Ülkenin birinde iki komutan habercilerini birbiriyle yarıştırır, birinci komutan habercisini çağırıp 'Al şu on doları git bana son model bir araba al üstünü de getir' der. Haberci ‘Emredersin’ der makamdan çıkar. İkinci komutan habercisini çağırır ve 'Oğlum git bak bakayım ben evde miyim?’ der. İkinci haberci de ‘Emredersin’ der ve makamdan çıkar. Biraz sonra haberciler dışarda buluşurlar. Birinci haberci ' Bizim komutanda hiç akıl yok. Bana on dolar verdi. Git bana son model araba al. Üstünü de getir’ dedi. ‘Ya oğlum bugün Pazar. Her taraf kapalı bilmiyor musun’ der. İkinci haberci de 'Bizim komutanda da hiç akıl yok. Bana oğlum git bak bakayım ben evde miyim diye emir verdi. Halbuki yanında telefon var, aç karına sor. Beni ne diye gönderiyorsun?' der. Görüldüğü gibi fıkra tam bir yanlışlıklar komedisi.
Adana Demirspor maçı da tam bir yanlışlıklar komedisi halinde cereyan etti. İlk önce seyirci desteği sayısal olarak az. Daha sonra bir türlü takımı oturtup ideal on biri kuramadık. Her hafta rotasyon var. Maç başlıyor stoperimiz ayağındaki topu kaptırıyor. Daha ilk dakika dolmadan gol yiyoruz. Takımın morali sıfırın altında. Akabinde sekizinci dakikada kırmızı kart on kişi kalıyoruz. Sonradan oyuna giren Japon futbolcumuz Nakajima oyuna girer girmez oyundan atıldı. Sahada dokuz kişiyiz ve maç 3-0 aleyhimize bitiyor.
Sonuç; bu yanlışlıklar komedisine mi desem yok öyle demeyeyim. Çünkü komedi diye nitelendirdikleri aslında trajedi. Haftaya bay çekiyoruz ondan sonrada 1 Ekim’e kadar maçımız yok. Antalyasporlu futbolcuların dikkati çekilmeli ve bu arada çok ama çok sıkı günde çift antrenman ile bu ara değerlendirilmelidir. Daha ligin başındayız ama biran önce toparlanmak zorundayız. Asıl şimdi Nuri Hoca'ma büyük iş düşüyor. Kendisi bu krizi en az kayıpla atlatacak derecede donanımlıdır. Bu bakımdan ben hocama güveniyorum ve hatta diyorum ki bu zor günlerde camia olarak hocamızın arkasında durmalıyız ve kenetlenmeliyiz.
İyi haftalar hoşça kalın.