Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) 2022 faaliyet yılı 10. Olağan Toplantısı’nın konuğu, Ekonomist & Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı H. Ufuk Söylemez oldu. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren ANSİAD Başkanı Akın Akıncı, “Hukuk, siyaset, dış politika, eğitim, kamuda liyakat, ekonomi, medya bağımsızlığı gibi konularda ülkemizin birçok sorunu söz konusu. Bu noktada hukukun üstünlüğünü sağlayarak ilk adımımızı atmalı, hiç kuşkusuz çağdaş uygarlık düzeyini yakalamalı ve halka bunu vermelisiniz” diye konuştu.

 

 

“3. DÜNYA ÜLKESİ OLDUK”

 

Enflasyonun Türkiye'de geniş halk kitlelerinin gelir seviyesini düşürdüğünü söyleyen Ekonomi eski Bakanı Ufuk Söylemez, “Bakan Nureddin Nebati enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettiklerini açıklıyor. Bu şekilde bir büyüme mümkün değil. Türkiye bu şekilde ancak hiperenflasyona sürüklenir” dedi. Enflasyon nedeniyle inanılmaz bir fakirleşme olduğunu kaydeden H. Ufuk Söylemez, “Ekonomi yönetimi çok rahat, bu şekilde tehlikenin farkında olmadıklarını, umursamadıklarını görüyoruz. Reel sektörden tamamen kopmuş durumdalar. Güven endeksine baktığımızda yabancı yatırımcılar böyle bir ortama yatırım yapmak istemiyor. CDS risk primimiz çok yüksek” diye konuştu.

 

GIDA KRİZİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Olağandışı bir süreçten geçtiğimizin altını çizen Söylemez, “Türkiye sosyokültürel ve sosyoekonomik olarak büyük bir bölünme yaşıyor. Gıda krizi ile karşı karşıyayız, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın açlık haritasında yayınlandı. Maalesef ikinci ligden düştük, 3. Dünya ülkeleri arasında gösterilmeye başlandık. 84,34 milyonluk Türkiye nüfusunda 14,8 milyon insanın yetersiz gıda ile beslendiğini saptamışlar” dedi. Yaşam standartlarının, gelir seviyesinin düşüşüne işaret eden Söylemez, “Açlık nedir bilmeyen bir ülkeyken, gıda sıkıntısı yaşamayan bir ülkeyken şu anda üretimde ve tedarikte yaşanan aksaklık, kötü yönetim, yanlış ithalat ve ihracat politikaları nedeniyle öyle bir noktaya sürüklendik ki bunlar göz ardı ediliyor. ‘Dış güçler’ falan diye bir siyasi söylem oluşturularak bu görmezden geliniyor” diye konuştu. Gençlerin asgari ücretle geçiminin zorlaştığına dikkati çeken Söylemez, çorba, makarna, patates ile beslendiklerini kaydederek, “Markette çalışan genç et, şarküteri reyonundan bir şey alamıyor. Bir gençle bu konuşmayı yapmak çok üzücü” dedi.

 

 

TEK ADAM REJİMİNİ KABUL ETMİYORUM

Demokrasiyle yönetilen İslam ülkeleri arasında sadece Türkiye’nin olduğuna işaret eden Söylemez sözlerini şöyle sürdürdü; “Ancak bizde Ortadoğu ülkesi haline geliyoruz, mahvoluyoruz. Biz Türk’üz, Türkçe konuşur, Türkçe ibadet ederiz. Bunu daha da ayrıştırmaya devam ederseniz Türkiye bölünecek. Endişe ediyorum bölünmeden, bunun da tek ilacı laikliktir. Sen tarikatlarla cemaatlerle ülkeyi yönetmeye kalkacaksın, laikliğe karşı olacaksın, liyakatsiz adamları en kritik görevlere getireceksin, Türkiye’nin durumu bu. Tek adam rejimini ben kabul etmiyorum, demokratik parlamenter rejimi istiyorum. Onda en azından bağımsız medya vardır, hukukun üstünlüğü vardır, kuvvetler ayrılığı vardır. İnsanlar korkuyor, bizde mi korkalım, susalım mı?”

 

“ÜLKEYİ DEĞİL YANDAŞLARINI SAVUNUYOR”

Yap, işlet, devret modelinde Türkiye’nin girdiği taahhüttün 152 milyar dolar olduğuna işaret eden Söylemez, “Kur ve ödeme koşullarına göre değişiyor, kim ödeyecek kardeşim gelecek kuşak ödeyecek. Tahminleri sen nasıl yaptın? Zafer Havalimanı, Balıkesir Havalimanı örnekleri var bir uçak bile inmiyor. Ama her gün yolcu inmiş gibi hazine para ödüyor” dedi. Yap, işlet, devret modelinde paranın vatandaşın cebinden çıktığına işaret eden Söylemez, “Hazine değil işte Abdullah Bey ödüyor, sen ödüyorsun, ben ödüyorum, markette çalışan çocuk ödüyor. Tabi Tayyip Erdoğan kendi yandaşlarına ve kamuyu soyan adamlarına cesaret vermek için ‘tahkim’ diye bir şey var diyor. Yapamazsınız diyor, burası kabile devletimi diyor. Ülkeyi savunmuyor bakın, adamları savunuyor” diye konuştu.

 

“İTİRAF YASASI ÇIKMALIDIR”

Yolsuzluk mahkemelerinin kurulması gerektiğine işaret eden Söylemez şöyle devam etti: “Devri sabık yaratmaktan bahsetmiyorum, hukuk için gerekli görüyorum. Bu tipler birbirlerini çok çabuk itiraf ederler. Örneğin Sedat Peker çıktı birçok iddiada bulundu, kimse de çıkıp hayır o öyle değil diyemedi, demedi. Bu insanın videolarını 7-8 milyon insan izledi. Milletvekilinin arabasına para koydum dedi, vekil koydu ya da hayır koymadı diyemedi. Saklandı adam ortada yok. Ben o zaman doğruluk payının olduğuna inanıyorum, diyorlar ki suç örgütü liderine mi inanıyorsun? Kardeşim her insanın bir pişman olma hakkı olması lazım, pişmanlık ve itiraf yasası mutlaka çıkmalıdır. Adamın tanık koruma programına alınması gerekiyor. O itiraflarıyla karanlıkta kalan konuların aydınlanmasını sağlıyorsa bu koruma programına ihtiyacı vardır.”

Haber Merkezi

 

Editör: TE Bilisim