Yaşam insana her an bir şey öğretir. Önemli olan yaşamın öğretisi değil, sorun
bu öğretilenlerden bizim ne ders aldığımızdır. Çünkü yaşamak, nefes alıp vermek
değildir.
İnsanoğlu yaşam savaşından başarılı çıktı ise, kendisine ve çevresine karşı
verdiği var olama savaşımında bir "muhasebe" yapma yeteneğini
geliştirdiği içindir.
Bilindiği üzere muhasebe, "karşılıklı oturup hesap görme, hesaplaşma"
işidir.
Bu kişinin kendisi ile olduğu gibi, çevresi ile de geçerlidir.
Zaman kavramı, insanlığın var oluşundan bu yana insan yaşamında hep var
olmuştur.
Güneş ne zaman doğar, yağmur, kar ne zaman yağar. Ağaçlar, bitkiler ne zaman
ürün, meyve verir. Hep yaşamını ilgilendiren şeyler ile ilgili olarak bir zaman
değerlendirmesi yapmıştır. Zaman ile de bunu kayda geçirip, kendisi, yaşamı,
daha sonra da sorumluluğu olduğu şeyler ile ilgili olarak kullanmaya
başlamıştır.
Takvimde böylece ortaya çıkmıştır. Bilenen tarihte ilk güneş sistemine bağlı
Takvim M.Ö.4000'li yıllarda Mısırlılarca kullanılmıştır. 365 gün ve 30'ar güne
bölünmüş 12 aya, ayrılarak.
Hz Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret(göç)ini başlangıç sayıp Ay'ın Dünya
etrafında dönüşü esas alan Hicri Takvim ise 354/355 gün esaslıdır.
Kameri, İbrani, Rumi,,,,,gibi takvimlerde toplumlarca kullanılmış ya da
kullanılmaktadır.
Hicri Kameri (biz hicri olarak biliriz) takvime göre, yeni yıl(1 Muharrem) 1
Temmuz 622'den başlar. Miladi Takvimin 2 Ocak 2018'idi de, Hicri takvime göre
16 Rebiülahir 1439'dur.
Amacım takvim değil zaman konusunun insan yaşamında ki yeri idi. Bunları
yazmamın sebebi ise, insanlar yaşamlarındaki, değerleri toplumsal oluşturulan
değer ve kurallarda pek ayrı tutamazlar. Dünya Ülkeleri ile yaz-kış saat uyumuna
bile direnilememesi gibi.
İki ayrı takvimin çıkmasına neden olan topraklar biri birlerinden çok uzak ve
iletişimsiz coğrafyalar değillerdir. Bu bir ön kabul olup, üstüne kişisel,
toplumsal olarak inşa edilen yapılandırmalardır.
Kişisel muhasebe, hesaplaşmaya gelince; bu Ülkede, bu toplumsal ve düşünsel
yapılar ve ilişkiler içinde olmak zorunda olunduğuna göre, yapılması gerekende,
bu yapılar içinde nerelerde yanlışlıklar, eksiklikler var ona bakmak
gerekecek.
Örneğin, sanal sosyal çevrelere bir sebep ile gireli üç yıl oluyor. Tanıdığım,
uzun zamandır görmediğim, tanıdığım ama görüşmediğim, hiç tanımadığım ama bir
şekilde buradan tanıştığım bir çok arkadaşım oldu. Ve bundan da çok mutluyum.
Üç yıl, evrenin yaşamında bir hiç. Hatta yok hükmünde, oysa bir insan ömründe
çok şey.
Çünkü yaşam, zaman değer katılarak anlamlılaştırılan bir şeydir. Biri birimizin
yaşamına bir anlam katmıyor isek, bir arada olmanın bir anlamı, sebebi yok ki.
Yaşamında bir anlamım olmadığını düşündüğüm, gördüğüm arkadaşlarımdan kendimi
arındıracağım.
Kendim yen yılda yaptığım ön muhasebem bu.
Bu, belki de ilk buradan başlayacak. Sonra
siyasi, sosyal, iş ilişkilerime gelecek sıra.
Tabi bu yerler boş da kalmayacak. Bir şeyler ve birileri olacak. Çünkü yaşam,
saniyesi anlamsız ve boş geçirilmeyecek kadar değerli bir şey. Farklı
zaman/takvim ve saat dilimleri kullanarak, ayrı devirlerde yaşamak pek akıl
kârı değil de.
Bu yüzden, yaşamımızdaki her şeyin değerini bilelim. Her şeye bir anlam katalım
ve yaşadığımız Ülke ve Dünyanın daha iyi, daha güzel ve yaşanılır olması için
çalışalım.
Gereklileri ve gereksizleri ayırmaya ilk önce kendimizden başlayalım. Dünyayı
ve dünyamızı anlamsız bir yığın haline getirmeyelim.
2018'in, sevgi, umut, barış, dostluk, güven, ne ezen ne de ezilen, horlananın
olmadığı bir yıl olması için el ele verelim.
Ne dersiniz?