Gide gide gittik uzun bir yola. Demokrasimiz olacaktı. Hepimiz özgür olacaktık. Evimize ekmek götürüp, soframızda sıcak çorbamız-açımız olacaktı,Başımızı sokacak kibrit kutusuna bile şükür bir evimiz olacaktı. Say say bitmeyen gönülden ihtiyaç/istekler. Ve hepsi de insanca. Üstelik binlerce kere hak ettiğimiz, bedelini ödediğimiz istek ve dilekler. Gerçekleşti mi? Bazılarımız için evet. Çoğumuz için ise, umut etmek, hayal etmek bile hayal. Kaç gündür CHP örgütlerinin düzenledikleri esnaf ve ev ziyaretlerine katılıyorum. Ki bu konuda da, 2007'den bu yana her seçimden oldukça deneyimliyim.
Bu seçim süreci çok enteresan. 2002 seçim sürecini de yakından izledim ve sürecin içinde oldum. O seçimler, en enteresan seçim idi. Herkes bir şeyler söylüyor ama kimse kimsenin ne dediğini pek anlayamıyordu. 3 Kasım 2002 gecesi anladık ki, konuşmayan, ne konuştuğu anlaşılmayan halkımız, sisteme ve yönetimlere kinini, kızgınlığını sandıkta kusmuş çıkarmış ve yepyeni bir kendine umut vaat eden, mağdur olduklarını söyleyen insanlara inanıp, onları iktidar yapmıştı. Bu gün de sokaklar, caddeler, dükkanlar, esnaf, yürüyen halk çok enteresan. Umutlarını bağladığı 16 yıllık bir iktidara burundan soluyor, karından konuşuyor, ama ne konuştuğunu anlamak için alim olmaya gerek yok.
AKP çok uyanık bir parti. Sanki İktidarda başkaları varmış gibi, işine geldiğinde iktidar rolünü, işine geldiğinde muhalefet rolünü oynuyor. Yetmezmiş gibi, bir de, Cumhurbaşkanı ile Hükümeti ayrı iki yapı, organmış gibi sunuyor. Sanki AKP Hükümeti, Genel Başkanı olarak Cumhurbaşkanı da olan R.T.Erdoğan'ın sözünden başka bir şey yaparmış gibi, MV seçim süreci ile CB seçim sürecini ayrıştırmaya; Bir fatura çıkacak ise de, CB Erdoğan'ın dışında AKP'ye çıkartmaya çalışıyor. Anlayacağınız oyun içinde oyun var. Neyse, sokağın sesine geleyim. İktidar partisi AKP ne yapar ise yapsın, uzun seredir yaşamadığı bir hayal kırıklığına hazır olsun. CHP olarak bizim içinde her şey öyle güllük gülistanlık değil. Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce güzel bir sinerji yaratmış sokakta ki insanda, bir umut belirmiş. Yüzler gülüyor. Sokakta ki insan, artık birine güvenmek istiyor, birine candan sarılmak istiyor. Kandırılmak, sırtından bıçaklanmak istemiyor. EN ÖNEMLİSİ DE, SEÇTİĞİ MİLLETVEKİLİNE DOKUNMAK VE HER ZAMAN ULAŞMAK İSTİYOR, SEÇİM ZAMANI DIŞINDA DA!.. Seçilirken değil, Ankara'ya yolladıktan sonra da. Ve bu konuda ki sitemini açık açık dile getiriyor. Bence haklı da! DOĞRU, ORTADA BİR ULAŞMA/ULAŞILMA SORUNU VAR DA!.. Bu sorunun kaynağı KİM? Nazım Baba'nın dediği gibi:
"demeye dilim varmıyor canım ama canım kardeşim, KABAHATİN ÇOĞU SENİN"!..
Nasıl yani? Evet ben de, Nazım Baba gibi düşünüyorum, Önce CANIM PARTİLİM, sonra da GÜZEL SEÇMENİM. Şikayet ettiklerini sen seçiyor ve gönderiyorsun. Örnek, 2015 ön seçimlerinde yaptığın gibi. Tamam bu seçim ön seçim yok bana sorarlar mı ki? diyorsun. Sormazlar ise, senin AKILLI TELEFONUN var ya. Bulunduğun il, dilediğin Partinin Genel Merkezi yok mu? Orayı ara, dileğini bildir.
Günümüzde her şeyin bir karşılığı vardır. Sesin de, sessizliğin de. Karar senin.
Bir yandan "ön seçim"da âlâ ile vâlâ ile seçip ulaşmaktan şikayet ettikleri, bir eli yerde, başı göğün yedi kat üstünde olanlar, bir yanda da, gündüz aradığın ve geçenin bir yarısı "BENİ ARAMIŞSIN" diye dönenler!..Biz Ankara'da ki Antalyalılar, bırakın sizin arayıp ulaşmanızı, Okusun diye cebine üç-beş kuruş yolladığınız çocuklarınızın 24 saat ulaşılanıyız. Antalyalılar Dernek Başkanı olarak, o dönemin Belediye Başkanı sayın Bekir KUMBUL, İl Başkanı sayın Ümit Uysal(şimdi Muratpaşa Belediye Başkanı) ile Dernek Başkanı olarak ben, Antalyalılar Evi'ni, o dönemin DSP, DYP, ANAP, MHP ve Refah Partisi Milletvekilleri ve TBMM dışında ki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın açılış kurdelesini kestiği EVİ işte bu yüzden açmıştık. ANTALYA'LI ANTALYALIYA ULAŞSIN diye. Ankara'da ki Antalyalılar Evi, İzmir caddesinde mahsum ve mahsun Antalyalıları beklerken, Antalyalı da, Antalya'da her şeyden habersiz. Sokakta ki yurttaş, parti ve partililerden, ulaşılmak istiyor. İster yerel de, ister genelde.Seçmen partiliden; partili Parti yönetiminden, Parti yönetimleri de Genel Merkezden ilgi ve alaka bekliyor. Duyan, anlayan, gören var mı?Aday adayı olarak ben de, fark edin desem ayıp olur mu acaba? Ne dersiniz. "Ağlamayan çocuğa, süt verilmez" Anadolu özlü sözü. Duyan var mı?