Bu güne kadar ne çok yazı okumuşsunuzdur, taraf, taraftarlık, tarafsızlık üstüne. İnsan doğası gereği mecbur kaldığında taraf oluyor! Tarafını seçerken de onu etkileyen şeyler var. Mesela vicdanı var, çıkarları, korkuları ve tabii dolmasını istediği cüzdanı var! Tarafını seçerken, kararını etkileyen bu şeylerden hangisi ağır basıyorsa, onun taraftarı oluyor!
Tabii bir
de “tarafsızım” deyip, susanlar var! Ama susunca da tarafsız olunmuyor aslında!
Bunu size meşhur bir “Alman hesabıyla” anlatayım;
“Eğer bir
masada bir Nazi konuşuyorsa ve o masada 10 kişi susup, onu dinliyorsa; o masada
11 Nazi var demektir!” diyor Almanlar.
“Bir
haksızlık karşısında “tarafsızım” diyen biri, artık bir taraf olmuştur!” diyor
Brachovel.
Yine bu
konuda;
“İtfaiye
ile ateş arasında tarafsız kalınmaz” diyor Winston Churchill, yıllar
öncesinden.
Zulmün,
zorbalığın, haksızlığın olduğu yerde tarafsızım diyorsanız; aslında zalimden,
zorbadan, haksız olandan yana taraf oluyorsunuz demektir! Bu aynı zamanda;
“Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın” anlamına da gelir! Ama yılan, eninde
sonunda sizi de sokar!
Kabul
etmek gerekir ki; haklı ve zayıf olandan yana taraf olmak; zulmü üstünüze
çekmek demektir! Vicdanınızın sesini dinleyerek doğru tarafı seçmek, doğrudan
yana olmak, sizi zorbanın, zalimin hedefi yapar! Bu durum korkutur insanları ama
yine de vicdan ağır basarsa bir toplumda, zulüm ve haksızlık bir ölçüde azalır.
Taraf
seçerken cüzdanları ağır basanlara gelince; para sesi, vicdanınızın sesini
kesmişse, insan olmanın erdemini unutmuşsanız, bir kez daha düşünün derim!
Paranıza ve sizin için fiyat biçenlere de çok güvenmeyin. Çünkü onlar,
ellerindeki güçle, bir gün sizi de ucuzlatırlar!