Selahattin Çiçek, “Antalya Kültür ve Eğitim Vakfı AKEV ile Antalya Üniversitesi'nin yaşadığı sorunlar, karşılaştığı engeller hakkında sizleri bilgilendirmeyi görev kabul ediyorum. AKEV, Antalyalıların ortak eseridir. Yarım asırdır özelde Antalya'ya genelde Türk milli eğitimine hizmet eden bir kurumdur. ‘Anaokulundan üniversiteye eğitim’ hayalini binlerce kişinin katkısıyla, emekle, özveriyle, imeceyle hayata geçirmiştir. AKEV'in yaptığı çalışmalar, karşılaştığı engeller, düştüğü tuzaklar başlı başına çok acıklı, çok ibretlik bir öyküdür. Antalya Akev Üniversitesi'nin kuruluş başvurusu 17 Nisan 2008'de yapılmış, 23 Nisan 2015'te onay alınmış, 2017-2018'de de eğitime başlanmıştır. Antalya Akev Üniversitesi'nin eğitim öğretime en iyi şekilde hazırlanması, örnek bir kurum olması için Vakıf Yönetim Kurulu, bankalardan kredi kullanmış, hayırseverlerden emanetler almış; imeceyle, çok büyük emeklerle eksiklerini tamamlamış, üniversitenin hizmete açılması sağlanmıştır” dedi.

DSC_0036DSC_0043

“KARŞILIĞI BU OLMAMALIYDI”

“İstediğimiz fakülte ve bölümlere izin verilmemesi, bir yıl boyunca tüm öğretim üyelerine maaş ödenmesi, üniversite yatırımlarının da sürdürülmesi nedeniyle sıkıntıya düşülmüştür” diyerek durumu aktaran Selahattin Çiçek, “Vakıf Yönetim Kurulu üyeleri, sıkıntıları aşmak için yeniden banka kredileri kullanmış, kişisel mallarını satarak, vakıf üyelerinden, iş insanlarından borç alarak sistemin çalışması doğrultusunda olağanüstü çaba göstermişlerdir. Vakfı, eğitim kurumlarını, AKEV Antalya Üniversitesi'ni ayakta tutmaya, eğitimde süreklilik sağlamaya çalıştıkça ekonomik, bürokratik sorunlar sürmüş, yerli yersiz soruşturmalar, araştırmalar devam etmiş; vakıf müfettişlerine, YÖK denetçilerine, milli eğitim müfettişlerine, vergi dairelerine, SSK ve çalışma müfettişlerine cevap vermekten bunalıma ve çaresizliğe düşülmüştür. Bizler eğitime, bilime, çocuklara, gençlere, insanlığa, hizmet için yola çıktık. Okullar yaptık, üniversite kurduk, burslar verdik, kimsesizlerin kimsesi olmak için çalışıp çabaladık. Antalya'da eğitim öğretim alanında, üniversite çalışmaları konusunda kalıcı bir örnek yaratabilmek ideali uğruna ömrümüzü verdik. Yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı, karşılaştığımız tuzakları anlatamadık. Kurumlarımızı ayakta tutmaya çalıştıkça sıkıntıya düştük, sağlığımız bozuldu. ‘Anaokulundan üniversiteye eğitim’ parolasını hayata geçirerek dünya ölçeğinde bir örnek oluşturmamızın, böylesine büyük bir düşü gerçeğe dönüştürmenin karşılığı bu olmamalıydı” ifadelerini kullandı.

“ŞAHA KALDIRACAKLAR DİYE VAKFI DEVRETTİK”

Selahattin Çiçek, “Tam bu sıkıntılı süreçler yaşanırken Ekrem Çalkılıç, Fevzi Akıl, Toygar Yedigöz, Kenan Çelik, Emre Tilev üniversiteye geldiler. Yatırım yapacaklarını, üniversite konusunda deneyimli olduklarını, Antalya AKEV Üniversitesi'ni kısa sürede şaha kaldıracaklarını ifade ettiler. Kervansaray Otelleri'ni işlettiklerini, vakfın ve üniversitenin tüm borçlarını ödeyeceklerini söylediler. Ekrem Çalkılıç, görüşmeye gelen kişiler adına yetkili olduğunu, listesi yapılan borçları ödeyeceğini taahhüt etti. Bu doğrultuda 19.02.2019'da protokol yaptık. Ekrem Çalkılıç bankalara, satıcılara, firmalara, personele, kamuya, kiralara, emanetlere ve tazminatlara ilişkin o tarihteki 41 milyon TL’yi ödeyeceğini belirtti. Bu gelişmeler üzerine vakıf müfettişleriyle görüştük, uzmanlara danıştık. Vakıf yönetimini devredersek yeni yönetim borçları öder mi? İdarede devamlılık esastır. Borcu ödemeyecek, vakfın amaçlarını gerçekleştirmeyecek kişiler neden vakfa üye olur, neden vakıf yönetimini alır? Bütün bu konulara uzun süre kafa yorduktan ve bu cendereden çıkılabileceği inancına kapıldıktan sonra 05.09.2019'da vakıf yönetimini Ekrem Çalkılıç ve ekibine devrettik” dedi.

“AMACIMIZ BORÇLARIN ÖDENMESİ VE DEVAMLILIKTI”

“Devrederken amacımız, vakfın ve üniversitenin tüm borçlarının ödenmesi, yatırımların sürdürülmesi, vakıf amaçlarının gerçekleştirilmesi, üniversitenin geliştirilmesi, bin bir emek ve olağanüstü bir çabayla kurulan AKEV'in yaşatılmasıydı” diyerek devri anlatan Selahattin Çiçek, “Türkiye'de pek çok otele, tatil köyüne, türlü işyerlerine kaba bir deyişle organize şekilde yazılı ve görsel basın haberlerinden duyuyorduk, izliyorduk. Bir eğitim kurumuna, yüksek idealler uğruna kurulmuş bir vakfa, tarifi zor emeklerle kurulmuş bir üniversiteye çöküleceği aklımızın ucundan geçmezdi; ancak Ekrem Çalkılıç ve ekibi, göz göre göre kurumlarımıza çöktü. Bizim hatamız inanmak, güvenmek ve bu nedenle de yönetimi devretmek. Ekrem Çalkılıç ve ekibi, sürekli borçları ödeyeceklerini, yurt dışından gelen paralarının bankalara takıldığını, bankalarla görüşüp ödeme planlarını yapılandırdıklarını, hiç kimseyi mağdur etmeyeceklerini beyan ederek bizleri oyaladılar, kandırdılar. Öte yandan önceleri bankalar bizi ödeme günü gelmeden arıyordu. Bir süre bankalar tarafından aranmayınca gerçekten bankalara ödeme yaptıklarını sandık. İcralar gelmeye başlayınca araştırmalara giriştik. Ekrem Çalkılıç'ın İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi'ni de dolandırdığını ve üniversitenin Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açtığını (2019/48) öğrendik. Yine Ekrem Çalkılıç'in Manavgat Başarı Eğitim Vakfı'nı da dolandırdığını ve bu nedenle Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açıldığını (2021/307) öğrendik. Nihayet daha pek çok kişiyi dolandırdıkları, üniversitede suçluları sakladıkları, organize şekilde AKEV'i dolandırdıkları gerekçesiyle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduk(2021/236047). Ayrıca Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne, Yüksek Öğretim Kurulu’na şikayetlerde bulunduk. Konu yerel ve ulusal basına yansıdı. Günlerce gazete ve televizyonlarda yer aldı” şeklinde konuştu.

“VAKFIN İSMİ VE MERKEZİ DEĞİŞTİRİLDİ”

Selahattin Çiçek, “Ekrem Çalkılıç ve ekibi çok organize çalışıyor. Bizim büyük emeklerle ve fedakarlıklarla vakfa kazandırdığımız arsaları, araçları satarak kendisine sermaye yapıp vakfın geleceğini tehlikeye attı. Ekrem Çalkılıç ve ekibi bankalara, kurum ve kuruluşlara borçları ödemeyince bankalar; vakfı kuran, üniversiteyi kuran üniversiteyi yaşatmaya çalışan yönetim kurulu üyelerinin hesaplarına el koydu. Mal varlıklarını satışa çıkardı. Bankalardan kredi kullanılması sırasında vakıf yönetim kurulu üyesi olan, üye olup işlerin yürümesi için kefil olan kişiler mağdur oldu. Öyle ki yiyecek ekmeğe muhtaç hale geldiler. Borçları eski yöneticiler öderken, Ekrem Çalkılıç ve ekibi eski yöneticilerin aldığı araçlara binmeye, yaptığı binaları kullanmaya, aldığı koltuklarda oturmaya devam ettiler. Bütün bunların üzerine söz konu ekip, şu anda vakıf kurucularını, üyelerini, üniversiteye almıyorlar. Vakıf üyelerini üyelikten çıkarıp genel kurul hakimiyetini ellerinde tutuyorlar. Ne acıdır ki ömrünü vakıf idealleri için, nitelikli bir üniversiteyi ülkeye armağan etmek için harcayan insanlar, şu anda üniversiteye giremiyorlar, üniversite bahçesine elleriyle diktikleri ağaçlara bakamıyorlar. Ekrem Çalkılıç, vakfın adresini durmadan değiştiriyor. Vakfa, vakfa ait iktisadi işletmeye gelen icra takibini, tebligatları almayarak engelliyor. Kişilere, firmalara, bankalara, vergi dairelerine, SSK'ye olan borçları ödememek için hep geçmiş yönetimi suçlayıp davalar açarak süreci uzatıyor ya da konu mahkemeye gitmiştir, sonucu bekleyelim diyerek zaman aşımı elde etmeye çalışıyor. Bütün bunları yapan Ekrem Çalkılıç ve ekibi en son 21.08.2022'de vakıf resmi senedinde değişiklik yapmak için genel kurul yaptı. Bu genel kurula kurucu üyeler, üyeler alınmadı. Ben de emniyet yetkilileri sayesinde genel kurula katılabildim. Genel kurul önergesinde olduğu gibi, 6 asil 6 vekaletle, yani 12 kişiyle vakıf resmi senedinde değişiklik yaptılar. Nihayet Antalya'da faaliyet gösteren, Antalya'da yaşayanların kurduğu ve yıllar boyu büyük emeklerle yaşattıkları Antalya Kültür ve Eğitim Vakfı'nın adı, Türkiye İhtisas Vakfı, merkezi de İstanbul olarak değiştirildi. Bu da yetmedi resmi senedin pek çok maddesi değiştirildi” diye konuştu.

“DOLANDIRCILAR MAKBUL DİĞERLERİ HAİN”

GROWTECH Fuarı Antalya'da Başladı! Tarım Sektörü Büyüyor GROWTECH Fuarı Antalya'da Başladı! Tarım Sektörü Büyüyor

Selahattin Çiçek, iddialarını şöyle sürdürdü: “Genel kurul ifadesini, mütevelli heyeti olarak değiştirdiler ve mütevelli heyetinin 3 kişiden oluşmasına karar verdiler. Şu anda bu üç kişi Ekrem Çalkılı, Cihan Yıldız ve Zeki Oğuz'dur. Bu mütevelli heyeti su anda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden, asliye hukuk mahkemesinden vakıf senedinde yaptıkları bu değişiklikler için onay almaya çalışıyorlar. Kısacası Antalya'da yaşayanların bunca yıldır bin bir emekle yaşattıkları Antalya Kültür ve Eğitim Vakfı (AKEV) ne yazık ki tarih oluyor. Vakıf resmi senedine ek senedin tescilinin önlenmesi ve bu tarihi yanlışa dur denilmesi için gereğini yapmanızı arz ve rica ediyorum. AKEV'in Antalya'da yaptıklarını, Türk milli eğitimine katkılarını tüm Antalyalılar, hatta Türkiye bilir. İlklerin kurumu AKEV göz göre göre yok ediliyor ve karşımızda art niyetli organize bir ekip var. Lütfen Antalya'ya ve Türk milli eğitimine yapılan bu kötülüğü önleme çabamıza destek veriniz. ‘Anaokulundan üniversiteye eğitim’ gibi ütopya sayılabilecek bir hayali gerçeğe dönüştürmek için gece gündüz çalışan, uykusuz kalan, evlerini ve ailelerini ihmal eden fedakar, namuslu insanların tüm hesaplarına el kondu. Evleri, arabalan, arsalan, neleri varsa bankalar tarafından satıldı, ev eşyaları haczedildi. Üniversiteyi kuran; iş, aş, eğitim imkanı sağlamak için kendini harap eden insanlar ekmeğe muhtaç hale getirildi. Okul yapmanın, üniversite kurmanın bedelini bu kadar ağır ödediler. Şahsen hiçbir mal varlığım kalmadı. Ben yandım, arkadaşlarım, firmalar, iyi bir iş yapılıyor diye borç verenler, çalışanlar yandı. AKEV'in Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Yüksek Öğretim Kurulu’na karşı sorumlulukları var. İsim ve unvanlar değiştirilerek bu kurumlarla AKEV'in eski yöneticileri karşı karşıya getirilmek isteniyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, Yüksek Öğretim Kurulu’na, Cumhuriyet Savcılıklarına yüzlerce şikayet yapıldı; ancak nasıl oluyorsa, her şey bu kadar açıkken somut bir sonuç alınamadı. Ekrem Çalkılıç ve ekibi 60 milyon borç ödeyeceğimize başka yollarla sorunları çözeriz havasıyla dolaşmaktan geri durmuyor. Dolandırıcıların makbul, güzel ve kalıcı işler yapan ya da yapmak için çırpınan insanların hain olduğunu mu kabulleneceğiz? Atılabilecek her yasal adımı atmaya çalışıyoruz, dolandırıldığımızı kanıtlamaya çalışıyoruz. Lütfen sesimize kulak veriniz. Perişanız.”

Songül BAŞKAYA

Editör: Haber Merkezi II