Akdeniz Gerçek Gazetesi / Özel Haber / Arda KIR

İddiaya göre Feslikan Yaylası’nı yıllardır kullanan Antalya’nın 12 farklı mahallesinde bulunan yurttaşın arsaları geçtiğimiz ay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca Çağlarca olarak tanıtılarak sunuldu. Ama Çağlarca’nın 7 kilometre yukarısında yer alan Feslikan Yaylası’ndaki arsalar satışa çıkartıldı.Çağlarca Mahallesi’ne bağlı olan Feslikan Yaylası’nda geçtiğimiz haftalarda yapılan yağlı güreşlerin hemen ardından yapılan ihalede parsellerin neredeyse yarısı satılırken, ‘Deniz manzaralı ve altyapı sorunu olmayan’ denilerek pazarlanan parsellerin deniz manzaralı olmadığı ve altyapı sorunu olduğu ortaya çıktı.

“ÖNCELİK BİZİM OLSUN!”

Yıllardır Feslikan Yaylası’nda yaşayan ve yaz aylarında hayvanlarını yaylaya çıkaran yurttaş, TOKİ bünyesinde ihale edilen içlerinde evi, bahçeleri, ağaçları olan parsellerin kendilerine satılması gerektiğini ancak satın alamazlarsa başka kişilere satışa sunulmasını talep etti. Feslikan Yaylası’nda bulunan parsellerin değerinden çok daha yüksek fiyatlar ile ihale edildiği belirtilirken, yıllardır kullandıkları yaylayı yaşanabilir bir ortam haline getiren bölge sakinleri, önceliğin kendilerine verilmesini ve hatalı yapılmış imar planının tekrar düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

İHALEDEN ZORLA ÇIKARILDILAR

Çoğunluğu hayvancılık ile geçinen Feslikan Yaylası sakinleri, ‘Biz işimize devam etmek istiyoruz’ diyerek sorunun çözülmesini talep etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın açtığı ihalede birçok sorunun yaşandığını dile getiren yurttaş, Erdem Beyazıt’ta yapılan ihale salonundan zorla çıkarıldıklarını da dile getirdi. 

ALTYAPI SORUNU VAR

Erdoğan'dan RTÜK'e Çağrı: "Dini Değerlerimize Saldırılara Karşı Hızla Tedbir Alın" Erdoğan'dan RTÜK'e Çağrı: "Dini Değerlerimize Saldırılara Karşı Hızla Tedbir Alın"

Kanalizasyon ve internet altyapısı olmayan köyde, kışın sert geçmesi sebebiyle, yaşam sadece 3 ay sürdürülebiliyor. Haziran’ın ortasında yaylaya çıkan yurttaş, Eylül’ün ortasında Antalya merkeze geri dönmek zorunda kalıyor. Çağlarca’da kışın da kullanabilen alanlara karşın Feslikan Yaylası’nda aşırı kar yağışı ve soğuk sebebi ile 9 ay boyunca yaşam olmuyor. Hava şartları sebebiyle 9 ay boyunca kullanılamayan Feslikan Yaylası’ndaki parsellerin Çağlarca’ya göre değerinin daha düşük olduğunu ancak yapılan ihalede fiyatların daha yüksek bir baremden gösterildiği ileri sürüldü.

DEVLETE 2 MİLYON 700 BİN TL ÖDENMİŞTİ

Bölge sakinin bir diğer itirazı ise imar planının yanlışlığı konusunda. İmar planının uydudan yapıldığını ancak, bölgenin dik ve eğimli bir arazi olduğunu belirten yurttaşlar, uydu görüntüleri ile yapılmış imar planının sorunlu olduğundan yakınarak, yeniden bölgeden inceleme yapılması gerektiğini dile getirdi. 2011 Yılında devlete hane başı 2 bin 750 TL ödeyen yurttaş, toplan 2 milyon 700 bin TL’lik tutar ile imar konusunda umutları yeşermiş ancak devamında herhangi bir gelişme olmamıştı. Bulundukları parsellerin parasını devlete ödemek istediklerini ancak devletin, bölge sakinlerine herhangi bir bilgi vermeden yeni imar planı yapması bölge sakinini kızdırdı. Parselleri satışa çıkarılması sonrası imar planının yeniden yapılması gerektiğini ve satılan parsellerin iptalini isteyen yurttaş yetkilerden gelecek olumlu bir haberi bekliyor. 

‘DENİZ’ DEĞİL ‘OCAK’ MANZARALI 

Kullandıkları alanın parselini bedel ödeyerek almak isteyen bölge sakinleri, ihaleden önce satıştan çekilen parsellerinde araştırılmasını ve neden satıştan çekildiğini öğrenmek istiyor. TOKİ sitesinden duyurularak apar topar satışa çıkarılan parseller ile ilgili kullanıcı tespitlerinin ve hak sahipleri görüşlerinin yetersiz olduğundan yakınan bölge sakinleri, bakanlığın parselleri, ‘deniz manzaralı, internet ve kanalizasyon altyapısı var’ diye pazarlaması sonrası ‘Bunların hiçbirini biz görmedik’ diyerek tepkilerini gösterdi. Çağlarca olarak dile getirilen ama Çağlarca’nın 7 kilometre uzağında dağların arasında olan parsellerin ‘Deniz değil, mermer ocağı manzaralı’ olduğunu kaydeden bölge sakinleri bir muhatap arıyor.

“KAN GÖVDEYİ GÖTÜREBİLİR”

Feslikan Yaylası’ndaki parsel satışlarında, parseli alan kişinin, parseli kullanan kişiyi çıkartması sorumluluğunun devlet tarafından üstlenilmediğini iddia eden Feslikan Yaylası sakinleri, “Bu alanı alan kişi bizi nasıl çıkartacak, silah zoru ile mi çıkartacak? Devlet bu soruna müdahale etmeyeceğini, parseli alan kişinin sorumluluğu da aldığını açıkça belirtiyor. Burada kan gövdeyi götürür. Devlet bu duruma müdahale ederek yeniden düzenleme yapmalı yoksa konu cinayete kadar gidebilir. Yetkilileri uyarıyoruz” diyerek önlem alınması gerektiğini belirtti.

“ÇAĞLARCA İLE KIYASLANIYOR”

Feslikan Yaylası’ndaki evi bulunan Cengizhan Demir, “En az 20 yıldır burayı kullanıyoruz. Arsamın etrafı tellerle çevrili. TOKİ burayı 1, 2, 3 olarak gruplandırmış. Ben evimi 1. Grupta aldım. Ama arsamın yanı bana hiçbir şekilde haber verilmeden 1 buçuk milyon TL bedelle satıldı. Bu şekilde yüzlerce insan var. TOKİ ikinci grupta yerimi satacak mı bilinmiyor? İhalede büyük hileler var. Burayı Konyaaltı Çağlarca yazmış ve Antalya’yı gören yer ile kıyaslanıyor. Adam parseli göstermemiş ama gittiği zaman burada kullanıcısı var. Burayı alacak kişinin yeri gidip gördüğünü varsayıyorlar. İnternet ortamında bu parseller satıldı. Pişman olacaklar. Burada insanların yan taraflarını, ahırlarını, bahçesini aldılar alan kişiler geldiklerinde neyle karşılaştıklarını anlayacaklar. Bu işin sorumlusu devletse burada yazılsın çizilsin tekrar ölçüm yapılsın şu an ki kullanıcısına bir fiyat sunulsun o fiyat ile satılsın, kabul etmezse satsın. İhalede toprağımız çatır çatır satıldı. Burada hukuksuzluklar var. Buna göre adımlar atılmalı. Satın alan kişiler buraya geldiklerinde gerçekle karşılaşacaklar. Satın alan kişi görmeden dağın tepesini almış. Kişiler burayı Çağlarca diyerek alıyor, ama Çağlarca ile buranın değeri bir değil. Bu bölgede 9 ay kar var. 9 ay bu bölgede yaşam yok. Bu mağduriyetimiz giderilsin bu konuda siyasi bir durum yok burada yapılan hukuksuzluk. Bu işe birisi el atsın. İnsanlar mağdur. Satıştan önce 24 tane arsa satıştan çekildi. Bu durumda araştırılmalı. 24 arsanın satıştan çekilmesi de araştırılmalı. Devlet buranın bedeli şu fiyattır oturan sensin burayı sen alabiliyorsan al, alamazsan satacağım desin buna kimse karşı çıkmaz” dedi.

“HAKLARIMIZI KORUYUN”

Bölge sakinlerindenŞevket Ismık ise “Vatandaşlar burada ev yaparken o gün devlet neredeydi? Evi köylü yaptı, yolunu kendi açtı, suyunu kendi getirdi. Köylü bu rakımda oksijen azlığı sebebiyle evlerine ağaçlar dikmiştir. Bölgenin tabiatını bozmadan kendi hayatlarını sürdürmektedir. Bizler bu yolların, elektrik ve su altyapısının yapımında çalıştık şimdi 3,5 parsellerinin dışarı satılmasının hedeflendiğini biliyoruz. Bizler Ata’dan kalma bu topraklarımıza sahip çıkacağız. İmar başlaması ile yanlışlar arka arkaya geldi. Uydu üzerinden imar planlanması yapılması yanlıştır. Ev sahiplerinin, halkın görüşleri alınmadan planlama yapıldı. İmarda evi olan kişilerin parselleri yarı yarıya azalmış veya hiç kalmamıştır. Evlerin tuvaletleri eski üzen olduğu için tuvaletler dışarıdadır, tuvaletler başka parsellerin içerisinde kaldı. Daha önce bu vatandaşlara merayı kullandınız diyerek para istendi. Yüksek bir tutar devlete ödendi. Hatta merayı kullandığımız için cezaevinde yattık. 380 metrekare arsam varken benim kullandığım yerin bahçesi ve diktiğim ağaçlar başka parsel sınırları içerisinde kaldı. Bu parsellerin ilk öncelikle orada bulunan kişilere sunulması eğer bulunan kişi almayacaksa satışa çıkarılmalıdır. Bizler il il dolaşan halk değiliz. Bizler burada doğduk büyüdük. Vatandaş devletin şefkatli eline bırakılmalı ama devlet para için vatandaşını satarsa zamanı geldiğinde cevabı alır. Bu imar yapımında köylünün ve muhtarların görüşleri alınmadan uydu üzerinden imar planlaması yapıldı. Bu haksızlıkların giderilerek köylünün haklarının korunmasını yetkililerden rica ediyoruz” diye konuştu.

“DÜZELTMELER YAPILSIN”

Teslime Çapa ise “1200 metrekare olan arsam dört parçaya bölündü. Bana sadece 346 metrekaresi verildi, geri kalan kısmı ise ihalede gözümün önünde yabancılara satıldı. Bu ölçüm hatasını düzeltilmesini istiyoruz. Arsalarımız teller ile çevrili, içerisinde 30 yıllık emeğimiz var. Yetkililere şunu söylüyorum; yıllardır emek verdiğimiz Atalarımızdan kalan yerleri bize sunsunlar. Bize TOKİ’den tebligat gelmedi hiçbir şeyden haberimiz yok. Arsalarımız bizde kalmasını ve gerekli düzeltmelerin yapılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

“DEVLETE GÜVENMİŞTİK BİZİ NE HALE GETİRDİ”

Ömer Çoban ise “Atalarımın mezarı burada. 2011 yılında buradaki insanlar ceza ödedi. 2011 Konyaaltı Kaymakamımız buraya geldi ve ‘Burayı otlakıyeden çıkaralım’dedi ardından da buradaki herkes parasını yatırdı. Otlakiyeden çıktıktan sonra parselasyon oldu, işgaliyecilere tescil edileceği söylendi. Benim evim iki parselin ortasında. Benim evimin yarısı benim adıma diğer yarısı da satın alan kişiye tahsis edildi. Satın alan kişi geldiği zaman ben evimi ortadan ikiye mi bölmem gerekiyor. Biz parsel satılmasına karşı değiliz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes parselini alsın evini yapsın. Benim konumumda olan biri ne yapar? Bu durumun düzeltilmesi gerekiyor. Biz devlete güvendik devlette bu hale getirdi bizi” diyerek eleştirilerini sıraladı.

“DEVLETE PARA TOPLADIK”

Eski Muhtar Mustafa Güler ise, “15 yıl bu bölgede muhtarlık yaptım. O dönemde yıkım kararı çıktığında biz bir dernek kurduk. Dernek kurduktan sonra halktan 2 bin 750 TL para topladık, bu para için kimisi kredi çekti kimisi hayvanını sattı, kimisi birikmişini bozdurdu. O zaman dolar kuru 1.5 TL idi. Biz bu parayı devlete ödedik” dedi.

“GELDİKLERİNDE GÖRECEKLER”

Raziye Küçükşenay, “Feslikan Güreşleri’nden bir gün önce yerlerimizi almak için farklı şehirlerden insanlar geldi. İhalede bölgenin elektrik, su, kanalizasyon, internet altyapısının olduğu, bölgenin deniz manzaralı olduğunu söyleyerek bölgeyi bilmeyen insanlara sattılar veya satmak istediler. İnsanlar buraya geldiğinde, deniz manzarasının olmadığını, kanalizasyon altyapısının olmadığını, internet altyapısının olmadığını gördüler ve satın almaktan vazgeçtiler. Satın alacak kişilere bölgeyi anlatmamışlar burada ki insanların hayvancılıkla uğraştıklarını, ahırlarımız olduğunu söylememişler. İhalede satılırken deniz manzarası arsalar diyerek insanlara sattılar, orada bölgeyi bilen birisi ise deniz manzarası olmadığını söyleyince ihaleden kovdular. Kepçe gelip çukuru kazıyor ve bunun adına kanalizasyon diyorlar burada. Buradaki halk hayvancı, hayvancılık bitme noktasına geldi. Bizi teşvik etmek varken gelip yerlerimizden çıkarıyorlar. Ahırımız satıldı, biz hayvanlarımızı ne yapacağız? İnsanlar hayvancılıkla geçiniyor. Bu insanlar nasıl geçinecek? Bizim artık sabrımız taştı. Bu insanlar buraya geldiğinde biz yerimize sokmayacağız. Burada cinayet bile çıkabilir. Bunun sorumlusu kim olacak? Buranın sorumluluğunu kim alacak? Devlet mi alacak bu sorumluluğu, Muhittin Böcek mi veya başka biri mi, kim alacak? Biz hakkımızı yedirmeyeceğiz” diyerek yetkililerin üzerine düşeni yapmasını talep etti.

Editör: SONGÜL BAŞKAYA