Uygar bir dünyada, uygarlıktan uzaklar! Sayıları giderek çoğalıyor! Hayata dair güzel duyguları, estetik anlayışları yok!

_ Güzel sanatları sevmiyorlar.

_ Resim, müzik, heykel sanatı onlar için yok gibi.

_ Konserleri sevmiyorlar.

_ Tiyatroyu, sinemayı sevmiyorlar. Zaten oralara da gitmiyorlar.

_ Kitap okumuyorlar, gazete almıyorlar.

_ Gülmeyi, gülümsemeyi ayıp sayıyorlar.

_ Kendileri gibi düşünmeyenlere düşman gibi davranıyorlar.

_ Öfkeden, nefretten, şiddetten besleniyorlar!

_ İntikam duygularıyla dolular. Yalan, iftira ve zulüm en büyük silahları.

_ İnsan haklarına ve özgürlüklere hiç saygıları yok!

_ İnsanlara kendi kurallarını, yaşam tarzlarını zorla dayatıyorlar.

_ Kadınları ikinci sınıf insan gibi görüyorlar. Onların nasıl giyineceğine, nasıl davranması gerektiğine, karar verme hadsizliğindeler!

_ Mutluluğu, huzuru, özgürlüğü bilmiyorlar.

_ Uygarlığın araçlarını kullanıyorlar ama uygarlıktan uzaklar!

_ Sorgulamak, öğrenmek, bilmek ve araştırmaktansa; kendi doğrularına inanmayı tercih ediyorlar.

_Empati yoksunu olarak yaşıyorlar.

_ En kötüsü de, bilmediklerini bilmiyorlar! O yüzden öğrenmeye de gereksinim duymuyorlar.

_ İnsan onlara ne kadar kızsa da, yine de acıyor hallerine!

 

Çünkü yaşarken ölmüş gibiler! Yaşamdan tat almayı, uygar olmayı, insanları sevmeyi, huzuru, mutluluğu gerçek anlamda bilmiyorlar! Bilmeye, araştırmaya, öğrenmeye çabaları da yok, niyetleri de! Bu yalnızca onların suçu da değil! Toplum içinde varlıklarını, acınası hallerini, yozluklarını görmezden gelenlerin de, onlar için birazcık çaba göstermeyenlerin de suçu var! Kısacası bu durumlarından herkes sorumlu. Şimdi oturup düşünme, acil ve uzun vadeli çözümler üretme zamanı. Bu insanlar da uygarlıktan nasibini almalı! Yoksa huzur kalmayacak!