İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, kendisinin ve yönetim kurulu üyelerinin görevine son verilmesi talebiyle açılan davanın ilk duruşması öncesinde hukukçulara çağrıda bulundu.
İstanbul Barosu Hakkında Açılan Dava
İstanbul Barosu, Suriye’de öldürülen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin ile ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımı nedeniyle hukuki süreçle karşı karşıya kaldı. Baro yönetiminin yetkilerini aştığı iddiasıyla hazırlanan iddianame kapsamında, İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması talep edildi.
Başkan ve yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilerek yeni bir baro başkanı ve yönetim kurulu atanmasını içeren dava, 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yarın görülecek.
Kaboğlu: 'Bu Dava Soruşturmalar Zincirinin Bir Parçasıdır'
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, davaya ilişkin videolu bir açıklama yaparak sürecin hukuka ve anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. Kaboğlu, süreci şu sözlerle değerlendirdi:
“Bu dava, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22 Aralık 2024’te İstanbul Barosu’na yönelik başlattığı soruşturmalar zincirinin bir halkasıdır. İstanbul Barosu yönetimi olarak hukukun ortak paydasında birleşmeyi ve hukuku etkili kılmayı amaçladık. Ancak Cumhuriyet Başsavcılığı bu süreci hızlandırarak yeni davalar açmaya devam ediyor.”
Barolar Arasında Dayanışma Çağrısı
Kaboğlu, hukukçuların bu davaya karşı birlik olması gerektiğini belirterek, 23 Şubat’ta Olağanüstü Genel Kurul’da gerçekleştirilen dayanışma buluşmasının önemine dikkat çekti.
“Bu nedenle İstanbul’un, Türkiye’nin ve Avrupa’nın hukukçuları olarak birleşerek, bu haksız davalara karşı hukuk çerçevesinde bir araya geldik. Yarın da bu büyük buluşmayı gerçekleştirebileceğimize inanıyorum.” diyerek tüm hukukçuları davaya karşı dayanışma göstermeye çağırdı.
Dava Süreci Yakından Takip Edilecek
İstanbul Barosu’nun geleceğini doğrudan ilgilendiren bu dava, hukuk camiasında geniş yankı uyandırdı. Hukukçular, baro yönetiminin yetkilerini aştığı iddiasıyla açılan bu davanın hukuki dayanaklarını sorgularken, İstanbul Barosu'nun savunmasının nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.