Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Lübnan'ın Gazze benzeri bir çatışma alanına dönüşmesine karşı olduklarını belirtti ve bölgede barış çağrısında bulundu.
Macron: "Lübnan'ın Yeni Bir Gazze Olmasına Karşı Çıkıyoruz"
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Kanada ziyareti kapsamında Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile Montreal'de düzenlenen ortak basın toplantısında İsrail ve Lübnan arasındaki gerilime dair önemli açıklamalarda bulundu. Macron, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarına değinerek, bölgede ateşkes sağlanması gerektiğini vurguladı.
Gazze'deki Savaşın Yayılması Endişesi
Macron, Gazze'deki savaşın bölgede geniş çaplı bir çatışmaya neden olabileceğini belirterek, bu durumun en büyük mağdurlarından birinin Lübnan olduğunu ifade etti. "Bu tahammül edilemez durum sona ermeli" diyen Macron, bölgede siyasi bir çözümün kalıcı barışı sağlayacağına inandığını dile getirdi.
Macron ve Trudeau Barış Konusunda Hemfikir
Fransa Cumhurbaşkanı, Trudeau ile birlikte bölgede barışı sağlayacak bir çözüm üzerinde hemfikir olduklarını belirtti. Gazze'deki çatışmaların, Lübnan'ın geleceği için büyük bir tehlike arz ettiğini belirten Macron, Fransa'nın, Lübnan'ın yeni bir Gazze olmasına karşı olduğunu vurguladı.
İsrail ve Hizbullah'a Çağrı: Saldırıları Durdurun
Macron, İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırılarını durdurması gerektiğini belirtirken, Hizbullah'ın da "misilleme mantığından" vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Fransa'nın bugüne kadar Hizbullah'ın attığı adımları kınadığını hatırlatan Macron, sorunun siyasi yollarla çözülmesi gerektiğini belirtti.
Lübnan İç Savaşı, 1975-1990 yılları arasında ülke genelinde büyük bir yıkıma neden olmuş ve yaklaşık 150.000 - 230.000 insanın ölümüne yol açmıştır. Savaş süresince 350.000 kişi yaralanmış ve bir milyondan fazla insan Lübnan'ı terk etmiştir. Bu iç savaş, Soğuk Savaş döneminin etkileriyle derinleşmiş, İsrail'in kurulması ve Filistinli mültecilerin ülkede yerleşmesi dinî çatışmaları artırmıştır.
Tarihçe
Başlangıç: 1975 yılında, Müslüman ve Hristiyan toplulukları arasındaki gerilimlerin artmasıyla çatışmalar başlamıştır. Özellikle, 1976'da Lübnan Cephesi ile Ulusal Komite arasında çıkan çatışmalar, Arap Ligi ve Suriye’nin müdahalesine yol açmıştır.
Arap Barış Gücü: 17-18 Ekim 1976 tarihlerinde Riyad Toplantısı'nda, Lübnan'da ateşkes sağlanması ve 30.000 kişilik bir Arap Barış Gücü oluşturulması kararlaştırılmıştır. Ancak bu kararlar uygulanamamış ve çatışmalar devam etmiştir.
İsrail'in Müdahalesi: 1982 yılında, İsrail Lübnan'ı işgal etmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Beyrut’tan ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu, bölgedeki güç dengesini daha da değiştirmiştir.
Taif Antlaşması ve Sonrası
1989 yılında Taif Antlaşması imzalanmış ve 1990'da iç savaş resmi olarak sona ermiştir. Bu antlaşma ile Suriye'nin Lübnan üzerindeki etkisi artmış, Lübnan ordusu ve milis güçler yeniden yapılandırılmıştır. Savaş sonrası dönemde, Suriye'nin baskıları ve Hristiyan liderlerin tasfiyesi, siyasi durumu daha da karmaşık hale getirmiştir.
Taraflar ve Militan Gruplar
Savaş sırasında birçok militan grup ortaya çıkmıştır.
Hristiyan Militan Grupları: Lübnanlılar Cephesi ve Ketaib Partisi, bu gruplar arasında en güçlü olanlardır.
Şii Militan Grupları: Emel Hareketi ve Hizbullah, özellikle 1980'lerde etkinlik kazanmıştır.
Sünni Militan Grupları: Murabitun gibi gruplar, Sünni liderliğindeki güçlerdir.
Dürzi ve Seküler Gruplar: Dürzi militanlar Sosyalist İlerici Parti altında birleşmiş, Lübnan Komünist Partisi gibi seküler gruplar da savaşta rol oynamıştır.
Lübnan İç Savaşı, ülkenin altyapısını harabeye çevirmiş ve sosyal dokusunu derinlemesine etkilemiştir. 1990 yılı itibarıyla, savaş sona erdiğinde Lübnan'da 150.000 insan hayatını kaybetmiş, ülke büyük bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Ancak, Suriye'nin siyasi etkisi ve bölgedeki istikrarsızlık, ülkenin geleceği üzerinde belirsizlik yaratmaya devam etmiştir.