Haftanın 6 günü sizlerle
buluşmaya alışmışken, korona günlerinde haftalık buluşmak yetmiyor. İnternet ve
sosyal medya üzerinden her gün sizlerle olsak da basılı gazetemizin haftada bir
sizlerle buluşacak olması Basın İlan Kurumu (BİK) kararıyla bu ay da devam
edecek. Bu kapsamda bugün, 7 Mayıs’ta, 14 Mayıs’ta, 20 ve 27 Mayıs’ta gazetemiz
yayınlanacak. Dileğimiz en kısa sürede tekrar günlüğe dönebilmek…
Gelelim koronalı günlerde yasaklar arasında geçirilen 1 Mayıs’a. İlk kez 1 Mayıs’ta alanlarda değildik. Yürüyüş, açıklama, çelenk sunma yoktu. Hatta İstanbul’da Taksim Meydanı’na çelenk sunmak isteyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve sendikacılar sembolik törene müdahale edilerek yaka, paça gözaltına alındı. Serbest bırakıldılar sonunda ama 1 Mayıs, gözaltılı geçti…
Zaten 1 Mayıs, yasaklı ve ev hapsindeyken…
Sendikacısı, emekçisi için
daha da zorlu geçecek günlere giderken emeğin, en yüce değer olduğu ama o
değeri bir türlü alamadığı bir ortamdayız. Olağanüstü günlerden geçtiğimiz bir
ortamda değeri daha çok belli olan ama yaşam ile geçim arasında sıkışmış
emekçilere sormak lazım, hallerini, taleplerini…
Ama ne soran ne çözüm olan
var. Ancak basın olarak ses oluyor, söz oluyor aktarıyoruz size. Bugün de
Belediye İş Antalya Şube Başkanı Mehmet Mercan, anlattı…
Haklarını istedi…
Dilerim duyan olur.
Sağlık, güvenlik, temizlik, sosyal hizmetler, alt yapı, gıda, üretim vs her
alanda emekçinin durumu ortada. Evine bile gidemeden aralıksız mesai vermek
zorunda olan tüm emkçilerimize sonsuz teşekkürler. Emeklerine sağlık…
Gerçi memuru, taşeronu,
işçisi, emeklisi hepsinin derdi aynı. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam
sürememek…
Elbette bu sadece bugünün
konusu değil. Uzunca bir süredir var olan ama bugünlerde daha çok konuşulan bir
sorun. Ve çözüm de bulunması gerekiyor…
Öyle günübirlik
açıklamalarla, bir parmak bal çalmayla olacak iş de değil. Bir yanda can derdi,
bir yanda geçim derdindeki emekçinin yaşam standartları yükseltilmeli…
Üretici, esnaf, küçük ve
orta ölçekli işletmeler için de faaliyetlerini sürdürecek ortamlar yaratılmalı…
Evet, artık şu bir gerçek
ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ben bu vahşi kapitalizmin ‘paranın herşeyi
satın alamadığını’ anladığını pek sanmıyorum. Sanal alem üzerinden ’tüketim
artırıcı’ çabalar sürüyor…
Talan, yağma diz boyu.
Memleketin her köşesi müdahalelerle yağmalanıyor. Taşı, toprağı, havası, suyu,
doğası talan altında…
Derdimiz büyük yani. Hatta
öyle ki bakın Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde kaleme aldığım
yazımın ancak son bölümüne
3 Mayıs’ı konu alabildim. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü ayaklar
altında. Kara bir tablo, kara bir karnemiz var. Kalemler, tutuklu. Kelimeler,
prangalı. Pekçok adi suçlunun salıverildiği bir ortamda gazeteciler tutuklu…
Ama pes etmek yok…
Susmak yok…
Özgür ve demokratik bir
Türkiye için sonuna kadar mücadele edeceğiz…
Sağlıklı günlerde buluşmak
dileğiyle…