Antalya’da kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Aydın Kanza Parkı’nda bir araya geldi. Yaklaşık 800 kadın için polis ekipleri geniş güvenlik önlemi aldı. Parkın çevresi güvenlik bariyerleri ile kapatılırken kadınlar içeriye arama noktalarında üzerleri arandıktan sonra alındı. Kadınlar park içinde halaylar çekip sık sık kadın haklarını içeren sloganlar attı. Saat 14.30’da Antalya Kadın Platformu öncülüğünde yürüyüşe geçti. Kadınların yürüyüş güzergahını içeren 100. Yıl, Güllük ve Cumhuriyet Caddesi boyunca bariyerleri önlemin alındığı ve trafik akışının kesildiği görüldü. Geniş güvenlik önlemi altında yürüyüşe geçen platform üyesi kadınlar Cumhuriyet Meydanı’na kadar pankartlar, dövizler, sloganlar, düdükler ve zılgıtlar eşliğinde yürüdü. Yürüyüşe bazı kadınların çocuklarıyla geldiği görülürken, az sayıda erkeğinde etkinlikle yer aldığı gözlemlendi.
En önde Antalya Kadın Platformu’nun açtığı, “Savaşa sömürüye, yoksulluğa laiklik ve LGBT+ düşmanlığınıza karşı ‘Kutsal ailenizi yıkarak geliyoruz’” pankart arkasında yürüyen yüzlerce kadın saat 16.00’da Cumhuriyet Meydanı’na geldi. Burada Atatürk Anıtı önüne kurulan platformdan alana giren dernek, STK, sendika, siyasi parti temsilcileri tek tek anons edildi. 8 Mart bildirisi Türkçe ve Kürtçe olarak okundu.
“SİMGE GÜNLERDEN BİRİDİR”
Antalya Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Özlem Yavuz, 8 MART Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nün tarihinin, 1857’de Amerika Birleşik Devletleri’nde bir tekstil fabrikasında çalışan yaklaşık 40 bin kadın emekçinin, eşit işe eşit ücret ve daha iyi koşullarda çalışma talepleriyle örgütlenerek greve gitmesi, polisin bu greve müdahalesiyle çıkan yangında 129 kadının hayatını kaybetmesiyle başladığını aktardı.
8 Mart örgütlenen, talepleri için direnen ve bu uğurda hayatını kaybeden kadınlara atıfla kadın mücadele tarihinin simge günlerinden biri olduğunun altını çizen Yavuz, “ O günlerden bu yana tüm dünyada kadınlar adalet, eşitlik, hak ve özgürlük mücadelesini yükselterek, her 8 Mart’ta emek sömürüsüne, savaşlara, yoksulluğa, eşitsizliklere, adaletsizliğe ve kadınları yok sayanlara karşı sözünü dile getiriyor, meydanları dolduruyor. Bizler de bu yıl 8 Mart’ı bugünün sağ, muhafazakar ve gerici iktidarlarının yoksulluk, istikrarsızlık, şiddet; daha çok kriz getiren ırkçı patriarkal kapitalizmine, savaşlarına, LGBTİ +düşmanlığı ve nefret söylemlerine isyanımız ve öfkemizle mücadeleyi yükselterek, aynı kararlılıkla geleceğe taşıyoruz.” diye konuştu.
“POLİTİKALARA ELEŞTİRİ”
AKP’nin kadın ve ekonomik politikalarını eleştiren Yavuz, “Esnek ve güvencesiz istihdam değil güvenceli istihdam, güvenli iş yerleri istiyoruz. İktidarın gerici politikalarını hayata geçirmesinde en büyük destekçisi olan diyanet verdiği fetvalarla, yaptığı çalışmalarla kadın düşmanlığını açık etmekte ve kadını sadece aile içinde toplumsal cinsiyet rollerine uygun olarak var etmeye çalışmaktadır. Aile ve rehberlik büroları, evlilik öncesi eğitim programları, aile ve boşanma konusunda verdiği gerici fetvalar kadını aileye hapsetmenin, emeğini sömürmenin meşrulaştırılmasına yönelik adımlardır. Cemaatten, aileden, milliyetten, cinsiyetten bağımsız olarak eşit yurttaşlık hakkı tanıyan laiklik iktidarın hedefindedir. O nedenle laiklik mücadelesi kadın olarak var olabilmemizin olmazsa olmazı ve eşitlik ve özgürlük mücadelemizin vazgeçilmezidir. Eşit, özgür yaşama talebinin suç sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Toplumsal muhalefet bir bütün olarak hedef alınmış durumda. Emek mücadelesi veren sendikacılar, seçilmiş siyasetçiler, özgür basın emekçileri, sanatçılar cezaevlerinde. Seçilmiş belediye başkanları ve eşbaşkanları birbiri ardına görevden alınıyor. Doğrudan atamalarla yerel yönetimler kayyumlara devrediliyor. Görevi devralan kayyumlarla yerel yönetimler bünyesindeki cinsiyet eşitliği temelli kurullar ve merkezler işlevsizleştiriyor, toplu sözleşmeler geçersiz kılınıyor. Buna karşı ses yükseltmekse suç sayılıyor. Sağ muhafazakar otoriterliğin yükseldiği dünya düzeninde ırkçıların, aşırı sağın oylarının arttığı, bazı ülkelerde hükümet ortağı olduğu Batı’nın, Ortadoğu’yu dilediklerince şekillendirme girişimlerinin bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracağını görüyoruz.” ifadelerine yer verdi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE DÖNÜLSÜN”
2025 yılını aileyi yılı değil kadın yılı ilan ettiklerini ifade eden Yavuz, “ Savaş politikalarına son verilsin, kaynaklar eğitime, sağlığa ve kadın istihdamına aktarılsın, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılsın, diyoruz. Ülkemizde yaşanan 6 Şubat Depreminden hem fiziksel hem ekonomik anlamda en çok etkilenenler kadınlar olmuştur. Ekonomik güvencesizlik ve bakım yükünün artması da kadınları derinden etkilemektedir. Dünya genelinde her 3 kadından 1’i fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Türkiye’de ise kadın cinayetlerinin geldiği boyutu, 2024’ün Ekim ayından buyana endişeyle takip ediyoruz. 2024’ün son aylarında Narin’in ailesince katledilmesi ve izleyen günlerde artan kadın cinayetleri, eril yargının Muğla’da vahşice katledilen Pınar Gültekin’in katilinin haksız tahrik indiriminden faydalanabileceğine hüküm getirilmesi bir kez daha bu iktidarın kadına yönelik şiddetle mücadele kararı olmadığını gösterdi. Kadınların aileleri içinde, evde, sokakta ve işyerlerinde güvende olması için İstanbul Sözleşmesine dönülsün ve kadını şiddet ve istismardan, ayrımcılıktan koruyacak uluslararası standartlar hayata geçirilsin, ulusal mevzuat buna göre düzenlensin istiyoruz.”dedi.
Yavuz, kadın emeğini görünmez kılan, kadınları yoksullaştıran, güvencesizleştiren ve yaşam hakkını elinden alan, otoriter politikaları kabul etmediklerini belirtti.
“KADINLAR ÖRGÜTLENDİĞİNDE DÜNYA DEĞİŞİR”
Kadınların uğradıkları eşitsizlik, ayrımcılık ve sömürüye karşı seslerini daha fazla yükseltebilmeleri, taleplerini alanlarda dillendirebilmeleri için 8 Mart’ın Türkiye’de tüm kadınlar için resmi tatil ilan edilmesini talep eden Yavuz,” Geçmişten bugüne mücadele ederek, örgütlenerek, direnerek ve dayanışarak dünyayı değiştiriyoruz. Bizi evle, savaşla, yoksullukla ve baskıyla kuşatmaya çalışan erkek egemen sistemin getirdiği eşitsizliğe, baskıya ve bizi susturmaya, haklarımızı gaspetmeye çalışanlara karşı birleşelim, mücadeleyi büyütelim. Kadınlar örgütlendiğinde, birlikte mücadele verdiğinde dünya değişir.” ifadelerine yer verdi.
Konuşmaların ardından bir süre daha alanda halay çeken kadınlar sessizce dağıldı.