Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Dilek Akıncı, son günlerde sıkça gündeme gelen Maymun Çiçeği Virüsü (MPOX) hakkında açıklamalarda bulundu. Virüsün çiçek benzeri hastalık oluşturduğunu belirten Akıncı, bu hastalığın aslında yeni bir hastalık olmadığını vurguladı.
Mpox Hastalığı nasıl yayıldı?
Dr. Akıncı, Maymun Çiçeği Virüsünün günümüze kadar yüz binden fazla kişiyi etkilediğini belirtti. 2022 yılında Türkiye dahil yaklaşık 100 ülkede tespit edilen virüs, Türkiye'den de 12 vaka bildirilmesine neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2023 yılında gerekli aşı ve önlemlerle kontrol altına alınan hastalık için acil durumu sonlandırmış olsa da, Afrika'da 2023'ten itibaren Soy 1 alt tip 1b suşunun neden olduğu daha ağır bir salgının başladığı ifade edildi. Ocak 2024’ten itibaren sadece Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde 15.000'den fazla kişi hastalanırken, 400'den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu gelişmeler üzerine DSÖ, 14 Ağustos 2024’te tekrar Mpox salgını için acil durum ilan etti. Ancak, Akıncı’nın belirttiği üzere, 2022 salgınından sonra Türkiye'de yeni bir vaka görülmedi.
Maymun çiçeği Bulaş Yolları
Akıncı, maymun çiçeği virüsünün yakın temas yoluyla bulaştığını belirtti. Enfekte kişinin deri döküntüleri, vücut sıvıları veya yaralarıyla temasın virüsün başlıca bulaşma yolu olduğunu ifade etti. Cinsel ilişki, ciltle temas ve fiziksel temaslar bulaşı artıran faktörler arasında. 2022 salgınında daha çok erkeklerle seks yapan erkeklerde bulaş görülürken, günümüzde heteroseksüel ilişkilerde de bulaş yaşanabileceğini dile getirdi. Solunum damlacıklarıyla uzun süreli yüz yüze temasın da virüsü yayabileceğini belirten Akıncı, ayrıca enfekte kişilerin giysileri ve kişisel eşyalarının da bulaşmada rol oynayabileceğini vurguladı. Özellikle Afrika’da enfekte hayvanların ısırması veya tırmalamasının da bulaş yollarından biri olduğunu ekledi.
Maymun çiçeği Covid-19 kadar geniş kitleye ulaşacak mı?
Maymun çiçeği virüsünün, COVID-19 kadar geniş bir kitleye ulaşmayacağını düşündüğünü söyleyen Akıncı, COVID-19’un solunum yoluyla daha kolay bulaştığını, oysa Mpox’un temas yoluyla bulaşma riskinin daha yüksek olduğunu ifade etti. Mpox’un yayılımının genellikle ev içi veya ortak yaşam alanlarında gerçekleştiğine dikkat çeken Akıncı, bu nedenle COVID-19 kadar büyük bir salgın potansiyeli taşımadığını belirtti.
M-çiçeği Belirtileri neler?
Mpox virüsünün belirtilerinin bulaşmadan 5-21 gün sonra ortaya çıktığını ifade eden Dr. Akıncı, ilk belirtiler arasında ateş, baş ağrısı, kas-eklem ağrısı ve yorgunluk gibi genel bulguların yer aldığını söyledi. Lenf bezlerinde şişme, bu hastalığı diğer döküntülü hastalıklardan ayıran önemli bir farktır. Ateşten birkaç gün sonra yüzde başlayan ve vücuda yayılan döküntüler ortaya çıkar. Bu döküntüler zamanla irin dolu püstüllere dönüşür ve kabuklanarak iz bırakabilir. En sık teşhis yöntemi, vücuttaki lezyonlardan alınan sürüntü örneklerinin PCR testi ile incelenmesidir.
maymun çiçeğinden nasıl korunulur?
Maymun çiçeği virüsünden korunmak için enfekte kişilerle teması azaltmanın önemli olduğunu belirten Akıncı, bu kişilerin kullandığı eşyalar ve kişisel eşyalar ile temastan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Ellerin sık sık yıkanması, yüzeylerin temizlenmesi ve enfekte kişilere bakım verenlerin kişisel koruyucu ekipman kullanması gerektiğini ifade etti. Enfekte kişilerin izole edilmesinin yayılmayı önlemek açısından en önemli etken olduğunun altını çizdi.
Mpox Tedavi Yöntemleri neler?
Mpox için spesifik bir antiviral tedavi bulunmadığını belirten Dr. Akıncı, ancak semptomları hafifletmek ve komplikasyonları önlemek için bazı tedavi yöntemlerinin kullanıldığını belirtti. Ağrı, ateş ve kaşıntı gibi semptomlar için genellikle destekleyici tedavi uygulanırken, ağır vakalarda Tecovirimat gibi antiviral ilaçların kullanılabileceğini belirtti. Bu ilaçların ABD ve Avrupa’da onay aldığını, ancak her ülkede mevcut olmadığını ekledi. Çiçek hastalığına karşı geliştirilen bazı aşıların, Mpox virüsüne karşı da koruma sağlayabileceğini, ancak bu aşıların yalnızca bağışıklığı zayıflamış bireyler ve sağlık çalışanları gibi risk grubundakilere önerildiğini dile getirdi.