DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, İmralı Heyeti'nde yer aldığı süreçle ilgili açıklamalarda bulundu. Önder, Abdullah Öcalan’ın herhangi bir şart öne sürmediğini belirterek, barış sürecinin koşulsuz ilerlemesi gerektiğini vurguladı.
Önder’den Bahçeli ile Görüşme Açıklaması
Sırrı Süreyya Önder, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de yaptığı Abdullah Öcalan çıkışına değinerek, kendisiyle yaptığı telefon görüşmesini anlattı. Önder, Bahçeli’nin sağlığını sorduğunu ve kendisinin de karşılık verdiğini belirterek, "Barışı görelim, ondan sonra Allah emanetini alsın" dediğini aktardı. Bahçeli'nin buna karşılık "Olur mu efendim, daha barış halayı çekeceğiz, kendinize kondurmayın" şeklinde cevap verdiğini söyledi.
Önder, görüşme sırasında Bahçeli’ye "Çiviyi arşı alaya çaktınız, henüz değerlendirmeye boyumuz yetmiyor" dediğini de paylaştı. Bu görüşmenin ardından Bahçeli’yi ziyaret ettiklerini belirtti.
'Öcalan’ın Şartı Yok'
Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılma talebi olup olmadığı sorusuna yanıt veren Önder, "Öcalan’ın hiçbir şartı yok. Şerefim üzerine söylüyorum, bu sürecin hiçbir şartı yok. Sadece yapılması gerekenler var ama onlar bir şart değil" ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin Siyasi Tavrı Hakkında Değerlendirme
Önder, Bahçeli’nin siyasi tavrına ilişkin yaptığı açıklamada, "Devlet Bey birebir insan ilişkilerinde siyasi yaşamda gördüğüm en zarif insanlardan biri. Ahmet Türk cezaevine alındığında onun tutuksuz yargılanmasını açıkça beyan etti ve bu iddiasının arkasında durdu. Ahmet Abi’nin sağlık sorunları vardı, hâlâ da var. İmralı’ya giderken ona bir dinamo oldu. Daha önce farklı adlarla kurduğumuz partilerde görev alan vekillerle her vesileyle tokalaşan, halini hatırını soran bir rakibimizdi. Ancak bu asaleti siyaseten pek kimsede görmedik" diye konuştu.
Önder, kendisi cezaevine girdiğinde Bahçeli’nin Pervin Buldan aracılığıyla geçmiş olsun mesajı gönderdiğini ve yapabileceği bir şey olup olmadığını sorduğunu da belirtti.
Önder: 'Bu Mesele Bahçeli ile Çözülebilir'
Süreçle ilgili olarak farklı bir görüşü olduğunu ve bunu 11 yıl önce dile getirdiğini söyleyen Önder, "Birinci çözüm süreci sarsıntıya uğramıştı. O zaman bu meselenin Devlet Bey ile çözülebileceğini ifade etmiştim. Ciddiyet ve samimiyet, bu süreçte iki altın anahtar. Yaptığınız iş büyük, canlar söz konusu. Bir canın kaybı, bütün dünya bir araya gelse geri getirilemez. Zaman da öyle. Büyük bir işe kalkışanlar, büyük bir ciddiyet ve samimiyet göstermelidir. Bu sözü o yüzden söyledim" dedi.
Bahçeli’nin Açıklaması Sonrası Yaşananlar
Bahçeli’nin 1 Ekim’de yaptığı açıklamanın ardından yaşananları anlatan Önder, "O gün Meclis’te Cevdet Yılmaz, Ahmet Türk, Bekir Bozdağ ve Abdülhamit Gül ile birlikte Şenyaşar ailesinin barışına vesile olmuştuk. Bunun yemeği planlanıyordu. O sırada ortalık hareketlendi. Korumalar, Cevdet Bey’e telefon getirdi, Bekir Bey’i aramaya başladılar. 'Sayın Bahçeli konuşma yapmış' dediler. Gelen tutanakları okuduk, konuşma sarsıcıydı. Defalarca okuduktan sonra toplantıyı erteledik. Ahmet Türk ile odama geçtik. Tam o sırada Bahçeli’nin makamından arandık ve görüşme talep edildi. Ahmet Abi de dinliyordu. Sağlığımı sordu, ben de onun sağlığını sordum. 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' dedim. O da 'Olur mu efendim, daha barış halayı çekeceğiz' dedi" ifadelerini kullandı.
Kapalı Kapılar Ardında Geçen Görüşmeler
Önder, Bahçeli ile görüşmesini aktarırken, "Kapı kapandıktan sonra iki farklı siyasi partinin mensupları değil, köy odasında toplanmış gibi birbirine azami saygı gösteren iki bilge kişinin sohbetine tanıklık ettik. Kürsülerde dinlediğimiz sloganlarla değil, kaygıları ve istekleriyle konuşuyorlardı. Ahmet Abi ile Bahçeli arasındaki bu diyalog saygı çerçevesinde ilerledi ve biz de aynı saygıyla ayrıldık. Bahçeli de bizi büyük bir özen ve nezaketle ağırladı" dedi.