Geçmişten bugüne siyasette sağ kesim Milliyetçi muhafazakar olarak adlandırılmış ve bizatihi o kesim kendisini bu şekilde tanımlamıştır. Bu kavramlar zamanla özünden uzaklaşarak kendisini sağ parti olarak tanımlayan ancak bakıldığında ne olduğu belirsiz bir siyasi parti her iki kavramı da anlamı dışına çıkarıp sömürerek iktidar oluştur.

         Milliyetçilik hiçbir zaman ırkçılık anlamında düşünülmemesi gereken bir kavramdır. Atatürk milliyetçiliği kavramında da anlamını bulan milliyetçilik esas olarak ülke insanını ve ülke değerlerini sevip, içselleştirip sahip çıkma  durumu olarak tanımlanabilir.

         Bu kavram  ülkemizde yaşayan insanları bir araya getiren ve bir arada tutan manevi değerleri ifade eder.

         Anayasal tanımı ile ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk sayılmaktadır.

         Ülke insanının birbiri ile anlaşabildiği ortak dil Türkçedir.

         Ülkede başkaca dil veya lehçelerin konuşuluyor olması bunu değiştirmez, aksine o ülkenin kültürde ve sanatta zenginliğini ortaya koyar.

Öte yandan muhafazakarlık ise bazılarının anladığı gibi hiçbir zaman yobazlık, bağnazlık ve tutuculuk hiç değildir.

Gerçek anlamda muhafazakar başta dil olmak üzere kültür, sanat, örf ve adet, doğa ve çevre konusunda hassas olan kimselerdir.

Bir muhafazakar ormanlarının taş ve maden ocakları ile yok edilmesine izin vermez,sanatın ve sanat eserinin içine tükürmez,tarım ve sit alanlarının inşaata teslim edilmesine izin vermez.

Bir muhafazakar dilini en özgün ve en güzel biçimde kullanır ve onun bu şekilde muhafaza edilmesine çaba gösterir.

Bir muhafazakar kültürünü de muhafaza etmeyi milli bir değer olarak görür ve o konuda çaba gösterir.

Bir muhafazakar sanatını yine özgün ve otantik şekli ile muhafaza etmeye çalışır ve geliştirir.

Bir muhafazakar çevresini ve doğasını geçmişlerinin ve atalarının kendisine bıraktığı gibi muhafaza etmek ister ve bu konuda çaba sarf eder.

Bir muhafazakar geleneksel tavır, örf ve adetlerini otantik biçimi ile muhafaza etmeye çalışır.

Tüm bu gerçeklere rağmen milliyetçi ve muhafazakarlık kavramları gerçek anlamından uzaklaştırılıp sağ siyaset tarafından malzemesi haline getirilince ülke bu hallere kadar düşürülebilmiştir.

Milliyetçiliği ırkçılık haline getirenler ülkede kırk yıla yakındır süren bir terörün sebep ve kaynağı olmuşlardır.

Bu yetmiyormuş gibi muhafazakarlığı ortaçağ anlayışında ki dini inanış olarak savunmaya ve muhafaza etmeye çalışanların durumu muhafazakarlık olmayıp yobazlık ve bağnazlıktır.

Ortaçağ kılık ve kıyafetlerini ülke kadınına reva gören bir zihniyetin kendisini doğuran anası,aynı karında büyüyen kız kardeşi ve hayat arkadaşı olan eşini toplumun dışına itmesi bu zihniyetin sonucudur.

Kadınların konuşmasını,yüksek sesle gülmesini,çalışmasını,sokağa çıkmasını,erkek kardeşleri veya arkadaşları ile aynı okula gitmesini,toplumda erkeklerle aynı ortamlarda bulunmasını günah veya dine aykırı gören bu ’’yobaz sürüsüne’’ muhafazakar sıfatı takmak muhafazakarlık kavramına yapılacak en büyük haksızlık olacaktır.

Şu an ülkede kendisini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanıtan zihniyet ile bu zihniyetin milliyetçilik ve muhafazakarlık anlayışlarını gerçek sanıp onun kuyruğuna takılan bir siyasi parti ile birlikte ülke ortaçağ karanlığına sürüklenmenin arefesindedir.

İflah olmaz Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları dışında iktidar ve onun peşine takılan bir muhalif parti yöneticileri dışında tüm yurttaşların bu kandırmacayı görüp diktatörlük çabalarını boşa çıkaracağına inancım sonsuzdur.

Saygılarımla…

11.01.2017

 

                                                        Av.Cengizhan GÖKÖZ