Taksisine bindiğim şoför hayat pahalılığından, sürekli artan benzin fiyatlarından, yüksek ev kiralarından vs. uzun uzadıya yakındıktan sonra “Anlamıyorum halkımızın sessizliğini, tepkisizliğini, bir protesto yürüyüşü dahi yapmaktan kaçınmalarını, eskiden böyle değildi” diye dertlendi. “Haklısın” dedim. Sahi halkımız neden tepkisiz? Neden yakınmanın dışında Anayasa’nın tanıdığı hakları kullanma konusunda isteksiz?
Geçenlerde sosyal medyada okudum. Yabancıya konut satışının rekor kırdığı Antalya’da 20 kişilik bir grup, basın açıklaması yaparak yüksek kira bedellerini protesto etmiş. Yanlış okumadınız protestoya sadece 20 kişi katılmış. Yapılan basın açıklamasında, fahiş oranlarda artan kira bedellerini protesto etmek amacıyla bir araya gelindiği vurgulanmış. Ev sahipleri tarafından zor kullanarak, kanunsuzca uygulanan psikolojik şiddet ve tehditlere işaret edilmiş. Bu yakınmalar doğru da neden sadece 20 kişi bir araya gelmiş? Oysa yüksek kiralardan yakınan o kadar çok sayıda insan var ki.
Kimi zaman sosyal medyadan okuyorum insanlarımızın yakınmalarını. Üniversite mezunu asgari ücretle bir mağazada çalışan bir vatandaş “Hayat çok zor artık. Maaşım 5500 TL. istedikleri ev kirası 8000 TL. Ne yapacağımı bilmiyorum. Şehir değiştirmeyi bile düşünüyor, köye falan mı yerleşsek diyorum. Eminim hayat şartları oralarda daha güzeldir” diye dertleniyor. “Allah ev sahiplerinin kalplerine az da olsun vicdan koysun” diye yazıyor bir ev kadını.
Bir esnaf da mesajında, ”Allah kiracılara yardım etsin” diyor ve ekliyor “Ev sahipleri kiracı çıkartmaya çalışıyorlar. Erkenden önlem alınmazsa ileride sıkıntılı şeyler doğabilir. Merdiven altı emlakçılar ev sahiplerinin aklını çeliyorlar. Ev sahipleri kiracıyı evden çıkartıp, daha yüksek kira ile evi kiraya veriyorlar. Bunlara dur diyen yok, denetim yok”. Vatandaşımız, Ukraynalı ve Rusları bu yüksek kiranın bir nedeni olarak gösteriyor “Yabancılara ev kiralanması yasaklansın. Pansiyonlarda, otellerde, ruhsatlı apartlarda kalsınlar” diyor. Antalya’ya tayin olan kamu görevlilerinin ileride kiralık ev bulamayacaklarına işaret ediyor. Bu arada soruyor “Bu AKP gidici mi?” “Seçmene bağlı” diyorum. “Ben koyu bir Atatürkçü ve CHP’liyim. Seçmen çeşit çeşit. Antalya’ya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitingine giden AKP konvoyunu gördüm. Sadece güldüm geçtim.” diyor hayal kırıklığı içinde.
Mutlu azınlık dışında, insanlarımız ekonomik sorunlarla boğuşuyor. Yüksek kiraların yanı sıra, aş ve iş alanında büyük sıkıntılar yaşanıyor. Evlerde tencere kaynıyor ama ne güçlüklerle, zorluklarla kaynadığını bilen bilir. 20 yıllık iktidar, uzun süredir vatandaşlardan sabretmelerini istiyor ve sorunların üstesinden gelineceğini vaat ediyor. Sabredecekler sabretmeye de nereye kadar. Geçinmekte güçlük çeken vatandaş, cebindeki parayı, gıda, elektrik, su ve ısınma gibi temel giderlere ayırmaya başladı. Yokluk ile varlık bir arada yaşanıyor. Gelir dağılımında büyük adaletsizlik var. Zengin daha zengin, yoksul daha yoksul.