Atatürk’ün kurduğu, Cumhuriyet Halk Partisi, ideolojisi ile “kurucu değerlerin” partisiydi! Yine öyle olduğu iddia edilse de uzun bir süredir parti yönetiminde olanlar ve genel başkan Kılıçdaroğlu; moda deyimle tuhaf bir açılım süreci başlattılar. Bu süreçte parti, ideolojik kimliğinden ve kurucu değerlerinden ödün vere vere ideolojisi olmayan ya da “ortaya karışık” bir parti oldu!

Hani herkesin seveceği güzel bir yemek yapayım derken, tatlı, tuzlu, ekşi, acı her şeyi birbirine karıştıran, acemi ve hırslı aşçılar gibi, “0rtaya karışık” bir şey yaptılar. Biraz milliyetçi, bir tutam muhafazakar, biraz sağcı, biraz solcu, azıcık sosyal demokrat, biraz laik, biraz mütedeyyin, bir tutam liberal, bir tutam kamucu derken, ortaya tatsız tuzsuz acayip bir karışım sunuldu! Ama kimse yemedi! Onca süslü sunum da işe yaramadı!

Şimdi partinin fabrika ayarlarına dönüp, ideolojisine sahip çıkması için, yani değişim için çabalayanlarla, partinin Politbüro’su gibi hareket eden, kendi başına kararlar almanın konforuna alışmış ve yıllarca bunu sürdürmenin keyfini yaşamış ve yaşamak isteyenler arasında şiddetli kavgalara ve tartışmalara tanık oluyoruz!

Tabii yine bu kavgada da partiye bir nefer gibi hizmet etmiş, takdir bile edilmeden koşuşturmuş, emektar partililere ve her durumda partiyi destekleyen seçmene soran eden yok! Ne istiyorsunuz? Nasıl yapalım? Diyeni duydunuz mu? “Partinin emektarları koştursun, seçmen hesap sormadan, kayıtsız şartsız oy versin” diyen beyzadelere hatırlatmak gerek: Siz önce özeleştirinizi yaptınız mı? Hatalarınızdan dolayı özür dilediniz mi? Hiç birisi burnundan kıl aldırmıyor! Onlar her durumda haklı sanki! Hep en doğruyu onlar biliyor, bütün kararları hepimiz adına alıyor, bizim yerimize de düşünüyorlar! Bu ne kibir böyle!

Bu arada parti başkanlığına aday olanları da dinliyoruz tabii ki. Yıllarca o yönetimde olup da bugün eleştirenler, o zaman niye konuşmadılar acaba? Seçmene karşı;

Ne kadar güzel konuşsalar da inandırıcılık sorunları olmayacak mı şimdi?

Halk Partisi’nin seçmenini, sakın ola ki; küçümsemeyin! Oy vermesini bildikleri gibi ders vermesini de bilirler!