Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Antalya
İl Koordinasyon Kurulu düzenlediği basın toplantısıyla 24 Haziran erken seçimi
öncesi ‘imar barışı’ adı altında çıkarılan imar affına sert eleştiriler
getirdi. Toplantıda, yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemelerin, imar
yönetmeliklerinin, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan yeni Yapı
Ruhsat Formu standardı ile mühendisler ve mimarların imzalarının kaldırılarak,
mühendis ve mimarların yapı üretim sürecinden dışlanmasını sert bir dille
eleştirdi
KAMU ARAZİLERİ
YAĞMALANIYOR
Kurul adına açıklamaya Mimarlar Odası Antalya Şube
Başkanı Özge Köksal yaptı. Köksal, ülkede 1950’lerde başlayan şehirleşme sürecinde, halen bir
devlet politikası oturtulamadığını, kentleşme konusunda ülkenin fiziki
planlamasının ve bölge planlamasının yapılmadan kentlerin kendi haline
bırakıldığını iddia etti. Köksal, şöyle konuştu: “Halen geçen süreç içerisinde
belli bir konut politikası oluşturulmamış olması, kamu yararına planlamadan
uzak, kentsel rantı en yüksek düzeye çıkaran ve uygulamasını serbest piyasa
mekanizmasının belirlediği bir kentleşme süreci yaşanmıştır. Cumhuriyetin ilk
yıllarında gözlenen mimarlığa ve planlı kentleşmeye duyarlı politikaların
giderek terk edildiği bir dönemi izlemekteyiz. Özellikle de 1980 den sonra
yaşanan hızlı ve sağlıksız kentleşme sürecinin nedeni, kentleşme rantı ile
doğal ve tarihi çevrenin ve kamu arazilerinin yağmalanmasıdır. Bu süreçte plan
ve planlama kararları ile hukuk yok sayılmış ve yağmanın önünde bir engel
olarak görülmüştür.”
HAKLARIMIZ
ELİMİZDEN ALINDI
Köksal, mimar ve mühendisler ile meslek odalarının hak ve
yetkilerinin ellerinden alındığını da hatırlatarak şöyle dedi: “Son yıllarda
kamu yararını, planlama ve şehircilik ilkelerini yok sayarak, kentsel
standartları göz ardı ederek sürdürülen sermaye ve rant odaklı ekonomik düzen
ve bu düzenden nemalanan çıkar çevrelerinin, daha fazla rant elde edebilmek
amacıyla uyguladıkları baskılar sonucu, mimar ve mühendisler ile meslek
odaları, inşaat sektörünün gelişiminde engel olarak görülmekte ve mesleki hak
ve yetkileri çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ve torba yasalarla yok
sayılmakta ve ellerinden alınmaktadır. Özellikle ve öncelikle kamu arazilerinin
işgal edilerek yapılaşması görmezden gelinmekte, inşaat sektörü ile ilgili
yasal düzenlemeler ile de kamuya ait kamusal alanlar rant amaçlı ayrıcalıklı
imar hakları verilerek hızla özelleştirilmektedir ve hızla yapılaşmakta,
kentler tek tipleştirilmekte, kimlikleri ve Kentsel mekânlar üzerinden kurulan
mekân-hafıza ilişkisi hızla yok edilmektedir. Sermaye ve rant odaklı inşaat
faaliyetleri üzerine oturtulan ve bu ekonomik düzende; planlama ve şehircilik
ilkelerine bağlı kamu yararını gözeten nitelikli mesleki hizmetleri, mesleki
hak ve yetkileri, müelliflik ve telif haklarının kamusal ve hukuki denetimini
sağlayan bürokratik işleyiş, yapı üretim sürecini yavaşlatan ve yapı piyasasının
hızlı iş üretmesine engel olarak görülmektedir.”
İMAR AFFI
ELEŞTİRİSİ
Özge, açıklamasında imar affını da eleştirdi: “24 Haziran
erken seçimi öncesi imar barışı adı altında çıkarılan imar affı başta olmak
üzere, yapı denetim sisteminde yapılan düzenlemeler, imar yönetmelikleri, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan
yeni Yapı Ruhsat Formu Standardı ile mühendisler ve mimarların imzalarının
kaldırılarak, Mühendis ve mimarlar yapı üretim sürecinden dışlanmıştır. Yapı
ruhsatlarında proje müelliflerinin imzasını kaldıran düzenlemenin; amacı
dışında uygulamalarla kent topraklarının yağmasını hızlandırarak her alanda
yıkım ve yoğun yapılaşmanın önünü açan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kentleşme ve planlama ilkelerinden
uzak olarak hazırlanan ve çoklu imar uygulamalarına ve eşitsiz yapılaşmaya
neden olan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği, kaçak yapılara ruhsat düzenleyerek
meşrulaştırılmasını sağlayan ve kaçak yapılaşmayı özendiren İmar Affı (Barışı)
ve sayısız KHK, torba yasa uygulamaları ile birlikte ele alınmalıdır.
SAHTECİLİĞİN ÖNÜ
AÇILDI
“Bütün bu düzenlemelerle; sahteciliğin önü açılmakta ve
proje müelliflerinin eserleri üzerindeki hakları, yani müelliflik hakları yok
sayılmakta, ruhsat alma süreçlerinin, proje müellifleri mimar ve mühendislerin
bilgisi ve onayı dışında tamamlanması amaçlanmaktadır. Proje müelliflerinin
imzaları alınmadan hazırlanacak olan yapı ruhsatlarında, ruhsat eki
projelerinin ve proje tadilatlarının denetimlerinin hangi yolla yapılacağı
anlaşılmamakla birlikte, bu durumun hukuki ve mesleki sorumluluğu uygulamayı
yapan belediyeler ve ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarını geri dönülmez ve
onarılmaz hukuki sorumluluklar altında bırakacaktır.”
BÜYÜK SORUNLAR
ÇIKACAKTIR
“Bu yeni uygulama ile ortaya çıkacak ‘sahte’ mimar ve
mühendisler denetimsiz yapılaşma ve yeterli koşulları taşımayan kişilerce
üretilecek yapı projelerinin sebep olacağı sorunların, gelecekte yaşanacak
yargı süreçleriyle beraber daha büyük teknik, hukuki ve bürokratik engellere ve
sorunlara neden olacağı da açıktır. TMMOB’ye bağlı meslek odaları olarak, Meslek
odalarının işlevsizleştirilmesine, mimar ve mühendislerin haklarının yok
edilmesine yönelik uygulamalara karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi
kamuoyunun ve meslektaşlarımızın bilgisine sunarız.” Kubilay ELDEMİRCİ