Türkiye’de 2024-2025 eğitim-öğretim yılınca öğrenciler sıralardaki yerini alırken, soru işaretlerini de beraberinde getirdi. 2023-2024 eğitim yılına nazaran daha ağır sorunlarla ilk ders zilinin çaldığını söyleyen Eğitim İş Antalya 1 No’lu Şube Başkanı Sadık Acar, ¨İktidar ve MEB eliyle eğitim, güncel siyasetin ve hamasetin aracı haline getirilmeye çalışılırken; önceki dönemlerden devreden sorunlara bu eğitim döneminde yenilerinin ekleneceği tartışmasız bir gerçektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) her eğitim dönemi sonunda eğitimin röntgenini çekmesi, eğitimin paydaşlarıyla kafa kafaya vererek sorunlar ve çözümlere dair raporlar oluşturması ve yeni dönem başlayana kadar bu raporlar doğrultusunda eğitimi iyileştirmesidir. Ancak Milli Eğitim Bakanı, hükümetin güncel söylem ve politikalarını eğitime enjekte etme işiyle o kadar yoğun ki: yeni dönemde eğitimi nelerin beklediği sorusunun cevabı kamuoyu için büyük bir belirsizliktir¨ ifadelerini kullandı.

İktidar eğitimin kaderini belirledi

ASLAN PAYINI AYIRIYORUZ

9 Eylül’de yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmen okullardaki yerini aldı. 74 bin okul ve 750 bine yakın derslikte zaman geçirecek olan öğrenci ve öğretmenleri bekleyen sorunlara yönelik tespitlerde bulunan Sadık Acar, ¨Okul ve derslik sayısındaki büyük açık yine kapatılmamıştır. Bunun sonucu olarak AKP’nin yıllar önce sonlandırmaya söz verdiği ikili eğitim uygulaması ile taşımalı eğitim garabeti yine sürdürülecek, Türkiye’deki bir sınıfa düşen ortalama öğrenci mevcudu sayısı yine utanç verici olacaktır. Üst yöneticiler tarafından bu sorunların çözülmesine dair hiçbir irade gösterilmeyeceğinin bir kanıtı da eğitime ayrılan bütçeden belli olmuştur. İktidarın, “Aslan payını ayırıyoruz” dediği eğitimin genel bütçe içindeki payı yine eritilmiştir. 2016’da yüzde 13,3 olan eğitim bütçesinin genel bütçeden aldığı pay, 2025 yılı için yüzde 10,8 olarak öngörülmüştür. Yani daha çok sorun, daha az kaynak ve daha az umursanmak, iktidar tarafından bu eğitim döneminin kaderi olarak belirlenmiştir¨ dedi.

SABUN DAHİ SORUN OLACAK

Yıllarca hem Milli Eğitim Bakanlığı’na hem de kamuoyuna rapor ve açıklamaların dikkate alınmadığını için okullarda kadrolu hizmet personeli sağlanmamış, okulların temizlik, bakım, onarım gibi hayati ihtiyaçları görmezden gelindiğini savunan Sadık Acar, ¨Hastanelerden sonraki en hijyenik kamu binaları olması gereken okullarımızda tuvalet kağıdı ve sabun dahi bu eğitim döneminde de sorun olacaktır¨ dedi. Konuşmasının devamında Sadık Acar, ¨Anayasal bir hak olan eğitimin ayrılmaz parçası olduğu halde öğrencilere kamu hizmeti olarak sağlanmayan beslenme ve ulaşım, yeni dönemde her zamankinden çok velilerin kabusu olacaktır. Zengini daha zengin, halkın geri kalanını ise daha yoksul yapan ekonomik krizde beslenme çantaları dolmamakta, çocuklar musluklardan su içmekte, veliler servis ücretlerini karşılamakta zorlanmaktadır. Üstelik kırtasiye masrafları da enflasyon yüzünden her geçen gün büyüyen bir sorun haline gelmiştir. TÜİK’in yıllık enflasyon yüzde 51,9 olarak açıkladığı Ağustos ayında İstanbul Planlama Ajansı’nın eğitim harcamalarında yüzde 120 artış olduğunu gösteren raporu bile tek başına gelir-gider uçurumunu tarif etmektedir¨ dedi.

Antalya Mimarlar Odası'ndan Lara davası Antalya Mimarlar Odası'ndan Lara davası

GERİCİLİĞİN DOZU ARTACAK

Yeni dönemde eğitimdeki gericiliğin dozunun artırılacağının, eğitimin daha da bilimsellikten uzak bir hale getirileceğinin de emarelerinin mevcut olduğunu söyleyen Sadık Acar, ¨Daha okulun ilk gününde “Çanakkale’den Gazze’ye vatan savunması” başlığı altında çocuklarımıza tarihsel olarak birbirine benzemez konuları, sırf güncel politik bir fayda gördüğü için dayatan anlayış, bu dönemde dernek/vakıf maskesi takan tarikatlarla yaptığı protokolleri artıracağını açıkça ilan etmiştir. Eğitimcilerin ve eğitim meslek örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanan 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' kapsamındaki yeni müfredat, anasınıfı ile 1, 5 ve 9. sınıflarda ilk kez uygulanacak ve bunun acı sonuçları da görülecektir. Gerici odaklara alan açmak için bilerek çözülmeyen yurt sorunu da yoksul öğrencilerin bir kısmının ne yazık ki yine tarikat yurtlarına yönlenmesine yol açacaktır. Yeni müfredatla eğitime başlayacak ilk kademelerde bu yıl bakanlıkça hazırlanan "beceri örgüsü" temelli ders kitapları okutulacaksa da bu programlar konusunda eğitimciler dahi bilgilendirilmediği için neler yaşanacağı şimdilik belirsizdir. İktidarın bilerek zorunlu eğitim kapsamına almadığı okul öncesi eğitimde ise gericiliğin dozu gün geçtikçe artmakta; pedagojiye, bilime, laikliğe aykırı faaliyetler denetimsizliğin de verdiği güvenle kanserli hücre gibi yayılmaktadır. Bu sözde eğitim kurumlarının sayısının bu dönemde artış göstermesi, okulöncesi eğitimde gericiliğin dozunun artırılacağının da habercisi olmuştur¨ şeklinde konuştu.

Kaynak: Dilan Andıç