Antalya Lara'ya Yap-İşlet-Devret Modeli Antalya Lara'ya Yap-İşlet-Devret Modeli

Yargıtay eski Başsavcısı Sami Selçuk, yeni anayasa için bu meclise ‘hayır’ dediğini belirterek, yüzde 10 barajı ve oy pusulası sistemini buna neden gösterip, kurucu meclis önerdi. Bugünkü demokrasi ve hukuk sistemini de eleştiren Selçuk, Osmanlı’dan verdiği örneklerde Sultan Abdülaziz’in 2 bin 500 eşi olduğunu ve bunu kimsenin bilmediğini de anlattı.

 

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) Salı toplantılarının konuğu, Yargıtay eski Başsavcısı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sami Selçuk oldu. CHP eski Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün sunumunu yaptığı toplantıda Prof. Dr. Sami Selçuk, 'Türkiye’de Demokrasi ve Hukuk' konusuna değindi. Yıllardan beri kendisinin de demokrasi ve hukuku aradığını ve bunları bulamadığını belirterek konuşmasına başlayan Sami Selçuk, padişahlık teklif edilen ve bunu kabul etmeyip cumhuriyeti kuran Atatürk’ün, hasta ve eski gücü olmadığı dönemde CHP’nin il başkanlarını vali yapan tüzük değişikliği dönemine ilişkin İsmet Paşa’ya bir sözünden bahsetti. Selçuk, Atatürk’ün 'Ben ileride öyle bir rejim istiyorum ki padişahlığı savunanlar bile bir parti kurabilsinler' dediğini ve bunun ileride, hangi fikirden olursa olsun partilerin bu ülkede kurulması ve demokrasi başlaması anlamını taşıdığını söyledi.

ABDÜLAZİZ’İN 2 BİN 500 EŞİ VARDI

Tarihin bugüne kadar doğru anlatılmadığı, yalanlarla eğitildiğimizi de belirten Prof. Dr. Selçuk, "Fatih İstanbul’u almış, ama sonra Macaristan’da yenilmiştir, kimse bilmez. Yavuz, müslümanların kitap basmasını yasaklıyor ve ölüm cezası getiriliyor, ama Yahudi, Ermeni ve Rumlara değil. Muhteşem Süleyman döneminde din derslerine yoğunluk verelim diye gök bilimcinin rasathanesi yıkılıyor, çok acı bir olay. 4’üncü Murat zamanında fen dersleri ortadan kaldırılıyor ve idam cezası getiriliyor. Osmanlı bilimden tamamen uzaklaşmış. Kadın konusuna bakıldığında gerçekten yürekler acısı. Dudaklarınız uçuklayacak, Abdülaziz’in 2 bin 500 eşi vardı. Bunların süs eşyasına para yetmiyor, borç alınıyor, daha sonra borç ödenmeyince tekrar satılıyor. Geçmişimiz bu ve böyle bir halk, ülke içerisinde bir demokrasi ve hukuku gerçekleştireceğiz" dedi.

157 OTURUM BİR GÜLDÜRÜ

Başka ülkelerden getirilen hukukların çevirilerinde çok ciddi hatalar olduğundan da bahseden Sami Selçuk, duruşma, cumhuriyet savcısı gibi kavramların Türk hukukunda tam yerleşmediğini anlattı. Bu kavramların çeviri yapılmış hallerinin tam bir güldürü olduğunu belirten Selçuk, şimdi 157 oturumla ceza yasası yapanların ‘çok çalıştık’ demelerinin de bir güldürü olduğunu kaydetti. Sami Selçuk, İsviçre’de 40, Fransa’da 18, İspanya’da 32 yılda ceza yasaları hazırlandığını söyleyerek, “Bu nasıl bir bilinçsizliktir. ‘Biz 157 oturum yaptık’ diye övünülebiliyor” dedi.

ÜNİVERSİTELER ÖZERK DEĞİL

Türkiye’de hukuk ve üniversite kavramının yerleşmediğini dile getiren Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendime ben yargıç mıyım, kadı mıyım hala karar veremedim. Yargıtay başkanlığı yaptım. Ben kadıların başkanlığını mı yaptım? Hep bunu düşünmüşümdür. Türkiye’de batılı anlamda araştırma yapan bir üniversiteden çok lisenin devamı olan tek taraflı anlatan hocalar var. Bunun artık değişmesi lazım. Üniversite özerk değil, kim özerk olduğunu söyleyebilir. Hiç kimse bunu söyleyemez. 12 Eylül rejiminin getirdiği bir sistem var. Üniversite bir sürü olay oluyor, sesi çıkmıyor ama hepsi bulutlar halinde bunun dedikodusunu yapıyor. Kendi kendinize konuşmayın, kalkın bu yanlış diye söyleyin, yazın. Üniversite dedikodu yeri değil, düşüncenin orya çıktığı yerdir.”

SİİRT VALİSİNE AĞIR ELEŞTİRİ

"Türkiye’yi siz zannediyor musunuz ortaçağ dönemini aşmış" diyerek Siirt’te bir evde sürekli yaşanan yangın olaylarından verdiği örnekle Siirt Valisini eleştiren Sami Selçuk, şöyle dedi: "Alparslan Üniversitesi’nden bir ilahiyatçı hoca ‘cinler yapıyor, dualarla bunu uzaklaştırmak mümkün. Evrenin neresine giderse gitsin, dua onu uzaklaştırır.’ Bir ilahiyatçıya sordum, ‘o uydurma uğraşma boşver’ dedi. Ardından daha feci bir şey oldu. Siirt Valisi, 'Bu aileyi İstanbul’da cinleri kovan bir hoca varmış oraya göndereceğiz. Ailenin giderini vilayet bütçesinden karşılayacağız' dedi. Bu cinler, perilerden olaylar ilkel dönemlerden önceki dönemler. İnsanların kendilerini tanrılarla özleştirdiği, totemciler. Yani semavi dinlerden önceki dönemde dünyada yaşayan bir vali 21’inci yüzyılda Türkiye’nin bir ilinde görev yapıyor. Bu vali hangi çağı yaşıyor? 20 çağ varsa, sanıyorum 20’sini birden yaşıyor."

YENİ ANAYASAYA İÇİN KURUCU MECLİS ÖNERİSİ

Yani anayasaya ilişkin bu meclise ‘hayır’ dediğini belirten Prof. Dr. Sami Selçuk, "Yüzde 100 katılım olsa bile iki önemli konu var. Bir yüzde 10 barajı, ikincisi oy pusulası. Genel başkanın dediğinin dışına çıkılmıyor ki. Hele bunların içerisinde bir anayasa hukuku hocası var, ‘benim o kişisel görüşümdü, şimdi resmi görüşüm.' Şu hale bakar mısınız? Ya bunlar nasıl bir kişilik sergileyecek genel başkan karşısında. Bakın bunlar matematik olaylar. Matematik ve mantık çürütülemez iki bilim dalıdır. O zaman hiçbir meclis bu sistem karşısında halkın iradesini olduğu gibi yansıtamadığına göre yapılacak iş bir kurucu meclise, bunun üzerinde çok kolay anlaşılır. Bir yasayla kurucu meclis kurulur. Toplumun her kesimi özgür iradeyle seçilir, meclis oluşturulur ve bir çırpıda da anayasa çıkar. Anayasa yapmak kolaydır. Ama kimse buna kulak asmıyor, yüzde 10 barajında ısrar devam ediyor. Ben bu anayasayı gayrimeşru ilan etmeye devam ediyorum” diye konuştu. (DHA)

 

 

Editör: TE Bilisim