Manavgat’ta
çıkan orman yangınlarında alevlerin arasından kurtarılan hayvanlar için sahra
hastanesi kuruldu. HAYTAP tarafından kurulan en büyük sahra hastanesinde
Türkiye’nin dört bir yanından gelen veteriner hekimler ve gönüllüler,
kurdukları çadırlarda yaralı hayvanların tedavisi için gece gündüz çalışıyor.
Veteriner hekim ve gönüllülerden oluşan arazi ekipleri, yangın alanlarına
giderek yangında zarar gören besi ve yabani hayvanları sahra hastanesine
getirip, kurdukları çadırlarda tedavi ediyor. Yaralı hayvanların tedavisiyle yakından
ilgilenen gönüllüler, hayvanlara ayrıca şarkı söyleyerek ve klasik müzik
dinleterek psikolojik tedavi uyguluyor.
YARALARI MÜZİKLE SARIYORLAR
Yangın
alanından getirilmiş ve ağır yanıkları olan bir koyunun başında şarkı söyleyen
Gökçe Yücekaya, yaralı hayvanların tedavileri uygulanırken sevgi ve klasik
müzik ile daha kısa sürede ayağa kalktıklarını söyledi.
Gökçe Yücekaya, “En başından beri burada HAYTAP sahra çadırında gönüllü olarak çalışıyorum. Müziğin iyileştirici bir gücü olduğu artık tüm dünyada biliniyor. Bu bizim aslında barınakta köpekler için de kullandığımız bir uygulamaydı. Köpeklerde aldığımız sonuçlar bizim burada yaralı olan koyunlarda denememize vesile oldu. Onların iyileşmesi için pozitif yönde çok etkilediğini gördük.
Klasik müzik veya onlara şarkı söyleyerek güzel enerjiler verdiğimizde daha
fazla ayaklandıklarını görüyoruz. Kesinlikle rahatlıyorlar. Bir kere her şeyden
önemlisi huzurlu oluyorlar. Zaten burada bu kadar gönüllü arkadaşımızla onları
bu kadar severek bakmasaydık bence bu kadar uzun sürede dayanacaklarını
düşünmüyorum. Ama şu an hepsi hayatta kalmak için direniyorlar. Ve bunun en
büyük nedeni inanın burada görmüş oldukları sevgi” dedi.
SAMANDAN YATAKTA YATIYORLAR
Sahra
çadırlarında alevlerin arasından kurtarılan hayvanların tedavi sürecinden
bahseden Merve Gülistan Aydın ise gönüllülerin, müzik dinleterek yaralı
hayvanları sakinleştirdiğini ifade etti. Merve Gülistan Aydın şöyle konuştu:
“Çok ağır
yanıkları olduğu için bu hayvanları çok kıpırdatamadık. Bulundukları yerlerde
onlara samandan yataklar yaptık. Çünkü onlar idrarlarını yapıyorlar ve altına
koyacağınız naylon onları yakabilir. Her şeyi düşünerek samandan yataklar
yaptık. Altlarına bez koyduk. Bu alt bezlerini gün içerisinde defalarca
değiştiriyoruz. Serum tedavilerine başladık. Kan cihazları, ultrason cihazları
ile tedavilerini hızlandırdık. Bütün hayvanlara yakalık taktık. Hepsinin tedavi
protokolü farklı çünkü. Hem antibiyotik hem ağrı kesici kremlerini sürdük. Onun
dışında psikolojik olarak destek vermek için bütün gönüllüler yanlarına uzandı,
müzik açarak onların daha sakin olmaları için çabaladılar. Sürekli oksijen
veriyoruz hayvanlara çünkü dumandan da etkilenen çok hayvanımız vardı. Hepsinin
tedavisi tamamlanınca da Bursa’daki çiftliğimize götüreceğiz.”
(İHA)