Kazdağı ve çevresinde açılması planlanan maden projelerine karşı açılan davalarda mahkemelerin aleyhte karar vermesi, çevre derneklerinin ve bireysel davacıların tepkisini çekti. Çevreciler temyiz ve Danıştay başvuruları ile mücadelelerine devam edeveklerini duyurdu
Halilağa Bakır Ocağı ve Lapseki'deki Altın Madeni için Mahkemelerden Kritik Kararlar
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Cengiz Holding tarafından Çanakkale'nin Bayramiç ilçesine bağlı Hacıbekirler köyü mevkiinde açılması planlanan bakır ocağı projesi hakkında 'ÇED Olumlu' kararını vermişti. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Ayvalık Tabiat Derneği ve yörede yaşayan 90 bireysel davacı, bu kararın iptali için açtığı davaya Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından aleyhte karar çıktı.
Aynı şekilde Nurol Holding tarafından Çanakkale'nin Lapseki ilçesindeki Şahinli Köyü'ne açılmak istenen altın madeni projesi için çıkan ÇED Olumlu kararının iptali için Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Lapseki Çevre Koruma Üretim Ve Dayanışma Derneği, Yenice Meyve Ticaret Limited Şirketi ve 32 bireysel davacı tarafından açılan davadan da Çanakkale İdare Mahkemesi'nden red çıktı.
Çevre Kuruluşlarından Açıklama Geldi
Bu gelişmenin ardından Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Ayvalık Tabiat Derneği, Lapseki Çevre Koruma Üretim Ve Dayanışma Derneği ile çevreciler bir açıklama yayınladı.
Bu kararlarla holdinglerin çıkarları için, Kazdağları’nda yaşayan insanların, kurdun, kuşun, sincabın, karacanın ve daha nice canlının yaşamının bir kez daha hiçe sayıldığına dikkat çekilen açıklamada, 'Her iki karar için de çok üzgün ve öfkeliyiz. Her iki kararda da mahkeme oy birliği ile karar verememiştir. Her iki davada da üç kişilik heyette birer hakim ret oyu vermiştir. Aleyhimize oy kullanan hakimlerin bilimi, doğruları, hak ve hukuku gözetmedikleri aşikardır.' denildi.
'Raporu Görmezden Geldiler'
Davalarla ilgili olarak şu ifadeler kullanıldı: 'Halilağa Projesi’nin 2021 tarihli ilk ÇED raporunu, haklı iddialarımız ve bilirkişi heyetinin davacılardan yana olan raporları doğrultusunda iptal ettirmiştik. Şirket 2009/7 sayılı genelge uyarınca yeniden ÇED raporu düzenlemişti ve ikinci davamızı da açmıştık. İkinci davamızda da bilirkişi raporu lehimize gelmişti. Bu kez de kazanacaktık. Ancak mahkeme heyeti yürütmeyi durdurma talebimizi reddetmiş ve bu durum bizi mahkemenin seyri hakkında endişeye sevk etmişti. Endişemiz haklı çıktı ve Mahkeme heyetinin iki üyesi, olumlu bilirkişi raporuna rağmen, raporu görmezden gelerek, davacıların haklı beyanlarına ve bilimsel gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkayarak, şirket lehine karar vermiştir. TÜMAD Projesi’nde her ne kadar bilirkişi heyetinin bazı üyelerinin görüşleri doğrultusunda bilirkişi raporu aleyhimize gelse de, bilimsel dava dilekçemiz ve güçlü savunmamız ile tarafsız bir mahkeme heyeti ile davayı kazanmış olmamız gerekirdi. Ancak bu davada da heyet üyesi iki hakim şirketten yana karar vermiştir. Ne yazık ki ülkemizde hukukun geldiği nokta her iki dava sonucundan da görülmektedir. Bağımsız ve özgür bir yargı sistemi yoktur. Yargı sistemimizin içindeki bazı unsurlar duruşlarını, bilime, hak ve hukuka göre değil, güç ve iktidar ilişkilerine göre belirlemektedirler. Oysa adalet ve bağımsız yargı herkese lazımdır.'
Temyiz ve Danıştay'a Başvuru Yapılacak
Bu olumsuzluklara rağmen adalet sistemine güvenlerinin tam olduğuna vurgu yapan çevreciler, Anayasal hakların kullanarak her iki kararı temyiz edeceklerini ve kararların iptali için Danıştay'a dilekçe vereceklerini bildirdiler.
İliç Hatırlatması ve Mücadeleye Devam Mesajı
Erzincan İliç hatırlatması yapılan açıklama, 'İliç’te yaşadığımız maden felaketini unutmadık. Milyonlarca ton zehir koca bir coğrafyaya yayıldı, 9 işçi bu zehrin altında kalarak yaşamını yitirdi. Fırat nehri havzası zehirlendi, yöre onlarca yıl bitmeyecek kanser vakalarıyla ve hastalıklarla yüzleşmek zorunda. Biliyoruz ki önlem alınmaz ise bu projelerle aynı felaket Kazdağları’nda da yaşanacak. Kazdağları’nın, ormanlarımızın, tarım alanlarının, su varlıklarımızın, binlerce canlının yok edilmesine, yöre halkının mağdur edilmesine, havamızın, suyumuzun toprağımızın, kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Her koşulda mücadelemize devam edeceğiz. Adaletsizlik varsa mücadele ve savunma da vardır. Kirazlı’da 2019’da altın madeni şirketi Alamos Gold’u nasıl kovduysak, Cengiz Holding’e, Nurol Holding’e ve diğer şirketlere ve bu hukuk dışı izin ve ruhsatları veren kurumlara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz. Doğayı katletme hazırlığı içinde olanlar karşılarında Kazdağları halkını bulacaklardır. Ormanlarımızı, köylerimizi, karacalarımızı, kuşlarımızı sonuna kadar savunacağız. Kaz Dağlarının altı üstünden değerlidir.' ifadeleriyle bitirildi.
Davacı çevre kuruluşlarından yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
'Cengiz Holding ve Nurol Holding'e Karşı Mücadeleye Her Koşulda Devam Edeceğiz. Adil Olmayan mahkeme Kararları Bizi Durduramaz.
Cengiz Holding (Truva Bakır Maden İşletmeleri A.Ş.) tarafından Çanakkale ili, Bayramiç ilçesi, Hacıbekirler köyü mevkiinde açılması planlanan 'Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi 2009/7' projesi ile ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca verilen 'ÇED Olumlu' kararının iptali için Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Çan Çevre Derneği, Ege ve Marmara Çevreci Belediyeler Birliği, Ayvalık Tabiat Derneği ve yörede yaşayan 90 bireysel davacı olarak açtığımız davada Çanakkale İdare Mahkemesi ne yazık ki aleyhimize karar vermiş bulunmaktadır.
Aynı şekilde, Nurol Holding (TÜMAD Madencilik A.Ş.) tarafından Çanakkale İli, Lapseki İlçesi, Şahinli köyü mevkiinde açılmak istenen '68955 Ruhsat Numaralı Sahada Altın Gümüş Madeni Ocağı Kapasite Artışı Projesi'' ile ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca verilen 'ÇED Olumlu' kararının iptali için Kazdağı Doğal Ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Ayvalık Tabiat Derneği, Lapseki Çevre Koruma Üretim Ve Dayanışma Derneği, Yenice Meyve Ticaret Limited Şirketi ve 32 bireysel davacı olarak açtığımız davada da Çanakkale İdare Mahkemesi ne yazık ki aleyhimize karar vermiş bulunmaktadır.
Bu kararlarla holdinglerin çıkarları için, Kazdağları’nda yaşayan insanların, kurdun, kuşun, sincabın, karacanın ve daha nice canlının yaşamı bir kez daha hiçe sayılmıştır.
Her iki karar için de çok üzgün ve öfkeliyiz.
Her iki kararda da mahkeme oy birliği ile karar verememiştir. Her iki davada da üç kişilik heyette birer hakim ret oyu vermiştir. Aleyhimize oy kullanan hakimlerin bilimi, doğruları, hak ve hukuku gözetmedikleri aşikardır.
Halilağa Projesi’nin 2021 tarihli ilk ÇED raporunu, haklı iddialarımız ve bilirkişi heyetinin davacılardan yana olan raporları doğrultusunda iptal ettirmiştik. Şirket 2009/7 sayılı genelge uyarınca yeniden ÇED raporu düzenlemişti ve ikinci davamızı da açmıştık. İkinci davamızda da bilirkişi raporu lehimize gelmişti. Bu kez de kazanacaktık. Ancak mahkeme heyeti yürütmeyi durdurma talebimizi reddetmiş ve bu durum bizi mahkemenin seyri hakkında endişeye sevk etmişti. Endişemiz haklı çıktı ve Mahkeme heyetinin iki üyesi, olumlu bilirkişi raporuna rağmen, raporu görmezden gelerek, davacıların haklı beyanlarına ve bilimsel gerçeklere gözlerini ve kulaklarını tıkayarak, şirket lehine karar vermiştir.
TÜMAD Projesi’nde her ne kadar bilirkişi heyetinin bazı üyelerinin görüşleri doğrultusunda bilirkişi raporu aleyhimize gelse de, bilimsel dava dilekçemiz ve güçlü savunmamız ile tarafsız bir mahkeme heyeti ile davayı kazanmış olmamız gerekirdi. Ancak bu davada da heyet üyesi iki hakim şirketten yana karar vermiştir. Ne yazık ki ülkemizde hukukun geldiği nokta her iki dava sonucundan da görülmektedir. Bağımsız ve özgür bir yargı sistemi yoktur. Yargı sistemimiziniçindeki bazı unsurlar duruşlarını, bilime, hak ve hukuka göre değil, güç ve iktidar ilişkilerine göre belirlemektedirler. Oysa adalet ve bağımsız yargı herkese lazımdır.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen adalet sistemine güvenimizin tamamen bitmemiştir. Anayasal haklarımızı kullanarak her iki kararı temyiz edeceğiz ve kararların iptali için Danıştay’a dilekçelerimizi vereceğiz.
Erzincan İliç’te yaşadığımız maden felaketini unutmadık. Milyonlarca ton zehir koca bir coğrafyaya yayıldı, 9 işçi bu zehrin altında kalarak yaşamını yitirdi. Fırat nehri havzası zehirlendi, yöre onlarca yıl bitmeyecek kanser vakalarıyla ve hastalıklarla yüzleşmek zorunda. Biliyoruz ki önlem alınmaz ise bu projelerle aynı felaket Kazdağları’nda da yaşanacak.
Kazdağları’nın, ormanlarımızın, tarım alanlarının, su varlıklarımızın, binlerce canlının yok edilmesine, yöre halkının mağdur edilmesine, havamızın, suyumuzun toprağımızın, kirletilmesine izin vermeyeceğiz.
Her koşulda mücadelemize devam edeceğiz. Adaletsizlik varsa mücadele ve savunma da vardır. Kirazlı’da 2019’da altın madeni şirketi Alamos Gold’u nasıl kovduysak, Cengiz Holding’e, Nurol Holding’e ve diğer şirketlere ve bu hukuk dışı izin ve ruhsatları veren kurumlara karşı da mücadelemizi sürdüreceğiz.
Doğayı katletme hazırlığı içinde olanlar karşılarında Kazdağları halkını bulacaklardır.
Ormanlarımızı, köylerimizi, karacalarımızı, kuşlarımızı sonuna kadar savunacağız.KAZDAĞLARININ ÜSTÜ ALTINDAN DEĞERLİDİR!
HAVAMA SUYUMA TOPRAĞIMA DOKUNMA!DAVACILAR:
KAZDAĞI DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA DERNEĞİ,
ÇAN ÇEVRE DERNEĞİ,
LAPSEKİ ÇEVRE KORUMA ÜRETİM VE DAYANIŞMA DERNEĞİ,
AYVALIK TABİAT DERNEĞİ,
EGE VE MARMARA ÇEVRECİ BELEDİYELER BİRLİĞİ,
BİREYSEL DAVACILAR'