TGC’nin düzenlediği Bağımsız Gazetecilik Konferansı’nda, dünya nüfusunun yüzde 44’ünün seçimli otoriter rejimler altında yaşadığı vurgulandı. Basın özgürlüğüne yönelik tehditlerin arttığına dikkat çekilen konferansta, özellikle Siber Güvenlik Kanun Teklifi’nin yasalaşmasının basın ve ifade özgürlüğü açısından ciddi riskler barındırdığı ifade edildi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GİDEREK DARALIYOR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen etkinlikte, dünya çapında basın özgürlüğü sorunlarına ve Türkiye’de yaşanan gerilemelere dikkat çekildi. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’nin 155. sırada yer aldığını belirten Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, gazetecilere yönelik fiziksel ve hukuki baskıların artışını eleştirdi.
GAZETECİLİK KUŞATILMAYA ÇALIŞILIYOR
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş Türkiye’nin basın özgürlüğü listesinde 155’nci sırada olduğunu ifade ederek, “Türkiye Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 189 ülke içinde 155. sırada. İktidar sansürü yaşam biçimi haline getirmeye çalışıyor. Bunun içinde ilk hedef olarak gazeteciler, seçiliyor. İktidarın istediği gibi haber yapmayan gazeteciler sözlü ve fiziksel saldırılarla baskı altında tutulmaya çalışılıyor, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Yolsuzluk haberleri yapan gazetecilere yüksek tazminat davaları açılıyor.18 gazeteci şu anda cezaevinde. 12 bini aşkın gazeteci işsiz kaldı. Şimdilik geri çekilen Etki Ajanlığı düzenlemesinin ardından TBMM’ye getirilen Siber Güvenlik Yasa Teklifi ile gazetecilik tamamen kuşatma altına alınmaya çalışılmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen mesleğini onuruyla yapan gazeteciler, yazarlar, inatla görevlerini yerine getiriyor. Meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz” dedi.
DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 44’Ü SEÇİMLİ OTORİTER REJİMLERDE YAŞIYOR
Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğreti üyesi Prof. Dr. Bertil Emrah Oder gazeteciliğin değişmesiyle beraber anayasal hakların gerçekleştirilemediğini vurgulayarak, “Türkiye’deki mevcut durumda, basın özgürlüğünü kuşatan tarihsel otokratik uygulamaların izleri yanında, yeni kısıtlama ve daraltma uygulamalarına da anayasal güvencelere karşı şekilde sık sık tanık oluyoruz. Son yıllarda özellikle basında bir yandan çoğulculuğun daralması ve ana akım medyadaki el değiştirmeler (büyük medya sahipliğinin denetimsizliği ya da güdümlü hale gelmesi), güvencesiz çalışma koşulları, gazeteciliğin değişen anlamlarıyla anayasal haklar ya da kurumsal ilkeler olgusal olanın fazlasıyla gerisinde kalmaktadır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratik gerileme sarmalı, en yoğun biçimde basın ve ifade özgürlüğünü etkilemektedir. Anayasa Mahkemesi’nin son bireysel başvuru istatistiklerine göre ifade özgürlüğü en fazla ihlal edilen dördüncü özgürlüğü olmuştur. 4315 ifade özgürlüğü ihlal kararıyla mülkiyet hakkından sonra en çok ihlal edilen ikinci maddi özgürlüktür” ifadelerini kullandı.
SİBER GÜVENLİK KANUNU TEKLİFİ YASALAŞIRSA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ÖNÜNDEKİ YENİ ENGELLERDEN BİRİ OLACAK
TBMM’ye getirilen Siber Güvenlik Kanunu teklifine dikkat çeken Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı avukat Gökhan Küçük, “TBMM Milli Savunma Komisyonu tarafından geçtiğimiz hafta kabul edilen Siber Güvenlik Kanunu Teklifi ifade ve basın özgürlüğünün önündeki yeni engellerden biri olacak. Kanun teklifiyle ülkenin siber güvenliğinin sağlanması, korunması, geliştirilmesi düşünülmüşse de bunun dışındaki özgürlükleri sınırlayacağını görebiliyoruz. Kanunda tanımlanan kritik altyapı, kritik kamu hizmeti tanımlamasının belirlenme yöntemi sorunlu. Siber Güvenlik Başkanlığı’na tanınan 6. maddedeki b, c, ç, d bendindeki yetkilerin kullanılmasının sınırları belirsiz. 16. maddenin 5. fıkrası TCK 217/A kadar sorunlu bir madde olarak karsımızda duruyor. Bu yasa teklifi kabul edilirse çok yüksek, orantısız idari para cezaları verilebilecek. Bu da ifade ve basın özgürlüğüne zarar verecek” şeklinde konuştu.
UNUTULMA HAKKI TOPLUMSAL HAFIZA HAKKINI TÖRPÜLÜYOR
Dijital sansür ve gözetim konusunda bilgi veren Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi Medya Özgürlüğü İhlallerini İzleme Uzmanı Gürkan Özturan, “2007 yılında 5651 sayılı kanun, yıllar içerisinde kapsamı ve etkisi genişletilerek büyük bir sansür mekanizmasına dönüştü. Türkiye’de haklar ve özgürlükler alanında gerileme devam ediyor. Türkiye’de unutulma hakkı tanınır hale geldi. Unutulma hakkı uygulamada bireylerin kendi itibarlarıyla ilgili arama sonuçlarının kaldırılmasıydı. Ancak Türkiye’de iktidar mensuplarının, etkin iş insanlarının kendileriyle ya da yolsuzluklarla ilgili yazılmış araştırma haberlerinin kaldırılması için unutulma hakkı kullanılır oldu. Unutulma hakkı üzerinden getirilen uygulama aslında toplumsal hafıza hakkını törpülüyor. 2023 sonu itibariyle İFÖD verilerine göre 950 binden fazla web sitesi, 260 bin URL, 67 binden fazla tweet engelli. 2024'te de binlerce içeriğe erişim engellendi” dedi.