Türkiye’de düşen alım gücü sermayeyi daha da zengin ederken emekçiyi ise uçuruma sürüklüyor. Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğu açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşam sürerken, sermayenin serveti ise son 22 yılda arttı. Bir süredir uygulanan asgari ücrete Temmuz Ayı’nda yapılan zam uygulaması 2024 yılı içerisinde yapılmamış ve yıl içerisinde düşen alım gücü sebebiyle emekçi her ay daha da fakirleşmişti. Çeyrek asra yakındır AKP iktidarının yönettiği Türkiye’de yurttaşlar enflasyon altında ezilmeye devam ederken, Ocak Ayı’nda yapılacak olan zammın ne kadar olacağı da bilinmiyor.
“GELİRLER HIZLA GERİLEDİ”
17 bin TL ile yaşam savaşı veren emekçilerin insanca bir yaşama yaraşır zam yapılması talebini belirten Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Akdeniz Bölge Temsilcisi ve Genel-İş Sendikası Antalya Şube Başkanı Vedat Küçük, yüksek enflasyonun tüm ücretli çalışanların ve emeklilerin gelirlerini hızla eritmeye devam ettiğini dile getirerek, “TÜİK’in baskılanmış enflasyon verilerine göre bile asgari ücret ve bütün ücretler olağanüstü derecede geriledi. Bu nedenle gelir dağılımı, ücretliler ve dar gelirliler aleyhine daha da bozuldu. Açlık sınırının bugün 20 bin liranın üzerine çıktığı, yoksulluk sınırının 70 bin lirayı bulduğu bir ülkede 17 bin lira asgari ücret kabul edilemez” dedi.
“ASGARİ ÜCRETLİ ENFLASYONA EZDİRİLİYOR”
Emekçilerin ve emeklilerin maaşlarını enflasyon nedeni olarak gösteren AKP döneminde kendilerine yakın sermaye gruplarına çıkarılan vergi aflarına, verilen ihale ve teşviklerle sermayenin daha da zenginleşmesine tepki gösteren Başkan Vedat Küçük, Türkiye’de asgari ücretin sembolik bir ücret olmadığına işaret ederek, “Sendikal hakların kullanımının önündeki engeller nedeniyle Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücret civarında ücretlere mahkûm ediliyor, asgari ücretli ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor. ‘Bile, İsteye’ diyoruz çünkü hem hükümet kanadından hem de IMF kaynaklarından enflasyonun nedeni olarak ücretleri gösteren bir yaklaşım söz konusu. Enflasyonun gerçek nedeni işçilere verilen ücretler değil. Enflasyonun gerçek nedeni aşırı karlarını daha da artıran şirketler. Her eve giren iki asgari ücret ile en azından yoksulluk sınırının yakalanmasını istiyoruz. En önemlisi sendikal hakların önündeki engellerin kaldırılmasını ve toplu iş sözleşmesi kapsamının genişlemesini ve böylece asgari ücrete mahkûmiyetin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. İnsanca yaşanabilecek ücretler ve ‘gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet’ istiyoruz” dedi.