Yeniden Refah Partisi’nin TBMM’ye sunduğu nafaka düzenlemesinde değişiklik öngören yasa teklifine tepki gösteren EŞİK tarafından yapılan açıklamada; “YRP’nin bir sonraki adımı, nafakanın toptan yasaklanması ya da din adına konuşan kimi sözde din alimlerinin yaptığı gibi haram ilan edilmesi olabilir. Meclis Genel Kurulu sahte mağduriyetlere dayanan ve asıl mağduru milyonlarca kadın ve çocuk olacak bu teklifi reddetmelidir. Milyonlarca kadını ve çocuğu ilgilendiren bu yaşamsal konuda herkesi, kadın ve çocuk haklarını savunan bir duruş sergilemeye, laik hukukun temeli olan Medeni Yasa’yı savunmaya çağırıyoruz” denildi.
Yeniden Refah Partisi Fatih Erbakan imzasıyla TBMM’ye nafaka düzenlemesiyle ilgili Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi sundu. Kanun teklifinde; nafakanın süresiz olmaması, nafaka ödemesinin 5 yılla sınırlandırılması gibi düzenlemeler yer aldı. EŞİK Platformu, Yeniden Refah Partisi’nin nafakayla ilgili değişiklikler öngören kanun teklifine yaptığı açıklama ile tepki gösterdi.
EŞİK’in açıklaması şöyle:
“Yeniden Refah Partisi (YRP), Meclis İç Tüzüğü’nün 74. maddesine göre bir imza yeterli iken Meclis’teki beş vekilinin beşinin birden imzaladığı, nafaka hakkı aleyhine, bir kanun teklifi verdi. Teklif jet hızıyla Meclis komisyonlarına gönderildi. YRP, Türkiye’nin dört bir yanından gelen EŞİK’li kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini, kazanılmış haklarına sahip çıkma kararlılığını ortaya koyduğu 3 Ekim TBMM ziyaretinin hemen ardından, 6284 sayılı Şiddet Yasası’nı budama isteğini de dile getirmişti. YRP’nin tüm milletvekilleri ile kendince gövde gösterisi yaparak verdiği nafaka teklifi, Parti’nin kadın haklarına karşı açtığı savaşın kanıtlarından biri.
“KADINLARIN KAZANILMIŞ HAKKI OLAN NAFAKA, KAPALI KAPILAR ARDINDA, ERKEKLERİN POLİTİK PAZARLIKLARINA MALZEME HALİNE GETİRİLDİ”
Kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması, seçim öncesinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da hedeflerindendi. Gelen tepkiler sonucu taslak geri çekildi ancak Bozdağ tarafından seçim sonrasına ertelendiği belirtilerek erkeklere bir seçim vaadi olarak sunuldu. Seçim döneminde de AKP ve YRP’nin seçim mutabakat metninde kadınlar aleyhine yer alan maddelerden biriydi. Yani kadınların kazanılmış hakkı olan nafaka, kapalı kapılar ardında, erkeklerin politik pazarlıklarına malzeme haline getirildi.
6 Ekim 2023’te TBMM Başkanlığı’na sunulan YRP Teklifi, yangından mal kaçırır gibi hemen 10 Ekim’de Adalet Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve Plan ve Bütçe Komisyonu’na gönderildi. Teklif, Medeni Yasa’nın boşanma halinde bağlanan yoksulluk nafakasını düzenleyen 175 ve 176. maddelerinin değiştirilmesini içeriyor. Teklifte, yoksulluk nafakasının 60 ay (5 yıl) ile sınırlandırılması isteniyor. Ayrıca bu süre sonunda ‘Alacaklı tarafın mağduriyetinin devamı halinde, mağduriyet Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nca oluşturulacak fondan karşılanır’ ifadesi yer alıyor.
“ERKEKLERİN MAĞDURMUŞ GİBİ GÖSTERİLMESİ OPERASYONLARINA KARŞIYIZ”
Teklif’in gerekçesinde Yasa’daki ‘süresiz’ ibaresinin ‘fazlaca mağduriyet yarattığı ortadadır’ deniyor. Daha önce de sormuş ve derin bir sessizlikle karşılaşmıştık; kim bu süresiz nafaka mağdurları? Tekrar talep ediyoruz, ‘Bir gün evli kalıp haksız yere onlarca yıl nafaka ödeyen kaç erkek olduğuna, söz konusu dosyaların numaralarına, ödedikleri nafaka miktarına, nafakanın kadına mı yoksa çocuğa mı ödendiğine dair acilen kamuoyunu bilgilendirin’ varsa bile birkaç istisnayı geçmeyecek bir iddia nedeniyle, milyonlarca kadın ve çocuğun haklarının gasp edilmesine göz yummayacağız. Nafaka konusunun gerçek mağduru olan kadın ve çocukların unutturulup, kadınlara ve çocuklara yasal hakları olan nafakasını ödemek istemeyen erkeklerin mağdurmuş gibi gösterilmesi operasyonlarına karşı çıkmaya devam edeceğiz. Teklif’in gerekçesinde nafakanın kesilmesi şartlarının ispatlanması gerektiği ve bunun neredeyse imkânsız olduğu da belirtilmektedir. Evrensel hukuk ilkelerinden olan ‘iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür’ ilkesi, erkeklerin çıkarlarını korumak adına ayaklar altına alınmaktadır.
“NAFAKA EV İŞİNDEN EĞİTİME, İSTİHDAMDAN ÇOCUK BAKIMINA HAYATIN HER ALANINA YAYILAN VE YÜZYILLARDIR SÜREN KADIN ERKEK EŞİTSİZLİĞİNİN BİR SONUCUDUR”
Teklif’in gerekçesinde, ülkedeki bu yüksek enflasyon ortamında bile kadınların nafaka artırım davası açmalarından ya da ödenmeyen nafakalar için açılan davalardan şikâyet edilmektedir. Bu teklif ile adeta ekonomik krizin faturası kadınlara çıkarılmak istenmektedir. Gerekçeye bakılırsa YRP’nin bir sonraki adımı, nafakanın toptan yasaklanması ya da din adına konuşan kimi sözde din alimlerinin yaptığı gibi (İslami iddet müddeti, yani boşanmadan sonra gebelik olup olmadığının anlaşılacağı 3-4 ay dışında) haram ilan edilmesi olabilir. Tekrar hatırlatalım ki, nafaka ev işinden eğitime, istihdamdan çocuk bakımına hayatın her alanına yayılan ve yüzyıllardır süren kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucudur. Tüm bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için hiçbir şey yapmayanlar, kadınların evlilik sonrası hayatta kalmalarına ve çocukların eğitimlerine devam etmelerine ve geçimlerine destek olan nafakaya göz dikmektedir.
“BU HER TÜRLÜ ŞİDDETİN MEŞRULAŞTIRILMASIDIR”
Kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddete karşı olan, bunlarla mücadele eden herkes nafaka hakkının kısıtlanmasının yaratacağı sonuçların farkındadır. Kadınlar aleyhine iş yaşamında cinsiyet ayrımcılığının hüküm sürdüğü, evdeki çocukların ve yaşlıların bakımı dahil tüm ev işlerin kadınların üzerine yıkıldığı, kreş vb. kadın istihdamı destekleyecek hiçbir önlemin alınmadığı bir sistemde nafaka hakkına sınırlama getirmek cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecektir. Nafaka hakkını sınırlandırmak kadınlara karşı ekonomik şiddet olmasının yanında, kadınları ve dolayısıyla çocuklarını şiddet olan evliliklere mahkûm ederek her türlü şiddetin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Teklifte yer alan Bakanlık bünyesinde yeni bir fon kurulması konusu da daha önce EŞİK olarak defalarca söylediğimiz gibi, yeni ve ciddi toplumsal sorunlar doğuracaktır. Aile içi bir yükümlülüğün Türkiye koşullarında kamunun üzerine alınması; fon gibi, iktidarların keyfine kalmış formüller üretilmesi; gene kadınlar aleyhine olacaktır. Bürokrasi ile uğraşmak yine kadınlara kalacaktır.
“ÖNEMLİ OLAN KİMİN, KİMLERİN BU ÇİZGİDE DURACAĞI”
YRP bu teklif ile kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddeti görmezden geldiğini hatta artmasında sakınca bulmadığını, eşitlik gibi bir derdi olmadığını, cinsiyetçi aile modelini sürdürmek istediğini, kadınların ve çocukların şiddet içeren evliliklere mecbur bırakılmasında veya beş parasız sokağa atılmasında bir beis görmediğini bir kez daha cümle aleme ilan etmiştir. Şimdi önemli olan kimin, kimlerin bu çizgide duracağı ve YRP ile bir arada hareket edeceğidir. İçlerinde açıkça Medeni Yasa’nın lağvedilmesini, dini hukukun uygulanmasını, çok hukukluluğu, erkeğin reis olduğu cinsiyetçi aile modelini, erkek çokeşliliğini savunanların da olduğu; kadınları ve çocukları yoksulluğa ve şiddete mahkum etmekte beis görmeyen marjinal bir erkek grubu tarafından üretilen ve desteklenen bu propaganda tuzaklarına düşmeyin.
“LAİK HUKUKUN TEMELİ OLAN MEDENİ YASA’YI SAVUNMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Teklif’in gönderildiği Meclis Komisyonları (Adalet Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu) TBMM İç Tüzüğü’nün 38. maddesi gereği, teklifi Anayasa’nın metnine ve ruhuna aykırı olduğu için müzakere etmeksizin reddetmelidir. Teklif, toplumda ve ailede eşitlik sağlanması sürecini baltalayacağı gibi, kadınlar aleyhine net bir dolaylı ayrımcılık uygulaması olacaktır. Bu yönüyle, Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler’in kadınlara karşı ayrımcılığa dair sözleşmesi olan CEDAW’ın ihlal edilmesinin önünü açacağından, Anayasa’nın 90. maddesine aykırıdır. Ayrıca, Anayasa’nın kadın erkek eşitliğini güvence altına alan 10. maddesine ve ailede eşitliği düzenleyen 41. maddesine de açıkça aykırıdır. Komisyonlar bu görevlerini yerine getirmezlerse Meclis Genel Kurulu sahte mağduriyetlere dayanan ve asıl mağduru milyonlarca kadın ve çocuk olacak bu teklifi reddetmelidir. Milyonlarca kadını ve çocuğu ilgilendiren bu yaşamsal konuda herkesi, kadın ve çocuk haklarını savunan bir duruş sergilemeye, laik hukukun temeli olan Medeni Yasa’yı savunmaya çağırıyoruz.”