İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada, CHP liderlerinden sert açıklamalar geldi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Silivri’de görülen duruşmanın ardından basına açıklamalarda bulundu.

İmamoğlu’ndan Kanal İstanbul Tepkisi: “Kanal İstanbul Uğruna İstanbul’un Suyunu Kurutuyorlar” İmamoğlu’ndan Kanal İstanbul Tepkisi: “Kanal İstanbul Uğruna İstanbul’un Suyunu Kurutuyorlar”

“Cumhuriyet Tarihinin En Etkili Savunmalarından Biriydi”

CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik Ekrem İmamoğlu’nun davası sonrası basın mensuplarına açıklamalar yaptı. Ekrem İmamoğlu’nun savunmasının tarihi bir savunma olduğunu belirtti. Barikat koyulmasına tepki gösteren Çelik, “Adalet Sarayı Bulvarı, artık adaletin değil adaletsizliğin merkezi haline gelmiş durumda. Düşünün; bir il başkanı, 24 saat içinde üç kez Silivri’ye, iki kez Emniyet Müdürlüğü’ne, bir kez de Adalet Sarayı’na gitmek zorunda kalıyor. Bu durum, Türkiye’deki adalet sisteminin ne denli ayaklar altına alındığının en komik ve trajik göstergesidir. Şu an buradayız. Arkadaşlarımız, milletvekillerimiz ve partimizin farklı kademelerinden gelen birçok isimle birlikte alanlardayız. İstanbul'un dört bir yanından gelen yurttaşlarımız, cezaevi girişinin karşı tarafına dahi geçemedi. Barikatlar, adalete olan erişimi engelliyor ama biz birbirimize destek olarak kararlılıkla bu süreci sürdüreceğiz. Dün 130 öğrencimizi hep birlikte dışarı aldık, ama hâlâ içeride öğrencilerimiz var. Onları da alana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Aynı şekilde, örnek belediye başkanlarımızın ilk siyasi tutsaklarını da serbest kalana kadar savunacağız. Cumhurbaşkanı adayımız, milyonların iradesiyle seçilen bir liderdir. Onu da zindanından alana kadar mücadelemiz sürecek. Ve bu mücadele, sadece orada bitmeyecek. Erken seçimle birlikte milletin önüne sandığı getirerek, bu otoriter rejimi değiştirecek ve Türkiye’nin gerçek bir demokrasi mücadelesini başlatacağız. Bugün, Ekrem Başkan içeride tarihi bir savunma yaptı. Bana göre bu, 102 yıllık Cumhuriyet tarihinin en etkili savunmalarından biriydi.” dedi.

“Adalet Aramak Büyük Bir Çelişkidir”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise sürecin baştan itibaren siyasi saiklerle yürütüldüğünü ifade etti. Soruşturmanın hiç başlamaması gerektiğini ifade eden Günaydın, “Bakın, bu soruşturmanın hiç başlamaması gerekirdi. Ama başladı ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yönlendirildi. Oysa Çağlayan Adliyesi’nde 44 farklı ağır ceza mahkemesi var. Normalde UYAP sisteminde hangi mahkemenin hangi davaya bakacağı rastgele belirlenir. Fakat ne hikmetse, yıllarca bu mahkemede başkanlık yapmış bir kişinin başkanı olduğu 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne "tesadüfen" düşüyor. Aynı mahkemede, birlikte çalışmış üyeler de yer alıyor. Bu, tesadüf olamayacak kadar düzenli bir tercihtir. Duruşmanın görülmesi gereken yer Çağlayan’dır. Ama ne yazık ki duruşma, bir anda Silivri Cezaevi Kampüsü içindeki 2 No’lu duruşma salonuna alındı. Biz bu salonları tanıyoruz, burada yıllarca kumpas davaları görüldü. Şimdi aynı salonlarda adalet aramak büyük bir çelişkidir” ifadelerini kullandı.

“Ne Hakareti Kardeşim Ne Tehdidi?”

Ekrem İmamoğlu’nun net bir savunma yaptığını belirten Günaydın, “Gerekçe olarak "çok sayıda katılım olabilir, mağduriyet yaşanmasın" denmiş. Evet ama burası şehre 120 kilometre uzaklıkta ve bir cezaevinin içinde. Bu, adil yargılanma hakkının ihlali demektir. Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu, kendisine yöneltilen suçlamaları dinledikten sonra çok net bir savunma yaptı: “Ne hakareti kardeşim, ne tehdidi? Benim söylediğim şey şu: Türkiye’de adaleti yeniden inşa edeceğiz. Başsavcının da ailesinin de, çocuklarının da güvenliğini sağlayacak olan şey bu tesis edilecek adalet sistemidir” şeklinde konuştu.

“Milletin İradesine Zincir Vurulamaz”

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Burada tehdit nerede? Hakaret nerede? Ama bugün, 16 milyon İstanbullunun temsilcisi, bu düzene üç kez sandıkta galip gelmiş bir isim, sanık sıfatıyla yargılanıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bir tesadüf daha: Bugün, 11 Nisan 2025. Bizi doğrudan ilgilendiren 3 ayrı dava, aynı gün içinde görüldü. Sabah saat 10.00’da Sincan’da Ekrem İmamoğlu’nun başka bir davası vardı. Öğleden sonra saat 15.00’te ise Büyükçekmece Adliyesi’nde 2015 yılına ait başka bir dosya ele alındı. Yani biz siyasetçiler, bir günde adliyeler arasında, cezaevleri arasında mekik dokumak zorunda kalıyoruz. Bunun adı adalet değil, kaostur. Buradan açıkça ifade ediyoruz: Ekrem İmamoğlu’nu yargılayamazsınız! Milletin iradesine zincir vurulamaz! Bu iradenin arkasında 16 milyon İstanbullu ve Türkiye’nin vicdanı vardır.” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Songül BAŞKAYA