Duayen eğitimci Mustafa Koç, Milli Eğitim
Bakanlığı’nın TEOG sınavlarının yerine getirdiği yeni sınav sisteminin
olumlu ve olumsuz yanları olduğunu belirterek, “Eskinin devamı sayılmasın diye;
yeni bir kısaltmayla tanımlanacak bir sistem açıklandı ancak yeni sistem kısmen
eski Fen Liseleri sınavlarına benziyor” dedi.
Antalya Güneş Koleji Kurucusu
Mustafa Koç, 8’nci sınıflar için
Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş
(TEOG) sınavlarının yerine getirilen
yeni sınav sistemiyle ilgili görüşlerini açıklandı. Koç, Milli Eğitim Bakanlığı’nın her ne kadar ‘eskinin devamı
sayılmasın’ diye; yeni bir kısaltmayla tanımlanacak bir sistem açıkladığını
ancak yeni sistemin kısmen eski Fen Liseleri sınavlarına benzediğini iddia
etti. Koç, “Eskiden Fen Liseleri
sınavlarına girebilmek için Türkçe, Matematik ve Fen derslerinden öğrencinin
aldığı okul notları ölçü alınıyordu ve bu kısmen okul notlarının da ciddiye
alınmasını sağlıyordu. Yeni sistemde ise okul notları sadece adrese dayalı yerleştirmede
dikkate alınıyor” dedi.
10 MADDEYLE YENİ SİSTEM
10 maddede yeni sınav
sistemini şöyle değerlendirebiliriz;
1-“Nitelikli okullara” girmek için bir sınav yapılacak, ancak bu sınava girmek
zorunlu olmayacak.
2-Öğrencilerin
yaklaşık yüzde 10’u “nitelikli okullara” yerleştirilecek.
3-Sınavla öğrenci alacak okulların kontenjanları dolduğunda, okul başarı
puanları esas alınacak.
4-Merkezi Sınav, haziranın ilk hafta sonu yapılacak.
5-Sınav, Sözel ve Sayısal olarak iki bölümden oluşacak.
6-Sınavda 6, 7, 8. sınıf müfredatından 60 soru sorulacak ve 90 dakika süre
verilecek.
7-Sınavla öğrenci alacak liseler daha sonra açıklanacak.
8-Merkezi sınava girmeyen ya da sınava girdiği halde bir okula yerleştirilmeyen
öğrenciler, “Adrese dayalı okul sistemiyle” evlerine en yakın 5 okul tercihi
yapacak.
9-Öğrenciler; 6., 7. ve 8. sınıf okul başarı puanı ve tercih sırasına göre o
eğitim bölgesindeki Meslek Lisesi, İmama Hatip Lisesi ve Anadolu Lisesinden
birine yerleştirilecek.
10-Her iki gruptaki öğrencilerin yerleştirildiği okullar, aynı anda
açıklanacak.
OLUMLU VE OLUMSUZ YANLAR
Eğitimde mükemmel
bir sistem bulmanın kolay olmadığını kaydeden Koç, şöyle konuştu: “Açıklanan
yeni sınav sisteminde de olumlu, olumsuz tepkiler alan konular var. Uygulamada
karşılaşılan zorluklar ve eleştiriler artınca bir süre sonra bunların
bazılarında değişikliğe gidilmesi muhtemeldir. ‘Göç yolda düzelir’ diyen
millet, biz değil miyiz? Yeni sisteme, toplumda karşılığı olan olumlu ve
olumsuz yanlarıyla bir göz atalım. Bir sınav olması daima iyidir. Her şeyden
önce öğrencilerin nitelikli okullara yerleştirilmesi amacıyla az sayıda öğrenci
için de olsa ülke çapında bir sınav yapılacak. Sınavsız eğitim olmaz, merkezi
ve adil sınavlar daima olmalıdır. Eğer nitelikli okul diye bir kavramınız varsa
bunun başka bir yolu da yok. Bu sınavlarda bütün derslerden soru sorulması, 60
soru az olsa da yeteri kadar cevaplama süresi verilmesi (90 dakika) olumludur.”
HER OKULDAN BİR TANE OLMALI
“Getirilen, bir
sınavsız sistem olmasa da sınava katılmak isteğe bağlı. 8’nci sınıftaki 1
milyon 200 bin öğrencinin bu sınavlara girmesi TEOG’daki gibi zorunlu tutulmamış.
Kendi tercihiyle sınava girmek istemeyen öğrencilere bu hakkın tanınması doğru
olsa da bu sistemi sınavsız sistem diye sunmak doğru olmaz. Zorunlu olmasa da
yüksek oranda bir öğrenci bu sınava girecektir. Eğitim bölgelerinde her tür
okuldan en az birer tane olmalıdır. Öğrencilerin, adrese dayalı sistem adı
verilen mahalle okullarına yönlendirilmesi, ilk bakışta çok doğrudur. Bunun
için de belirlenecek eğitim bölgelerinin adil olması ve mağduriyetlerin
önlenmesi şarttır. Her eğitim bölgesinde en az bir nitelikli okul olması
beklenmeli ve öğrenciye yeteri kadar seçme şansı vermek için yeteri kadar
Meslek Lisesi, İmam Hatip Lisesi ya da gerekirse düz lise gibi okullardan da
bulunmalıdır.”
NİTELİKLİ - NİTELİKSİZ TARTIŞMASI
Nitelikli - niteliksiz
ayrımının yakışmadığını ad kaydeden Koç, “Nitelikli okullar tanımlaması, diğer
okullar açısından doğru bir tanımlama değildir. Soru sayısı çok az, binlerce
birinci çıkabilir. Nitelikli okullar sınavında son üç yılın (6-7-8)
müfredatının sadece 60 soruyla test edilmesi mümkün de değildir doğru da
değildir. Bu durum, puan hesaplamada ve sıralamada ciddi sorunlara yol
açabilir. Soru sayısı hiç değilse OKS ve LGS’de olduğu gibi 100 olmalıydı. Soru
sayısının daha sonra yeniden düzenlenerek artacağını düşünüyorum. Ayrıca
sınavda belirli sayıda ayırt edici sorular sorulmalı. Eğer kaliteli, ayırt
edici sorular sorulmazsa yine TEOG’da olduğu gibi binlerce birinci çıkabilir. Bu
da sınavlara olan güveni zedeler” diye konuştu.
NİTELİKLİ OKUL SAYISI DÜŞÜK
Merkezi sınavla
girilecek nitelikli okul sayısı ve yerleşecek öğrenci oranının çok düşük
olduğunu da vurgulayan Koç, şöyle devam etti: “Bir ön eleme yapılmadığı için
teorik olarak 1 milyon 200 bin öğrencinin sınava girme hakkı var. Oysa
bunlardan ancak yüzde 8’i, yani 100 bin kadarı önceden belirlenmiş okullara
yerleşebilecek. Bu durumda sınava girmeyen ya da girip de kazanamayan 1 milyon
100 bin öğrenci ise adrese dayalı sisteme göre kayıt yaptıracak. Eğitim
hayatımızın kalitesi açısından bu oranlar oldukça düşük değil midir? Öyleyse
hem nitelikli okul adı verilen okul sayısı hem de bu okullara yerleşecek
öğrenci sayısı artırılmalıdır.”
GENEL YETENEK TESTLERİ
Fırsat eşitliği
için genel yetenek testlerinin önemine de değinin Koç, sözlerini şöyle
tamamladı: “Sınavın sadece akademik bilgi üzerinden ve çok az soruyla
yapılması, pedagojik açıdan doğru değil. Ayrıca ezberci öğretimi öne çıkaran,
sadece bilgiyi ölçen sınav, öğrenciyi tanımada yeterli olamayabilir. Bu
elemenin daha isabetli ve daha adil olması için öğrencinin bilgiye dayalı
olmayan, yorumlama ve muhakeme yeteneğini ölçen Genel Yetenek testleri geri
getirilebilir. Geçmişte uygulanan bu testlerle özel ders alma olanağı
bulamayan, zihin becerileri yüksek, yoksul aile çocuklarına da nitelikli
okulları kazanma şansı verilebilir. Bu testler belki de fırsat eşitliğine bir
ölçüde katkı yapabilir.” Kubilay
ELDEMİRCİ