İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelen KESK ve DİSK temsilcileri, sendika uzmanı İsmet Aslan, eski Eğitim-Sen Şube Başkanı Gıyasettin Yiğit ve yürütme kurulu üyesi Yusuf Emreoğlu’nun duruşması öncesinde basın açıklaması yaptı. Temsilciler, tutuklamaların sendikal faaliyetleri hedef aldığını belirtti.

“Arkadaşlarımızın Tek Suçu Sendikacılık”

KESK yetkilileri, Aslan’ın ağır sağlık sorunlarına rağmen cezaevinde tutulduğunu vurgulayarak, “İsmet arkadaşımız kanser tedavisi görüyordu, hastalığı içeride nüksetti. Derhal serbest bırakılmalı” dedi. Eğitim-Sen üyelerinin dayanışma etkinliği nedeniyle gözaltına alınmasını ve tüzük gerekçesiyle MYK üyelerinin ifadeye çağrılmasını eleştiren KESK, bu durumun cadı avına dönüştüğünü ifade etti.

Özgür Özel'den Mitinge Yer Vermeyen Kanallara Boykot Çağrısı! Özgür Özel'den Mitinge Yer Vermeyen Kanallara Boykot Çağrısı!

“Seçme Seçilme Hakkı Fiilen Kaldırıldı”

DİSK Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, “Türkiye demokrasisinin ne kadar birikimi varsa yaşadığımız adı konulmamış olağanüstü hal sürecinde adı konulmamış sıkıyönetim sürecinde adı konulmamış polis devleti, tek parti iktidarı, tek parti devleti sürecinde bir bir yok edilmek isteniyor... Neredeyse bir ayın en az iki haftası, üç haftası adı Adalet Sarayı olan, içinde adaletin dağıtılması beklenen bu binaların önünde açıklamalar yapmak zorundayız. O kadar ki dün tek görevi gazetecilik olan dostlarımızı bile gözaltına aldılar. Yani eğer polis saldırı yapıyorsa, eğer polis asimetrik güç kullanıyorsa eğer polis şiddete başvuruyorsa, yasa dışı uygulamalar yapıyorsa bunu haberleştirmek isteyen gazeteci dostlarımızı veya iktidarın antidemokratik uygulamalarına karşı çıkan kültür, sanat çevrelerinden görevi muhalefet etmek olan, muhalefet hareketlerinden, muhalefet partilerinden bütün dostlarımız tehlike altındalar. O kadar ki demokrasinin en basit tezahürlerinden olan seçme seçilme hakkı bile ayaklar altında. Hatta dünyanın sayılı megapollerinden Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'un Büyükşehir Belediye Başkanı da, diğer illerde olan belediye başkanlarımız gibi görevinden alınıyor, tutuklanıyor, hapse konuluyor, esir ediliyor. Buradan Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları adına bir kere daha bu çağrıyı tekrar etmek istiyoruz. Dostlarımız sendikacıdır, sanatçıdır, politikacıdır, gazetecidir. Dostlarımızın hiçbir suçu ve günahı yoktur. Bizler de aynen onlar gibi düşünüyoruz. Onlar gibi yaşıyoruz. Bütün siyasal tutukluların, bütün siyasal tutsakların derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını, görevden alınan tüm belediye başkanlarının, politikacıların serbest bırakılıp görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.

“Barış, Demokrasi ve Emeğin Sesi Susturulamaz”

KESK Eş Başkanı Ayfer Koçak ise konuşmasında iktidarın baskıcı yönetimini sert sözlerle eleştirdi. Gençlerin ve emekçilerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Koçak, “Türkiye çok uzun süredir antidemokratik politikaların mağduru haline dönüştürülmüş durumda. Bu ülkede yaşayan emekçiler, kadınlar, çocuklar, gençler herkes şu anda yürütmede olan yönetimde olan iktidarın saldırılarından nasibini alıyor. Kimisi tepki verdiği için nasibini alıyor, kimisi evindeyken nasibini alıyor, kimisi çalışırken nasibini alıyor. Bu ülkenin yöneticileri, bu ülkedeki 20 yıldan fazladır iktidarda olanlar ülkeyi yönettikleri politikalarla hangi noktaya getirmiş bakalım. Neden bu kadar saldırgan olmaya ihtiyaç duyuyorlar bakalım. Bu ülkede asgari ücretle çalışmak zorunda olan ülkenin çalışan işçilerinin yarısından fazlası zamların yapıldığı gün açlık sınırının altında kalan bir ücrete mahkum edilmişken. Bu ülkede emekli olma yaşı zorunlu olan 65’in altına inmiyor artık. Neden? Çünkü emekli olduğunuzda çalışırken alabileceğiniz ücreti ancak üçte birini alabiliyorsunuz. Ve alacağınız o ücret açlık sınırının yarısından daha düşük. Yani size yaşamayı dahi reva görmüyorlar emekli olduğunuzda” ifadelerini kullandı.

“Bu Mücadele Sadece Sendikacıların Değil, Hepimizin”

Açıklamada, HDK üyelerine yönelik operasyonlar da eleştirilerek, demokratik hakların kriminalize edildiği vurgulandı. “On beş yıl boyunca tek bir soruşturma gündemine girmemiş olan Halkların Demokratik Kongresi'ne on beş yıl önce katıldığınız bir toplantı suç olarak tanımlanıyor. Peki Halkların Demokratik Kongresi nedir biliyor musunuz? Halkların Demokratik Kongresi bu ülkede demokrasiden yana, emekten yana, kadından yana politikaların kaç yıldır ve birçok siyasi partinin temsilcilerinden de oluşan derneklerin temsilcilerinden oluşan bağımsız insanlardan akademisyenlerden oluşan bir kongre. Ve çok açık bir mücadele yürütüyor. Bu mücadele demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele özgürlük mücadelesidir. Biz emekçiden şunu unutmuyoruz. Bir ülkede demokrasi yoksa, emeğin hakkını alma şansı yok. Bizim ülkemiz bunun en temel örneklerinden birisi. Demokratik alandaki daralma gittikçe büyüyor. Demokrasi ortadan kalktıkça bizim de gelirlerimiz küçülüyor. Bu çok açık. Gelirlerimizin küçülmesine izin vermeyeceksek bu ülkede sözümüzün arkasında duracağız ve demokrasiyi tekrardan inşa edeceğiz. Demokrasiyi tekrar inşa ederek, barışı inşa edeceğiz. Evet, bu ülke demokratik bir ülkede hep birlikte yaşamaya çalışan, yaşamak isteyen emekçilerden, kadınlardan, gençlerden oluşuyor. O zaman bizim mücadelemizde emek, barış ve demokrasi mücadelesi olacak. Bugün gençler sokakları kazandıysa geleceği kazanmak da hiç uzak değildir. Bugün arkadaşlarımızı alıp gideceğiz. Akşamları da gençlerle alanlarda buluşmaya devam edeceğiz.”” denilen açıklamada, siyasi tutukluların koşulsuz serbest bırakılması çağrısı yapıldı.

Kaynak: Haber Merkezi