Antalya'da 1955- 1983 yılları arasında fener gardiyanlığı yapan Fatma Doman,
eşinin ölümünden sonra, 3 kızıyla verdiği yaşam mücadelesi ile 'erkek işi'
denilen görevini, 28 yıl boyunca nasıl sürdürdüğünü anlattı.
'ÇOK ZORLUK
ÇEKTİM'
Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı'nın engelli
aracıyla evinden alınarak, Kaleiçi'ndeki deniz fenerleri ile uzun yıllar sonra
tekrar buluşan Fatma Doman, "Yat limanındaki deniz fenerlerini her akşam
yakıp, gündoğumuyla döndürdüm. İskeleden fenere ulaşmak için giderken yağmur,
dalgalar başımdan geçiyordu. Karşıda kahve vardı oradan izlerlermiş; 'Dalgalar
kadını şimdi alacak' diye konuşurlarmış. Cenabı Allah korudu. 12 sene eşim
yaptı, sizlere ömür oldu. Ama çok zorluk çektim, çok ağladım yollarda giderken.
Üç çocuğum vardı başka gelirim yoktu. Yapmasam ne yapacaktım?" dedi.
'ERKEK İŞİ' DEDİLER
Eşi öldükten sonra kahvehanede 'Fener bakıcısı öldü, sahip çıkan var mı, erkek
işi bu iş' şeklinde konuşulduğunu, bir kişinin de işe talip olduğunu
öğrendiğini ifade eden Doman, şunları ifade etti. “Benim haberim yok tabi.
Kahveci İsmail, İstanbul'da fener dairesine gitmiş ve başvurusu kabul olmuş,
muamelesi yapılmış. Bir baktım kapı çalıyor, Mustafa abi; 'Kızım kızım Kahveci
İsmail'in muamelesi yapıldı, akşam sabah geliyor, gözünü aç, işini elinden
alacaklar' dedi. 'Ne yapayım abi, çok yere gidip yalvardım hiçbir şey olmadı'
dedim. 'Vali Akın'a git' dedi. Ertesi gün valiye gittim, vali yerinde yokmuş
sekreteri varmış. 'Yarın gel abla çocuklarını da al gel' dedi. Ertesi gün
gittim, valiye anlattım. 'Sen yarın memurunla beraber gel' dedi. Ertesi gün
memur Tevfik Efendi’ye söyledim, gittik. Vali, 'Bu kadını neden işten
çıkarıyorsunuz' diye sordu, memur, 'Efendim ben çıkarmıyorum, başkaları
çıkarıyor, kadın olduğu için' dedi. 'Üç çocuğu varmış hanımefendinin. Üç
çocukla ne yapacak, nereye gidecek, sokakları mı süpürecek, hizmetçilik mi
yapacak ne yapacak? Nasıl yaptınız bunu' dedi. Sekreterine yazdırdığı
mektubu postalamamı istedi. Bir hafta sonra tayinim geldi. O günden sonra her
gün feneri yaktım. Ama hiç güç gelmedi, koşarak gittim, koşarak geldim. Gece
saat bir-ikide, çok soğuk havalarda, 'Fenerci fenerin söndü' derlerdi. Kiminle
gideceğim, eşim de yoktu. Tek başıma gider ikisini de yakar gelirdim."
GAZLA YAKIYORDU
O yıllarda deniz fenerlerini gazla yaktıklarını anlatan Doman, “Benim bir
elimde büyük lamba vardı, diğer elimde ibrik, içine gaz doldururdum. Tırmanıp
fenerlere çıkardım, iki feneri de doldurur ve yakardım. Tenekelerle 30-40
teneke gaz gelirdi. Bazen akardı gaz ve ben öderdim. Gazhane vardı, orada
dururlardı. Bir keresinde 20 teneke gaz akmış, kendim ödedim. Bir gün
teknisyenler geldi, 'Sabah ve akşam gidip yakıyorsun ne güzel' dediler. Öyle
söylemeleri ne kadar ağrıma gitti. Her ay şu kadar gaz, şu kadar fitil yanıyor,
şu kadar bez, diye bordro da yapardım" diye konuştu.
HEYKELİ DİKİLSİN
Kaleiçi'nin yaşayan önemli değerlerinden biri olan Fatma Doman'a sahip çıkmaya
çalıştıklarını anlatan Emin Altıner, insana vefanın hayattayken gösterilmesi
gerektiğine işaret ederek, “Allah nasip ederse inşallah Büyükşehir Belediye
başkanımızla da konuştum. Teyzemin heykelini o mendireğin önüne, Mustafa
amcanın heykelini de İskele Camii'nin önüne diktirerek en azından Kaleiçi'ne
sembol olmuş insanlara farkındalık yaratmaya çalışacağız" dedi. DHA