastanesi'ne götürülen Demir, yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Aynı gece Süleyman Taruk, gözaltına alındı ve bir gün sonra 'İntihara yönlendirme'
suçundan dolayı tutuklandı. 6 gün cezaevinde kalan Taruk, 'suçun mahiyetinin
değişme ihtimali, delil durumu ve tutuklamanın tedbir oluşu' gerekçesiyle
tahliye edildi.
AVUKATI İTİRAZ ETTİ
Demir ailesinin avukatı Hadi Cin, Antalya 5'inci Ağır
Ceza Mahkemesi'ne başvurarak karara itiraz etti. Ancak Cin'in itirazı
reddedildi. Bunun üzerine avukat Cin, soruşturmanın genişletilmesi adına ikinci
bir dilekçe verdi.
'KADINA ŞİDDETİN TÜM UNSURLARI VAR'
Kamuoyunun bu dosyaya sahip çıkması gerektiğini belirten
avukat Hadi Cin, "Bu dosyada kadına karşı şiddetin tüm unsurları yer
alıyor. Türkiye'de iddianameler 6 ayda hazırlanıyor, mahkeme 15 günde kabul
ediyor. Soruşturma aylarca sürüyor. Ancak bu olayda, Zehra 28 Eylül'de intihar
ediyor. 29'unda sanık tutuklanıyor, 2 Ekim'de savcı dosyayı mahkemeye sunuyor,
4 Ekim'de ise mahkeme görevsizlik kararı veriyor. Bunca yıllık avukatlık
hayatımda benzerine rastlamadığım bir hız" dedi.
'2 SATIRLIK İDDİANAME'
Süleyman Taruk'un, TCK'nın 84. Maddesi'nin sadece 1,2 ve
3'üncü fıkrasına göre değil, 4'üncü fıkrası da dahil edilerek 'cebir veya
tehdit kullanarak kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan
sorumlu tutulur' suçuna göre yargılanması gerektiğini söyleyen Cin," 9
kişinin ayrıntılı ifadesinin bulunduğu dava dosyasında hazırlanan iddianame
sadece 2 satırdan oluşuyor. İddianameyi hazırlayan savcı, sevk maddesinde de
hataya düşmüştür. TCK 84. Maddesi'nin 4. fıkrasının koşulları varsa bu kişi
insan öldürmüş gibi yargılanır. Bu soruşturmayı yürüten savcılar, kadına
yönelik şiddet ve aile içi şiddet bürosunda çalışan savcılardır. Yoktan bir
şeyi oluşturmalarını beklemiyoruz. İfadeler sonucunda ortaya çıkan tabloyu
resmetmiş olsa fail şu an cezaevinde olacaktı. İtirazlarım sonuç vermezse eğer,
bu dosya sıradan bir dosya olarak Asli Ceza Mahkemesi'ne gidecek. Bizim bugün
adalete ihtiyacımız var ve kasten öldürmekle yargılanması gereken kişinin
tutuklanması gerekir" diye konuştu.
'CİĞERİM YANDI'
Bir insanın canının bu kadar önemsiz olmaması gerektiğini
söyleyen baba Hakim Demir ise "Kızımı daha önce telefonla tehdit ediyordu.
O akşam da kapıya bıçakla dayandı. Zehra'nın babası olarak bugüne kadar ne bir
polis ne bir savcı ifademi aldı. Gencecik bir kız ölmüş, bizlerin ifadesi dahi
alınmadan bu kişi serbest bırakılıyor. Kızımın şu an toprak altında olmaması
gerekiyordu. Tüm yetkililerin bu konuyla ilgilenmesini ve bu kişinin tekrar
yargılanmasını istiyorum" dedi.
Kızının fotoğraflarına bakarken gözyaşlarını tutamayan
anne Gülten Demir de "Kızım için adalet istiyorum. Benim ciğerim yandı
başkalarının ciğeri yanmasın. Bu kişinin yargılanmasını istiyorum" diye
konuştu.DHA