Yaklaşık 60 yıl önce Antalya’nın Konyaaltı ilçesi Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallelerinin bulunduğu geniş bir bölge "Afete Maruz Bölge" olarak ilan edilirken, bölgede yıllar içerisinde yapılaşma sürdü. ‘’7269 sayılı kanun gereği bu bölgenin imara ve yapılaşmaya açılamayacağı nettir’’ diyen Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı uyardı: ‘’Yakın tarihimiz ihmallerin getirdiği acılarla dolu. Yıllar öncesindeki tespitler afete sebebiyet vermeden gerekli adımlar atılmalı.’’
Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, ihmallerle deprem, yangın ve heyelan gibi pekçok afetin yaşandığı ülkemizde yetkililere Konyaaltı ilçesiyle ilgili uyarıda bulundu. JMO Şube Başkanı Karancı, 1959 tarihli Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’un 2. maddesi hükmü gereği 22 Ocak 1965 tarih ve 6/4239 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Afete Maruz Bölge ilan edilen Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallesi için adım atılmasını istedi.
RUHSAT İŞLEMLERİ DURDU
Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallesi’nin 59 yıl önce Afete Maruz Bölgesi ilan edildiğini kaydeden JMO Antalya Şube Başkanı Mustafa Karancı, ‘’Yıllar sonra gelinen noktada Konyaaltı Belediye’sinin Hisarçandır, Üçoluk ve Gökdere Mahallesi’ndeki mevcut plan ve ruhsat çalışmalarını İl Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğü’nün konu ile ilgili talebi neticesinde askıya aldığını, bu üç mahallede ruhsat veremediğini, ruhsata tabi yapımı tamamlanan inşaatlara da iskan veremediğini biliyoruz. İlgili bakanlık kararı kalkmadan, sınırları revize edilmeden vermesi de hem can hem de yapı güvenliği açısından mümkün değildir’’ dedi.
YENİDEN İNCELEME ŞART
‘’Yakın tarihimiz ihmallerin getirdiği acılarla dolu. Yıllar öncesinde ki tespitler afete sebebiyet vermeden gerekli adımlar atılmalı. Çözümü noktasında bilimin ışığında konu bütüncül olarak yeniden ele alınması gerekiyor’’ diyen JMO Şube Bakanı Karancı, bölgenin afet durumu ile mevcut heyelan risklerinin yeniden tespit edilmesinin ve değerlendirilmesinin zaruri hale geldiğini kaydetti.
YAĞIŞ DA TETİKLEYEBİLİR
Heyelanın yerçekiminin yanısıra yağışlarla da tetiklenebileceğini kaydeden JMO Şube Başkanı Karancı, ‘’Her ne kadar heyelan oluşumunda yerçekimi önemli bir faktör olsa da özellikle bölgemizde yaklaşan yağışların etkisiyle boşluk suyu basınçlarının artması sonucunda gerçekleşen heyelan riski daha da belirginleşmektedir’’ dedi.
BAŞKAN YAZIR’I HATIRLATTI
Akdeniz Gerçek’e açıklama yapan Başkan Karancı, ‘’Antalya’nın geçmişinde de benzer olaylar yaşanmış; örneğin, 25 Şubat 2018’de Antalya-Kumluca D-400 karayolunda Yazır Mahallesi’nde yoğun yağışlar sonucu meydana gelen heyelan ciddi hasara yol açmıştır. Resmi raporlara göre, bu heyelanın yol çalışmasında kullanılan dolgu malzemesinin mevsimsel yağışlarla stabilitesini kaybetmesi sonucu oluştuğu belirtilmiştir. Jeolojik, topografik ve iklimsel koşulların yeni heyelanların oluşmasına elverişli olması nedeniyle önlemlerin alınması gerektiği vurgulanmıştı.
2 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ
Daha eski yıllara dönersek benzer şekilde, Konyaaltı ilçesi Hisarçandır Mahallesi’nde 1952 yılından itibaren kayıt altına alınmış heyelan olayları mevcuttur. Hatta, 2023 yılında bir taş ocağının ruhsatı ile ilgili vatandaşların eylemi sırasında 1960 yılında yaşanan bir toprak kayması sonucu 2 vatandaşın hayatını kaybetmesi bölge kamuoyunda gündeme gelmişti. O yıllarda, muhtemel hem bu yüzey hareketleri hem de ölümler nedeniyle bölgede ilgili kurumlar tarafından çalışmalar yapılmış ve genel hayata etkili olduğu gerekçesi ile çeşitli önlemler üzerinde durulmuş’’ dedi.
‘’KANUN GEREĞİ YAPILAŞMA OLAMAZ’’
Başkan Karancı son olarak şunları söyledi: ‘’7269 sayılı kanun gereği bu bölgenin imara ve yapılaşmaya açılamayacağı nettir. Günümüze kadar bu iş ve işlemlerin nasıl yapıldığını anlamakta zorlanıyorum. Yerel idarelerin ilgili bakanlar kurulu kararını uygulamaması, yok sayması, ihmalleri ya da yeterli özeni göstermemesinin bir sonucu olsa gerektir ki bölgede hızlı bir yapılaşma olmuş. Çok sayıda konut yapılmış, yerleşim yerleri genişlemiştir. Bir nevi bakanlar kurulunun afete maruz alanı kararı da unutulmuş gibi görünüyor.’’
CAN VE MAL GÜVENLİĞİ TEHLİKEDE
‘’İlgili bakanlık kararı kalkmadan, sınırları revize edilmeden vermesi de hem can hem de yapı güvenliği açısından mümkün değildir. Yakın tarihimiz ihmallerin getirdiği acılarla dolu. Yıllar öncesinde ki tespitler afete sebebiyet vermeden gerekli adımlar atılmalı’’ diyen Karancı, şunları kaydetti: ‘’Çözümü noktasında bilimin ışığında konu bütüncül olarak yeniden ele alınması gerekiyor. Bölgenin afet durumu ile mevcut heyelan risklerinin yeniden tespit edilmesi ve değerlendirilmesi zaruri hale gelmiştir.
BÖLGESEL DEĞERLENDİRME ŞART
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak Tedbirler ve Yapılacak Yardımlara Dair Kanun‘da tanımlı doğal afet tehlikelerini bilimsel veriler ışığında bölgesel olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Mühendislik problemlerini belirlemek, alanların arazi kullanımı - yerleşime uygunluk değerlendirmesini yapmak, teknik ve/veya idari gerekçelere bağlı olarak gerekli önlemleri önererek afet zararlarını azaltmak için Jeolojik- Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme Etüt Raporları‘nın hazırlanması ve sonuçlarının ilgili idarelerce bakanlar kurulu kararlarına yansıtılması gerekmektedir.’’
AFET ALANINDA KALAN YAPILAR YIKILMALI
‘’Çalışmalar sonucunda afet alanına ait sınırlar netleşecek ve muhtemelen daralacaktır. Ancak bu çalışma sonucunda afet alanında kalan yapılar tespit edilirse derhal boşaltılması ve yıkımı gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. O yüzden konu ile ilgili çalışmaların zaman geçirilmeden bir an önce başlatılması gerekmektedir.’’