Tüm Türkiye’de konuya ilişkin tepkiler büyürken Antalya’da DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Vedat Küçük ve Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası Antalya Şube Başkanı Tanju İşeri yaptıkları açıklamada, “Emek sömürüsüyle katliam sürüyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ceosu olduğu Çalık Holding’e ait Lidya Madencilik ve ABD menşeili SSR Mining ortaklığında kurulan Anagold Madencilik alt kuruluşu adı altında işletilen Erzincan’daki altın madeninde göçük oluşmuştu. 9 işçinin göçük altında kaldığı maden ile ilgili tepkiler büyürken, Antalya’daki sendikalar da yaptığı basın açıklaması ile ses yükseltti.

ÇOK TEHLİKELİ BİR FELAKETLE KARŞI KARŞIYAYIZ 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Akdeniz Bölge Temsilcisi Vedat Küçük, “Erzincan İliç'te Çöpler Altın Madeni'nde siyanürlü yığın sahasındaki çökme sonucu büyük bir felaket ile karşı karşıyayız. ABD merkezli SSR Mining ve Çalık Holding ortaklığıyla kurulan Anagold AŞ'ye bağlı madende 9 çalışanın kayıp olduğu resmi açıklamalarda yer aldı. Sayının artmasından endişe ediyor, kayıpların bu korkunç felaketten kurtulmuş olmasını diliyor, tüm işçilere ve bölge halkına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Öte yandan milyonlarca ton sülfürlü, siyanürlü ıslak toprağın Fırat Nehri’ne doğru gittiğine dair bilgiler, çok tehlikeli bir felaketle karşı karşıya olduğumuzu düşündürmektedir. Toprakta siyanür olduğuna dair uzmanların uyarılarına rağmen, kurtarma ekiplerinin uygun koruyucu donanımlarının olmadığına dair görüntüler, bu felakete yol açan zihniyetin aynen devam ettiğini göstermektedir. Emeğe, doğaya, akla, bilime zerrece önem vermeyen, sermayenin çıkarları ve buradan elde edecekleri rantlar dışında gözü hiçbir şey görmeyen bir zihniyetin ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceği bir kez daha görülmüştür” dedi.

Siyanür faciası ve işçi katliamına Antalya'dan sert tepki

'MÜCADELEMİZ SÜRECEK'

DİSK Başkanı Vedat Küçük, “Uzun yıllardır bölgeyi zehirleyen maden tesisinde 2022 yılında da siyanürlü solüsyon etrafa saçılmıştı. Bu felaketin ardından maden kısa bir süre kapalı kalmış ve para cezasıyla konu kapatılmış, maden apar topar yeniden açılmıştı. Yaşanan bu olumsuzluklara rağmen madenin kapasite artışı yapmasına izin verilmiş, insanlarımız, başta Fırat nehri havzası olmak üzere doğamız pervasızca büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakılmıştı. Yıllardır bu konuda soruna dikkat çeken meslek odaları, çevre gönüllüleri, yerel halkın feryatları dikkate alınmamıştır. Devletin denetim ve yaptırımlardan sorumlu kurumlar etkisiz hale getirilmiş, zayıflatılmış veya görev yapmaları bilinçli olarak engellenmiştir. Daha da ötesi, işçi sınıfının sırtındaki vergi yükünün arttığı bir dönemde bu şirketler vergi afları ve düzenlemeleri ile ödüllendirilmiştir. Madenlerimizi emperyalist tekellere peşkeş çekenler; sınırsız emek ve doğa sömürüsü üzerinden vahşi bir üretim düzenini hayata geçirenler; daha çok kar için bilimi ve aklı yok sayanlar bilsinler ki bu ülke, bu halk ve işçi sınıfı sahipsiz değildir. DİSK olarak öncelikle yaşanan katliamların hesabının sorulması, kamusal bir madenciliğin insan, çevre ve doğayla uyumlu yapılabilmesi, bu ülkenin refahı ve gelişmesine gerçekten katkı sunabilmesi için mücadelemizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Kayıpların akıbetinin mümkün olan en çabuk biçimde netleştirilmesi, doğayı ve canlı yaşamını tehdit eden bu felaketin etkilerinin azaltılması için eldeki bütün olanakların seferber edilmesini acil olarak talep ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

'HUKUKSUZLUK BÜYÜYOR'

Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Antalya Şube Başkanı Tanju İşeri, “Madeni işleten Anagold şirketinin yüzde 80’i Kanadalı altın maden şirketi Alacer Gold’a (SSR Mining), yüzde 20’si ise Çalık Grubu bünyesinde bulunan Lidya Madencilik’e aittir. Söz konusu maden faaliyete geçtiği 2008 yılından bu yana birçok skandalla gündeme gelmiş ve iktidar tarafından korunup kollanmıştı. Altın madeni açıldığı günden bu yana hukuksuz ÇED kararlarıyla büyütülüp genişletilerek adeta bölgeyi istila etmiştir. Erzincan İlhan Cihaner örneğinde olduğu üzere şirket iktidar tarafından dokunulmaz kılınmış, dokunan yanmıştır. Uzun yıllardır bölgeyi zehirleyen maden tesisinde 2022 yılında da 20 ton siyanürlü solüsyon etrafa saçılmıştı. Bu olayın ardından şirkete 16 milyon TL ceza kesilmiş; ancak aynı şirket biz emekçileri ağır bir vergi yükü altında ezilmeye mahkum ederken, 2023 yılı Mart ayında 7,2 milyon dolar (dönemin dolar kuruna göre yaklaşık 140 milyon TL) vergi affıyla ödüllendirilmişti. Üstelik maden şirketinin ruhsatının iptal edilmesine ilişkin dava hukuki bir sonuca bağlanmamışken!” dedi.

Siyanür faciası ve işçi katliamına Antalya'dan sert tepki

'EMEKÇİNİN CANI ÜZERİNDEN ZENGİNLEŞİYORLAR'

Başkan Tanju İşeri “Bir başka nokta ise, İliç’te yaşanan facianın bölgede yaratacağı uzun erimli sonuçlar doğurabilecek ekolojik yıkımdır. Altın madeni Fırat Nehri’ne oldukça yakın bir noktada bulunmaktadır. Siyanürlü toprak yığınının Fırat Nehri’ne ulaşması Fırat Nehri’nin aktığı coğrafya boyunca zehirli kimyasalların yaşam alanlarını tehdit etmesi anlamına gelecektir. Soma, Ermenek, Amasra, Şirvan ve daha sayamayacağımız pek çok maden katliamı ve iş cinayeti... Manzara hiç değişmiyor. Kader ve  fıtrat denilerek geçiştirilen her felaket bir sonrakine kapı aralıyor. Bizler sorumluları iyi biliyoruz. En başta şirkete bugüne kadar kol kanat geren, doğamızı yaşam alanlarımızı yağmalamasına izin veren, tüm uyarılara rağmen bu facianın gelişini izleyen, hukuksuz kapasite artışlarına izin verdiği yetmezmiş gibi şirketi vergi aflarıyla ödüllendiren AKP iktidarı bu göçüğün baş sorumlusudur! Bizler daha fazla kâr hırsıyla topraklarımızı, doğamızı, emperyalist şirketlere peşkeş çekenlerden hesap soracağız. Bu toprakların yerli ve yabancı sermaye tarafından talan edilmesine göz yumanların; emekçilerin canı, kanı üzerinden zenginleşenlerin peşini bırakmayacağız! Kamu çıkarlarından uzak, kaynakları, doğayı, halkı ve insanı esas almak yerine, yandaşı koruyan mevcut yanlış ekonomi ve madencilik politikaları nedeniyle yeni bir facia yaşanmıştır ve bu zihniyet terk edilmedikçe yenileri yaşanmaya devam edecektir. ESM Antalya Şubesi ve Antalya Emek Demokrasi Platformu olarak yeni maden ve iş cinayetlerinin yaşanmaması adına Erzincan’da yaşanan bu facianın sorumlularından gerekli hesabın sorulması için konunun takipçisi olacağız” diye konuştu.

Kaynak: Kardelen Özdemir