Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), TBMM'de kabul edilmek üzere olan iki yeni yasa paketine karşı muhalefete açık bir çağrıda bulundu: “Hukukun ve demokrasinin katledilmesine seyirci kalmayın, Meclis’e gitmeyin, bize gelin.”
“Muhalefet, Bu Oyuna Ortak Olmamalı”
EŞİK, Adalet Komisyonu’ndan geçen ve önümüzdeki hafta Meclis gündemine gelmesi beklenen iki yasa paketi hakkında ciddi endişelerini dile getirerek, muhalefet partilerine seslendi. Noterlik Kanunu ve 9. Yargı Reformu Paketi olarak bilinen düzenlemeler, Medeni Kanun'da boşanma kuralları, evli kadınlara soyadı dayatması ve muhalefeti susturmayı hedefleyen "etki ajanlığı" gibi maddeler içeriyor.
EŞİK'in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“AKP ve MHP bloğunun Meclis'te halkın haklarını ihlal eden yasaları çıkarmasına daha fazla sessiz kalmayın. Muhalefeti ve toplumu yok sayarak yapılan bu yasama sürecine ortak olmayın.”
“Oylamalara Katılmayın, Yeni Çözüm Yolları Bulalım”
EŞİK, muhalefet partilerine çağrıda bulunarak, özellikle Noterlik Kanunu ve 9. Yargı Paketi’nin oylamalarına katılmamalarını önerdi. Açıklamada, muhalefetin dikkate alınmadığı, itirazlarının göz ardı edildiği bir ortamda iktidarın kendi yasalarını tek başına çıkarmasına izin verilmesi gerektiği vurgulandı.
“Meclis’e gitme, bize gel. Evlerimizde, iş yerlerimizde, okullarımızda sizi ağırlayalım. Sorunlarımızı birlikte paylaşalım, yeni çözüm yolları arayalım. İktidar bloğu kendi çalıp kendi oynasın, böylece muhalefeti bu suça ortak edemeyeceklerini görsünler.”
“Direnme Hakkını Kullanın, Toplumun Güvenliği İçin Hareket Edin”
EŞİK, milletvekillerine ve özellikle bağımsız hareket edebilecek iktidar vekillerine hitaben, hukukun işlevsiz hale getirildiği ve yasama organının kontrolsüz bir şekilde yasalar çıkardığı bu süreçte “direnme hakkını” kullanmaları gerektiğini belirtti. Magna Carta’dan Fransız İnsan Hakları Bildirgesi'ne kadar tarihsel referanslarla hak ve özgürlük mücadelesinin önemine vurgu yaptı:
“Direnme hakkı, baskıcı bir rejime karşı toplumun güvenliği, hakları ve geleceği için anayasal bir hak olarak kullanılmalı. Bu koşullarda direnmeden, toplumsal baskı ve zulüm sona ermez.”