Mersin’in Silifke ilçesinde Cumhuriyet Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), “Geleceğin Bilim İnsanları ile Doğaya Yolculuk 3” projesi kapsamında Göksu Deltası’na bir eğitim gezisi düzenledi. Gezinin amacı, Göksu Deltası’ndaki deniz ve deniz kıyısındaki kirliliğin biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini incelemekti. Proje ekibindeki öğrenciler ve bilim insanları, deltada yer alan göçmen kuşları, bitki örtüsünü ve sucul mikroorganizmaları gözlemledi. Ancak bölgedeki insan kaynaklı atıkların yoğunluğu, katılımcıları rahatsız etti.

Çöpler rahatsızlık yarattı

Göksu Deltası’nın doğal güzelliklerine rağmen, dalyanda karşılaşılan çöpler proje ekibinde büyük bir rahatsızlık yarattı. Çöplerin biyoçeşitliliğe zarar verdiğini gören öğrenciler ve proje yürütücüsü Esra Zaim Akın’ın direktifiyle 15 dakikalık bir çöp toplama etkinliği başlatıldı. Öğrenciler, çevre kirliliğine dikkat çekmek ve doğayı koruma bilincini yaygınlaştırmak adına çevreyi temizleyerek örnek bir davranış sergiledi.

Toplanan atıklar geri dönüştürüldü

Etkinlik sırasında Göksu Nehri kıyısında plastik, cam şişe, metal atıkların yanı sıra motosiklet kaskı, giysiler ve plastik borular gibi ilginç çöpler de toplandı. Toplanan atıklar 9 büyük çöp torbasında biriktirilip geri dönüşüme gönderildi. Bu adımla, bölgenin ekosistemine zarar vermelerinin önüne geçilmiş oldu.

Çevre duyarlılığı artırıldı

Etkinliğe katılan öğrenciler, doğayı korumanın önemini vurgularken, yaptıkları çevre temizliği ile gelecek nesillerin daha sağlıklı bir çevrede yaşaması için ne denli kritik bir adım attıklarını belirttiler. Proje çerçevesinde düzenlenen bu etkinlik, sadece bölgedeki çevre kirliliğine dikkat çekmekle kalmadı, aynı zamanda yerel halkın ve öğrencilerin çevre duyarlılığını artırma noktasında önemli bir farkındalık yarattı.

Göksu Deltası: Türkiye'nin Biyoçeşitlilik Cenneti

Göksu Deltası, 1990 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Aynı zamanda Ramsar alanı olan bu bölge, göçmen kuşlar için önemli bir sulak alandır. Deniz kaplumbağaları Caretta caretta ve Chelonia mydas'ın Akdeniz'deki en önemli yuvalama alanlarından birini oluşturur. Ayrıca yumuşak kabuklu Nil Kaplumbağası (Trionyx triunguis) da bu bölgede yuvalarını kurar. Göksu Deltası, bu özellikleriyle Türkiye’nin en değerli doğal yaşam alanlarından biridir.

Göksu Deltası'nın coğrafi özellikleri

Göksu Deltası, 15.000 hektarlık bir alanı kaplar ve denizden sadece 2 metre yüksekliğe sahiptir. Bölgenin doğal yapısı, Akdeniz'in maki formasyonu ile birlikte kumul bitkileri ve tuz stepleri tarafından şekillendirilmiştir. Delta, aynı zamanda iki büyük lagüne ev sahipliği yapar: Paradeniz ve Akgöl. Bu lagünler, tatlı ve tuzlu su kaynaklarının birleşiminden oluşarak biyoçeşitliliği destekleyen önemli ekosistemlerdir.

Flora ve fauna çeşitliliği

Göksu Deltası, 507 bitki türüne ev sahipliği yapar ve bunlardan 10’u endemiktir. Bölge, sucul bitkiler, kumul bitkileri ve tuzcul bitkilerle zenginleşmiştir. Akgöl çevresindeki kumullarda Ononis natrix ve Euphorbia paralias gibi bitki türleri yaygın olarak bulunur. Göksu Deltası, Türkiye kıyı kumul florasının %22'sini barındırmasıyla dikkat çeker.

Çukurova Havalimanı İlk Sınavda Sınıfta Kaldı Çukurova Havalimanı İlk Sınavda Sınıfta Kaldı

Bölge, aynı zamanda kuş gözlemciliği için de önemli bir noktadır. Göksu Deltası, 300'den fazla kuş türüne ev sahipliği yapar ve bu kuşlar, bölgeyi hem kışlama hem de kuluçka alanı olarak kullanır. Özellikle Saz Horozu (Porphyrio porphyrio), bölgenin simgesi haline gelmiştir.

Göksu Deltası'nda deniz kaplumbağaları

Göksu Deltası, deniz kaplumbağalarının üreme alanı olarak Akdeniz'deki nadir bölgelerden biridir. Caretta caretta ve Chelonia mydas türleri, burada 10,5 kilometre uzunluğundaki kumsallara yumurtalarını bırakır. Deniz kaplumbağaları dışında, Nil Kaplumbağası da bu bölgedeki sulak alanlarda yaşam alanı bulur.

 

Kaynak: İHA