2019 yılına kadar inşaatlarda yapı denetim firmalarını müteahhitlerin seçimine bırakılırken, 1 Ocak 2019 yılında çıkan yasa ile birlikte havuz sistemine geçilerek, bağımsız denetimin oluşması sağlanmıştı. Denetleme mekanizmasının daha iyi işlemesi için devlet kontrolünde yapılan ve firma seçiminin müteahhitte bırakılmayan sistem ile ilgili verilen teklife göre, 500 metrekareye kadar olan işlerde müteahhitlere seçme hakkının tekrar tanınması 500 metrekare üstünde ise iki firma atanarak müteahhitte yine seçme hakkı tanınıyor. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızca hazırlanıp 18.11.2024 tarih ve 76 sayılı “Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” AKP’li milletvekillerinin önergesiyle meclise sunulmuştu. 4708 sayılı yapı denetim kanunu değişikliği talebiyle TBMM’ye verilen teklife uzmanlardan tepki gelirken Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Derneği Antalya Şube Başkanı Volkan Soysal, teklifin kabul edilmesinin bina güvenliği konusunda tehdit oluşturabileceğini ifade etti.
“DEPREM GERÇEĞİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”
Başkan Volkan Soysal, “Türkiye'nin deprem gerçeği, özellikle geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve binlerce insanımızın hayatını kaybettiği büyük felaketle bir kez daha hatırlanmıştır. Ülkemiz, jeolojik yapısı nedeniyle yüksek risk taşıyan bir deprem bölgesidir ve yapı denetim sistemi, bu risklerle başa çıkabilmek için en önemli unsurlardan biridir. Sistemin başarısı da resmi verilerle ispatlanmış ve bakanlığımızca da yayınlanmıştır. Bu önerinin gerekçesi olarak da uzak mesafeli ve küçük ölçekli projelerin, denetim görevini yürütmesi için elektronik dağıtım ile belirlenen yapı denetim kuruluşları, bu işlerde elde edilen gelirin iş kapsamında yapılan harcamaları karşılamayacak ölçüde düşük olduğu, bu işlerin denetimini üstlenmekten imtina edildiği, hatta mevzuatta öngörülen idari yaptırımları göze alarak yapı sahibi ile sözleşme imzalamaktan kaçınıldığı, elektronik dağıtım ile belirlenebilen yapı denetim kuruluşunun bu yaklaşımı nedeni ile yapı sahibi yapısının inşasına başlayamadığı gösterilmiştir” dedi.
“DENETİM ORTADAN KALKACAK”
Başkan Volkan Soysal, “Bu yeni düzenleme, yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi ortadan kaldırmaktadır. Yapı denetim sisteminin, kamu güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir kamu hizmeti olduğunu unutmamalıyız. Bu düzenleme, denetim mekanizmasının bağımsızlığını yitirmesi, adaletli eşit iş dağılımı ve sektörde şeffaflık ilkesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir. Sektörün en büyük sorunu olarak tabir edilen ve mevzuata aykırı bir şekilde kurulduğu düşünülen bu ticari bağ yeniden oluşturulmak isteniyor. Taslakta ifade edilen bir diğer madde de Yapı denetim firmalarına uygulanacak cezalar hakkında elbette işini doğru yapmayan her kurum, kuruluş kişi cezalandırılmalı ama yapı denetim firması kendi denetlediği bina dışında çevresinde yer alan bir yapının taşıyıcı sisteminin onarılamaz bir hasar görmesinden nasıl sorumlu tutulabilir! Yapı Denetim personelinin bir şantiye şefi olmadığı, bitmiş imalatı kontrol etmekle görevli olduğu, yapım aşamasında oluşan hasar sırasında da bu gerekçe ile saha da olmayabileceği biliniyor iken, denetim firmasını belgesini iptal ettirmek ve teminatına el koymak derecesinde suçlu kılan şey nedir?” dedi.
“KAMU YARARI HİÇE SAYILIYOR”
Başkan Soysal, “Türkiye genelinde yaklaşık 2500 yapı denetim firması faaliyet göstermektedir. Bu firmalar, sadece güvenli yapılaşmayı sağlamakla kalmayıp, ekonomiye ve istihdama da önemli katkılar sunmaktadır. Yapı denetim sektörü, binlerce mühendise, mimara ve teknik personele istihdam sağlamakta, ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı yoldan değer katmaktadır. Böylesine önemli bir sektörün zayıflatılması, ekonomik ve sosyal açıdan telafisi zor sonuçlar doğuracaktır. Yapı denetim sisteminin kamu güvenliğini koruma misyonuna rağmen, böylesine bir düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi, kamu yararını hiçe sayan ve sektörü karmaşaya sürükleyen bir yaklaşımı göstermektedir. Bizler, şartlar ne olursa olsun, mesleğimizin gereğini yapmaya, can güvenliğini temin etmeye ve güvenli binaların üretilmesine katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Bakanlık yetkililerinden ricamız bizi üvey evlat konumuna sokmayın. Bizler her zaman bakanlığımızın yanında olan kuruluşlar olarak her göreve hazırız” diye konuştu.
“ŞEFFAFLIK İLKESİ ZEDELENECEK”
Başkan Soysal, “Söz konusu taslak, özellikle “Yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500m² kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşu ile, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle, yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilir.” maddesi ile denetim sürecini köklü bir değişime zorlamaktadır. Bu düzenleme, yapı denetim kuruluşlarını müteahhitlerin seçmesine olanak tanıyarak tarafsız denetimi ortadan kaldırmaktadır. Yapı denetim sisteminin, kamu güvenliğini temin etmeyi amaçlayan bir kamu hizmeti olduğunu unutmamalıyız. Bu değişiklik, yapı denetim mekanizmasının bağımsızlığını kaybetmesine, sektörde adaletli iş dağılımı ve şeffaflık ilkesinin zedelenmesine yol açacaktır. Elektronik dağıtım sisteminin mevcut işleyişini hiçe sayan bu öneri, denetimsizliğin önünü açarak toplumsal can güvenliğini tehdit eder hale gelecektir” diye konuştu.
“GETİRİLEN DÜZENLEMELER ENDİŞE VERİCİ”
Başkan Soysal, “Ayrıca taslakta belirtilen, ‘Yapı denetim kuruluşunun, bu Kanun ve ilgili mevzuat ile kendine verilen görev ve sorumluluğu yerine getirmemesi nedeniyle, denetim sorumluluğunu üstlendiği yapının taşıyıcı sisteminde en geç yapı kullanma izin belgesi aldıktan sonra onbeş yıl içinde veya yapım aşamasında çevresinde yer alan binanın taşıyıcı sisteminde onarılamaz düzeyde yapısal bir hasarın oluşması halinde, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur.’ maddesiyle getirilen yaptırımlar da endişe vericidir. Bu noktada, yapı denetim firmasının, kendi denetlediği bina dışında çevresinde yer alan bir yapının taşıyıcı sisteminde oluşabilecek hasarlardan sorumlu tutulması, sistemin işleyişine ve yapı denetim personelinin görev tanımına aykırıdır. Yapı denetim personeli, yalnızca bitmiş imalatları kontrol etmekle yükümlüdür ve hasar sırasında şantiyede bulunmayabilir. Bu durumda, denetim firmasına belgesinin iptali ve teminatına el konulması gibi ağır yaptırımlar öngörülmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bu tür düzenlemeler, yapı denetim sektörünü gereksiz bir yük altına sokarak işleyişi daha karmaşık hale getirecektir” dedi.